Kategori: Anlatı

Dünyayı aydınlatan ve onu katlanılır kılan… – Albert Camus

Dünyayı aydınlatan ve onu katlanılır kılan, dünya ile ilişki kurmamızı sağlayan — ve özellikle de bizi insanlarla bütünleştiren, o bildik duygudur, insanlarla ilişki içinde olmak her zaman yola devam etmemize yardımcı olur, çünkü ilişkiler hep gelişimleri, bir geleceği varsayar — ve ayrıca sanki tek görevimiz insanlarla ilişki kurarak yaşamaktır. Ama

OKUMAK İÇİN TIKLA

Umut Işığı – Kristine Barnett

Çocuğunuzun gözlerinize bakması mucize olsaydı, ne yapardınız? Hiç konuşamayacağı söylenen oğlunuzun, sesini nasıl hayal ederdiniz? Her zaman size ihtiyacı olacağını düşündüğünüz bir çocuğu nasıl yetiştirirdiniz? Kristine Barnett bu sorulara kalem aldığı ‘’Umut Işığı’’ kitabıyla cevap veriyor. Final Kültür Sanat Yayınları’ndan çıkan, uzmanlar ve aileler tarafından ilgi gören bu kitapta otizmli

OKUMAK İÇİN TIKLA

Orhan Kemal, üç aydır kirasını ödeyemediği buz gibi bir odada avuçlarına hohlayarak sabaha kadar 72 Koğuş hikâyesini yazmaya başlar. Ve…

72. KOĞUŞ’UN DOĞUŞU 1951’in sonunda arkadaşının evinden ayrılarak Fener’de bir daire kiralar, oraya yerleşirler. 1951-52 yılının müthiş kışı tüm İstanbul’u esir almıştır. Vakit gecedir. Dışarıda sulusepken, soğuk, rüzgâr karanlığı üşütmektedir. Fener’de oturdukları daire buz gibidir. Tüm ev halkı üşümemek için her zamanki örtülerin üzerine evde ne kadar battaniye, kilim varsa

OKUMAK İÇİN TIKLA

Savaş Yılları Defterleri ve Diğer Metinler – Marguerite Duras

Fransız edebiyatının tartışmasız en başarılı ve üretken yazarlarından Marguerite Duras’nın zaman zaman romanlarında da yansıttığı iç dünyasına dolaysız bir dokunuş. Savaş Yılları Defterleri ve Diğer Metinler, Duras’nın Hindiçin’de geçen çocukluğundan Nazi işgali sırasında sonsuzmuş gibi gelen bekleyişlerine, Paris’in gündelik hayatı ve sıradan sakinleri hakkında yaptığı etkileyici gözlemlerden politik görüşlerine acıyla,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nâzım Hikmet’in TSK’dan ayrılışı: Çürük değil devamsızlık

Nazım Hikmet Ran, bilinenin aksine Harbiye’den ‘çürük’ olduğu için ayrılmamış. Deniz Kuvvetleri’nde gün yüzüne çıkan belgelere göre Nazım, sağlık raporu almış sonra da okula dönmemiş. Harbiye kayıtlarında Nazım’ın adı ‘Sınıfımızdan subay olmadan ayrılanlar’ başlığı altında geçiyor. Ama mezun olmayan tek öğrenci Nazım değil. 4 kişi daha var. Ancak onların isimlerinin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Savaş Makinesi Olarak Yarabıçak

Deleuze günümüz denetim toplumlarını, disiplin toplumlarından ayırmaktadır. Foucault disiplin toplumlarının18. ve 19. yüzyıllarda bireyleri kapatıp kuşatan modern kurumlarıyla birlikte ayırt edildiğini belirtmiştir. Bu toplumlarda bireyler sürekli olarak bir kuşatma mekânından, diğerine (aile, okul, kışla, fabrika gibi) geçip duruyorlardı. Günümüzde ise artık disiplin bireyleri kapatıp kuşatmakla değil, “serbestçe kayan denetim” ile

OKUMAK İÇİN TIKLA

Maraş’ta iğneyle mezar kazmak – İsmail Saymaz

Ümmühan Duman katliam günü eşi Mahmut’a “Beni sen öldür, onlara bırakma” demişti. Kahramanmaraş’ta, 19-22 Aralık 1978’de 111 yurttaşımızın can verdiği katliamın üzerinden 36 yıl geçti. Alevileri ve Alevilerin şahsında, yükselen sol hareketi hedef alan bu insanlık suçu, halen tam olarak aydınlatılamadı. Kırımın ipuçlarını toplamak ve uç uca eklemek, 78 Maraşı’nı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bu kaçıncı öldürülüşüm hain

İki ayda bir yayımlanan edebiyat dergisi Sözcükler, 2015 yılının ilk sayısını, 100. doğum yılı nedeniyle Aziz Nesin’e ayırdı. Dergideki pek çok değerli yazı arasında en çarpıcısı Sivas katliamının Aziz Nesin’in kaleminden anlatıldığı metin kuşkusuz. Nesin’in anbean aldığı eski Türkçe notlardan oluşan yazının tamamını yayımlamamıza izin veren Turgay Fişekçi’ye teşekkür ediyoruz:

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Roboski Katliamını Hatırlamak ve Hatırlatmak: İstenmeyen Çocuklar”

Türkçe ve Kürtçe çift dilli hazırlanan kitap “İstenmeyen Çocuklar”, Roboski Katliamı’nı unutturmamak için Müge Tuzcuoğlu tarafından derlendi. Tuzcuoğlu ile kitabı, acıyı, insanı ve devleti Gamze Akdemir konuştu. Alev Karaduman da bu konuşmaya yazısıyla katıldı. ‘Roboski, yeni bir kırmızı çizgi gayreti’ 28 Aralık 2011’de, Türkiye’ye ait savaş uçakları, Şırnak/Uludere’de Roboski (Ortasu)

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevski’nin hapishane yaşamından notlar

Bütün Rus mahpusları, kendilerine en çok acıyan, en çok merhamet edenlerin doktorlar olduğunu bilirler. Doktorlar; bir de basit halk tabakası, diğerlerinin elde olmayarak yaptığı gibi, mahpuslar arasında fark gözetmezler. Halk, suçu ne kadar ağır da olsa, mahpusu küçümsemez, çektiği ceza ile başına gelen felaketi, onu ayıplamamak için az çok bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Orhan Kemal ‘in hapishane yılları

Yirmi dört yaşında, 1 Mayıs 1938’de, Niğde’de askerlik görevine başlar. Bölükteki asker arkadaşlarından çok bilgilidir. Hatta komutanlarının verdiği derslerde yanlışlar bularak onları rahatsız etmektedir. Zaman zaman komutanından şartlı izin alarak Adana’ya karısını ve çocuğunu görmeye gider. Hem askerde hem Adana’da arkadaşlarıyla şiir, edebiyat, politika, felsefe üzerine konuşmalar yapar, bu fikirler

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Hrant’ın kanını gördüm kaldırımın üstünde. Sonra hep üzüldüm, niye uzanıp oraya, yanına yatmadım diye.” Rakel Dink

Sabah saat on buçukta evden ayrıldı diye hatırlıyorum. Her zamanki gibi az da olsa yaptı kahvaltısını. Ayrılırken biraz keyifsizdi. Bir şey takılmıştı kafasına. Öperek yolcu ettim. Üzülme, dedim, çok da önemli değil bu sıkıntılar. Akşama döndüğünde geçer, dedim. Önemli olan varlığımız, gibi bir şeyler söyledim. Böyle bir konuşma oldu aramızda.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Orhan Kemal ‘in mahkumiyetine sebep olan karar

“11 Ekim 1938 tarihinde yapılan duruşmada yabancı rejimler lehinde propaganda yapmak suretiyle eratı isyana tahrik teşebbüsünde bulunmaktan maznun 12. piyade alay bölüğü bedelcilerinden Abdülkadir Kemali oğlu Raşit Kemali hakkındaki hazırlık ve ilk tahkikat evrakını gördüm. Raşit’in komünistlik propagandası yapıyor diye ihbar edilmesi üzerine evinde yapılan aramada kendi el yazısıyla yazılmış

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Kürsüye çıkıp durgun, inandırıcı bir sesle dinsel öğütler vermeye, göbek bağlamaya, yalnızca zenginler için yaşamaya hakları olduğundan en ufak bir kuşkusu yoktur hiçbirinin. Zenginlerin, varlıklıların dinidir onlarınki…” F. Dostoyevski

(…) İngiliz papazlar ilgilenmiyorlar yoksullarla. Onları kiliselere bile almıyorlar. Oturacakları kanepenin kirasını verecek paralan yoktur çünkü. Nikâh kıymak hayli pahalıya patladığı için işçilerin -genelde yoksulların tümünün- evlilikleri yasadışıdır. Sırası gelmişken söyleyeyim: Kocaların büyük çoğunluğu kanlarını çok kötü dövüyorlar. Sakat bırakıyorlar onları. Ateşte iyice kızdırdıklan ocak demirleriyle oralarını buralarını dağlıyorlar. Ocak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yazarların sevdiği Aziz Nesin öyküleri

Aziz Nesin 99 yaşında. Sezen Aksu, Ahmet Ümit, Orhan Pamuk, Sırrı Süreyya Önder ve Müjdat Gezen gibi birçok ünlü isme hiciv ustasının en sevdikleri öyküsünü sorduk, anılarını dinledik. Siyaset Meydanı’nda önemli bir siyasetçi hararetle konuşuyor. Karşısında oturan Aziz Nesin’e bakarak “Ne büyük bir millettir ki kendisine aptal diyen sayın yazarı multimilyarder

OKUMAK İÇİN TIKLA

Orhan Kemal, “Burdan çıkarken önce beni çiğne, öyle git.” Nazım Hikmet

Kitaplarında yer almayan başka bir anıyı da anlatmak isterim: Babam, hapishane dışına çalışmaya çıktığı bir gün ne olmuşsa olmuş bir olaya kafası bozulmuş. Bu ruh haliyle çalıştığı mıntıkada ne kadar meyhane varsa hepsine girmiş, körkütük sarhoş oluncaya kadar içmiş. Bu içme faslı akşama kadar sürmüş. Artık ayakta duracak halde değil.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Turgut Uyar ile Mario Levi tanışması “Benim için Zeus gibi bir insan”

– Evet, babamla arası iyiydi, görüşürlerdi. Mario Levi’nin babamla tanışma hikâyesi de çok hoştur. Mario Levi üniversitede ya da lisede okurken, babamın kitaplarını çok okuyormuş, çok da seviyormuş. Tanışmak istiyormuş ama “benim için Zeus gibi bir insan,” diye düşünüyormuş. Bir gün kafenin birinde otururken bir arkadaşı gelmiş yanma ve “Haydi

OKUMAK İÇİN TIKLA