Kategori: Biyografiler

İrlanda’nın asi dahisi: James Joyce – Bedriye Korkankorkmaz

İrlanda’nın dahisi James Joyce yirminci yüzyılın en ünlü ebedi yazarlarındandır. Ünü kıtaları, dünyaları ve kültürleri kuşatmıştır. Uluslararası Joyce endüstrisinin her yıl piyasaya sürdüğü ilmi ve eleştirel çalışmalar, Shakespeare çalışmalarını saymazsak akademik edebiyat literatürü içinde emsali olmayan bir hacme sahiptir Yazar yirmi iki yaşındayken Kıta Avrupası’na gitmek üzere İrlanda’dan ayrıldı ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Resul Rıza ‘nın Hayatı

“Azerbaycan Halk Şairi” büyük sanat insanı, Sovyet şiirinin kurucularından Resul Rıza, ülke şiirinin gelişmesinde önemli çabalarda imzası olan kişidir. Ve Resul Rıza’nın sesi , “Ben İsterim” adlı şiiriyle yürekten yüreğe, ülkeden ülkeye hala yankılanır; “Ben isterim ki. Bulutlar ağlasın. Çocuklar ağlamasın. Hiçbiri öksüzlük, yetimlik duymasın. Ben isterim ki, konuşsun her

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sait Faik, “bazen bedbindir, bazen ümitsizliğe kapılır. Fakat…” – Nazım Hikmet

Nazım Hikmet, 1947’de Bursa Cezaevi’nden Va-Nu’lara yazdığı mektuplardan birinde şöyle demektedir: “Sait Faik’in hikayelerinden bazıları hoşuma gitti. O hala atmosfer vermekle meşgul, insanları tam canlanırken, yaşamaya başlarken ölüveriyorlar. Mamafih usta bir sanatkar.” Başka bir mektupta da; “Şahsen şöyle bir tanıdığım Sait Faik’i sanatı bakımından hem severim, hem kızarım. Yetenekli, çok

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nazım Hikmet’in 19 Yaşında İlk Defa Rusya’ya Yolculuğu

Üç arkadaş hem öğrenimlerini ilerletmek, hem de olup bitenleri görmek amacıyla Rusya’ya gitmeye karar verirler. 1921 Ağustosunda bir yaylıyla yola çıkarlar. Ortalık eşkıya doludur. Güçlükle Düzce’ye varırlar. Akaçakoca’dan Zonguldak’a, oradan vapurla Trabzon’a giderler. Ziya Hilmi Trabzon’da kalır. Nâzım Hikmet’le Vâlâ Nurettin valiye çıkarlar. Öğretmenlik belgelerini gösterirler. Batum yoluyla Kars’a gitmek,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nazım Hikmet’in Öğrenciliği, İlk Şiirleri

Nâzım Hikmet, bir yıl kadar, Fransızca öğretim yapan bir okula devam eder. Ardından Göztepe’deki Numune Mektebi’ne girer. Arkadaşı Vâlâ Nurettin’le ilkokulu (Taşmektep) bitirince, Galatasaray Sultanisi’nin orta kısmına yazılır. Ne var ki, burası oldukça masraflı bir okuldur. Bundan ötürü, babası bir yıl sonra onu Galatasaray’dan alır, Nişantaşı Sultanisi’ne verir. Nâzım Hikmet,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Oruç Aruoba: ‘Kişi, ölümden sonra geri kalandır’

Yazarları diğer insanlardan ayıran en büyük fark mirasının sadece yakın çevresinde kalmaması, okuru olan her kişiye tek tek bir parça pay düşmesi. Bir yazarla belli bir ilişki kurabilmiş okur, yazarın bedeni dünyadan gittiğinde o mirasa sahip olduğunun bilinciyle bir nefes alabilir. Her yazarda bunu hissetmezsiniz ama bazı yazarlar size metinlerinin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Osmanlı’yı savaşa sokan Yavuz zırhlısı ve Nazım Hikmet

Bu Gemi Nâzım’a Gitmez!.. Nâzım Paşa, edebiyata ilgi duymasını istese de, annesinin etkisinde kalan torunu suluboya resimler yapmaktadır. Küçük Nâzım, Yavuz zırhlısının resmini yapar bir gün. Nâzım Paşa, Yavuz’un griye boyalı gövdesinden ve düşmana ateş eden topların ucundaki sarı patlamalardan öylesine memnun kalır ki, denizci olmasına karar verir torununun. Böylelikle,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nazım Hikmet’in Süreyya Paşa’ya öfkesi

Süreyya Sineması’nın ilk müdürü, Nazım Hikmet’in babası Hikmet Bey’di. Nazım Hikmet’in ‘Romantik Komünist’ adlı son biyografisinde yazarlar Şaime Göksu ve Edward Timms şunları anlatıyor: Hikmet Bey, 1932’de bir köpek tarafından ısırılıp kuduz aşısı yaptırmıştı. Ama birkaç gün önce bir yaralanma dolayısıyla tetanos aşısı da yaptırdığından, iki aşının uyuşmaması nedeniyle ağır

OKUMAK İÇİN TIKLA

Byron ve Don Juan’ı – Ataol Behramoğlu

Uzmanlar ve özel meraklılar dışında, ülkemizde Byron okumuş olan kaç kişi vardır? “Türkçede Byron” diye internete göz attığımda karşıma sadece bir iki (olasıdır ki az sayıda şiir içeren ) şiir seçkisi ve baş yapıtı kabul edilen Don Juan çıkıyor. Ona bir anda bütün Avrupa’da ün kazandıran “Childe Harold’s Pilgrimage” (Childe

OKUMAK İÇİN TIKLA

Van Gogh’un deliliğinin gizemi

27 Temmuz 1890’da Vincent Van Gogh, Paris’in birkaç kilometre kuzeyinde, bir Fransız kasabası olan Auvers-sur-Oise’deki şatonun arkasındaki bir buğday tarlasına girdi ve kendini göğsünden vurdu. 18 aydır akıl hastalığından mustaripti, Arles in Provence’de yaşarken 1888’de bir aralık gecesi, bir jiletle sol kulağını kestiğinden beri… Van Gogh’un son sözlerinden biri, “Böyle ölmek

OKUMAK İÇİN TIKLA

Herakleitos: “Benim gözümde bir insan üç bin kişiye değer, sayısız kalabalık ise bir tek kişi bile etmez.”

Ephesoslu Herakleitos, Bloson’un ya da, kimilerine göre, Herakon’un oğluydu. Altmış dokuzuncu Olimpiyat’ta sivrildi. Yazılarından da anlaşılacağı üzere, hiç kimsenin olmadığı kadar kibirli ve kendini beğenmiş bir insandı; şöyle diyor: “Çok bilgi insanı akıllı yapmaz; öyle olsa, Hesiodos’u, Pythagoras’ı, Ksenophanes’i ve Hekataios’u akıllı yapardı.” Çünkü “bilgelik tektir, bilgelik tüm dünyayı her

OKUMAK İÇİN TIKLA

Diyojen’in (Diogenes) Hayatı ve Ölümü üzerine

Sinoplu Diogenes banker Hikesios’un oğluydu. Diokles’in anlattığına göre, devlet bankası babasının elindeyken sahte para bastığı için sürgüne gitmiş. Ama Eubuliâes Diogenes Üzerine adlı eserinde bu işi Diogenes’in yaptığını ve sürgüne babasıyla birlikte gittiğini söyler. Hatta Diogenes Pordalos adlı eserinde sahte para bastığını kendisi söylüyor. Bazılarına göre ise, yönetici olduğunda bunu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Diyojen’den Birbirinden İlginç, Şaşırtıcı, Kısa Hikayeler

Bir gün Platon’un zengin bir şölende sadece zeytin aldığını görünce, “Nasıl oluyor da, böyle sofralar uğruna Sicilya’ya giden senin gibi bir filozof şimdi önündekilerin tadını çıkarmıyor?” diye sorması üzerine, Platon “Tanrılar hakkı için, Diogenes, orada da çoğunlukla zeytin ve benzeri şeyler yiyordum” diye karşılık verdi. Diogenes üsteledi: “Peki Syrakusai’a neden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çağdaş kimyanın babası: Antoine Laurent Lavoisier

Lavoisier kimyasal bileşiklerdeki kütle miktarlarının değişmezliği konusunda şunları söylemiştir: “Hiçbir şey ne yapay ne de doğal işlemlerle yeniden yaratılmaz. Şu temel yasa ortaya atılabilir ki, her bir işlemde madde niceliği işlemden önce ve sonra aynı büyüklüktedir ve temel maddelerin niteliği aynıdır; yalnızca dönüşümler ve değişen biçimler vardır.” Bu bilgi modern

OKUMAK İÇİN TIKLA

Toynbee Üstüne – Cemal Süreya

Toynbee Üstüne Bir süre önce Melih Cevdet Anday’ın Cumhuriyet gazetesinde “Sosyalist Bir Dünya” başlıklı bir yazısı çıktı. Arnold Toynbee’nin Türkçede yeni yayımlanan Tarih Bilinci adlı yapıtından söz ediyor. Toynbee’nin insanlık tarihini bütünüyle kavramaya çalıştığı bu kitabı bütün okurlara salık veriyor; sonra da Toynbee’nin görüşünü ve yöntemini destek alarak, günümüzde oluşan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bertrand Russell: İbn Rüşd; İslam felsefesi için bir sondu, Hristiyan felsefesi içinse bir başlangıç

İbnu Rüşd (Avrupalılar Averroes derler) (1126-1198) İslâm dünyasının öbür ucunda yaşamıştır. Cordoba’da doğan İbnu Rüşd’ün babası ve büyük babası kadıydı, kendisi de önce Sevilla’da, sonra Cordoba’da kadılık yapan İbnu Rüşd, önce teoloji, fıkıh, sonra tıp, matematik ve felsefe tahsil etmiş, halife Abu Yakub Yusuf’a Aristoteles’in eserlerini şerhetmeye yetenekli bir kişi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tomris Uyar’a Aşık Olmak

1950’li yıllar şiirde bir milattır: “İkinci Yeni”nin şairleri, edebiyata, “Garip” ve “1940 Toplumcu Gercekçi Kuşağı”dan faklı olarak, şiirin yanında yaşam tarzlarına da değişik imge, çağrışım ve soyutlamalarla özgün bir bakış açısı getirdiler. Aklın, mantıksal işleyişine sırt çevirmelerinden kaynaklı olarak, gerçeküstücülüğü daha bilinçli benimsediler. Şiirde, “anlamın” dışında imgeyi ön plana çıkarmaları,

OKUMAK İÇİN TIKLA