Kategori: Romanlar

Kalabalıkta Yüzler – Valeria Luiselli “yaratıcılığın büyüsüne inananlar ve kitaplardan başka sığınacak yer bulamayanlar için bir hazine niteliğinde roman”

“Sanatçının genç bir kadın olarak portresi” Francisco Goldman Çağdaş Latin Amerika edebiyatının özgün sesi Valeria Luiselli’den göz kamaştırıcı bir roman: Kalabalıkta Yüzler. Luiselli, ödüllü romanı Kalabalıkta Yüzler’de kurmaca eylemini masaya yatırıyor ve bir yazar hakkında roman yazarken yaşamaya ve yaşamıyla hesaplaşmaya çalışan bir kadının izini sürüyor. Öyle bir roman ki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dişlerimin Hikâyesi – Valeria Luiselli “anlatmak için yaşayanların ve anlatıdan beslenerek yaşama tutunanların kitabı.”

Çağdaş edebiyatın en yaratıcı, en ayrıksı ve özgün seslerinden biri olan Valeria Luiselli’den karnaval ayarında muazzam bir roman: Dişlerimin Hikâyesi. Alçaklığın gizli tarihinden ağız boşluğuna uzanan, sanattan sepete türlü yaşamsal mevzuya dokunan bir baba-oğul öyküsü ve dahası, daha fazlası… Luiselli, edebiyatın olanaklarını kutsadığı ve hikâyecilik sanatını müthiş bir maharetle masaya

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kayıp Çocuk Arşivi – Valeria Luiselli “hikâye anlatmakla kalmıyor, bize yeni görme biçimleri sunuyor.”

“2019’un En İyi Kitapları” – TIME, Vulture, Entertainment Weekly, Vanity Fair “… Luiselli hikâye anlatmakla kalmıyor, bize yeni görme biçimleri sunuyor.” – Entertainment Weekly New York’tan Meksika’ya uzanan bir yol… Ses envanterleri oluşturan belgeci ve belgeselci bir çift, çocuklarını da yanlarına alarak sınıra doğru seyahate çıkar. Kadın, sınırı geçtikten sonra

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kadınların Şefkati – J. G. Ballard “Savaşın insan psikolojisinde yarattığı tahribat”

J. G. Ballard, Kadınların Şefkati’nde, kültleşen kurgularının şahsi travmalarıyla nasıl kol kola ilerlediğini ve ölümü Amerikanlaştırma, şimdideki geleceğe ulaşma takıntısının girdabına nasıl sürüklendiğini anlatıyor. Yaşamından kesitleri soyutlaştırıp ustaca yeniden kurgulayan Ballard, yazar kimliği ile şahsi geçmişini sosyo-kültürel perspektif süzgecinden geçirerek okura tekrar sunuyor. Geçirdiği travmaların kanattığı yaraları yolunun kesiştiği kadınların

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kristal Dünya – J. G. Ballard “Asıl yabancı gezegen dünyamızdır”

Bilimkurgu edebiyatında çığır açan kurgularıyla hafızalara kazınan usta yazar J.G. Ballard, Kristal Dünya’da Batı Afrika cangılının derinliklerinde tekinsiz bir dünya kuruyor. Gözlerden ırak bir cüzam hastanesine davet edilen Doktor Sanders’ın yolculuğu, kristalleşen ormanın gerçeküstü varlığıyla süreğen, belirsiz, mucizevi bir rüyaya evrilir. Ağaçların mücevherlere, timsah ve kuşların kristallere dönüştüğü bir anti-yolculuktur

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çarpışma – J. G. Ballard “teknolojiyle ilişkimizi tahrip ve tahrik ederek bizi bir ‘araba sevdası’ distopyasına taşıyan roman”

J.G. Ballard bu dev eserinde teknolojiyle ilişkimizi tahrip ve tahrik ederek bizi bir “araba sevdası” distopyasına taşıyor. Kimi eleştirmenlerin türünün tek örneği olarak gösterdiği, kimilerinin ise mide bulandırıcı bulduğu bu makine-erotizm hezeyanının kahramanları gündelik hayatımızın ürkütücü derecede içinde, haz ve saplantılarının çarpık bağlantıları ise hep kıyısında durduğumuz bir uçurumun altında.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Güneş İmparatorluğu – J. G. Ballard “ölümün ve vahşetin sıradanlığını, teslimiyet ile yaşama tutunma arasındaki çizgiyi anlatan roman”

J.G. Ballard’ın yarı-otobiyografik romanı Güneş İmparatorluğu yazarın çocukluğunda bizzat deneyimlediği İkinci Dünya Savaşı’nı ve o yılların Şanghay’ını yine bir çocuğun gözünden anlatıyor. Uzun süre savaşın dışında kalan Şanghay’daki yabancılar kolonisi, Japonya’nın Pearl Harbor saldırısıyla birlikte kendini şiddet döngüsünün ortasında bulur. Gösterişli bir malikânede yaşamaya alışkın küçük Jim, savaşın kaosu içinde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Öteki Dünya – J. G. Ballard “Son derece yozlaşmış ama bir o kadar da tanıdık bir modern dünya”

Her yerden görülen devasa kubbesiyle bir alışveriş merkezi, tüketim ve şiddetin hüküm sürdüğü bir taşra kasabası ve beklenmedik bir ölüm… Yaşadığı kasabanın alışveriş merkezinde öldürülen babasına yalnızca veda etmek için Brooklands’e giden işsiz reklamcı Richard Pearson; labirenti çağrıştıran alışveriş merkezinin, durmaksızın hareket eden yürüyen merdivenlerin, yirmi dört saat çalışan televizyonun

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gökdelen – J. G. Ballard “modern dünyada, kontrol mekanizması bozulursa, modern insandan geriye ne kalır?”

Her şeyin kontrol altında olmasının değişmez kural olduğu modern dünyada, kontrol mekanizması bozulursa birden, modern insandan geriye ne kalır? Dış dünyadan izole, sakinlerinin tüm ihtiyaçlarını dışarı çıkmadan giderebilecekleri bir sisteme sahip, upuzun gökdelenlerden oluşan dev bir site dışarıdan nasıl görünür? Gazete ve televizyonlardaki lüks site reklamları gibi mi? Güvenli? Sıcak?

OKUMAK İÇİN TIKLA

Karıncaların Günbatımı – Zaven Biberyan “Türkiyeli Ermenilerin 1940’lı ve 50’li yıllardaki yaşamından bir kesit sunan başyapıt roman”

Karıncaların Günbatımı, Ermenice romanın 20. yüzyıldaki zirvelerinden biri. Biberyan, başyapıtı olarak kabul edilen bu romanında, bir aile ekseninde Türkiyeli Ermenilerin 1940’lı ve 50’li yıllardaki yaşamından bir kesit sunuyor. “Varlık Vergisi” uygulaması altında ezilen, varını yoğunu kaybeden bir baba, bu güç koşulları onun yüzüne vuran aile bireyleri ve üç buçuk yıllık

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mutlu Moskova – Andrey Platonov “insana dair ebedi ve ezeli meseleleri kurcalayarak varoluşu sorgulayan roman”

Rus edebiyatının geç keşfedilmiş ustalarından Andrey Platonov’un 1930’larda yazdığı Mutlu Moskova, Rusya’da ancak 1991’de, eski rejim yıkıldıktan sonra yayımlanabildi. Roman küçük yaşta öksüz kalan Moskova Çestnova’nın etrafında dönüyor. Hayatı keşfetmeye çalışan, içi içine sığmayan Moskova meslekten mesleğe ve bir romantik ilişkiden diğerine geçerken hem değişik tecrübeler yaşıyor hem de ilginç

OKUMAK İÇİN TIKLA

Can – Andrey Platonov “İnsan ne için yaşar?”

“Biliyorum o halkı ben, orada doğmuştum,” dedi Çagatayev. “Bu yüzden gönderiyorlar ya seni oraya,” diye açıkladı sekreter. “Ne denirdi o halka, hatırında mı?” “Bir şey denmezdi,” diye yanıtladı Çagatayev. “Ama kendi kendisine kısa bir ad vermişti.” “Nasıl bir ad?” “Can. Ruh ya da tatlı hayat anlamında. O halkın, ruhundan ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çevengur – Andrey Platonov “hayatı değiştirme fikrine samimiyetle sarılan ‘insancıklar’ın hikâyesini absürde kayan mizahi bir dille anlatan roman”

Sovyetler Birliği’nin ilk yıllarındayız, bir grup devrimcinin komünizmi tek hamlede kurmaya niyetlendiği ücra bir kasabada: Çevengur’da. Burjuvalar, “yarı-burjuvalar” ve karşıdevrimciler (mezarlarına gönderilmek suretiyle) saf dışı bırakılmış, mülkiyet feshedilmiş, yaşamak için çalışıp didinmeye son verilmiş, toprağı işleme görevi “evrensel proleter” ilan edilen güneşe bırakılmış, sömürünün olmadığı bir hayat başlamıştır bundan böyle

OKUMAK İÇİN TIKLA

Spinoza Tayfası / Özgürlüğün İcadı – Maxime Rovere

Spinoza Tayfası: Amsterdam, 1677 – Özgürlüğün İcadı // Maxime Rovere Maxime Revore’nin bütün yazınsal olanakları kullanarak günümüzde kaybolmuş bir evrenin “hakikatine” yaklaşma denemesi sayılabilecek romanı Spinoza Tayfası, modern akıl ve özgürlük mefhumlarının ortaya çıkışı kabul edilen 17. yüzyıl Avrupa’sında Benedictus Spinoza’nın evrenini şekillendiren gelişmeleri ve tartışmaları ayrıntılarıyla ele alırken, tarihin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çukur – Andrey Platonov “fantastik ama gerçekçi, komik ama trajik, son derece hareketli ve rahatsız edici bir roman”

Stalin Rusyası’nda, emekçilerin gelecekteki güzel günlerde bir arada yaşaması için yapılması planlanan devasa bir binanın temel çukurunun kazılma sürecini anlatıyor Çukur – elbette “Platonov tarzında”. Platonov okurları bunun ne anlama geldiğini hemen anlayacaktır: absürd diyaloglar, varoluşsal sorgulamalar, sosyalizmin soyut idealleriyle somut uygulamalar arasındaki uçurumun gözler önüne serilmesi, sürekli propagandası yapılan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Daniel Martin – John Fowles “düş kırıklıklarının, hayal edilenle imkânsızlık arasındaki gerilimin, paylaşılan değerlerden kopuşların ve sessizliğin hikâyesi”

Fowles’un anlatı kurma ve hikâye etme becerisinin belki de en güzel örneği olan Daniel Martin yazarın kariyerinin en önemli romanlarından birisi. Otobiyografik özellikler taşıyan bu ilk ve tek romanında Fowles, anılar eşliğinde geçmişin izini süren Daniel’in hikâyesini anlatıyor. “Flashback”lerle zaman içinde sürekli devinen hikâyede, pek çok anlatı tekniği ve roman

OKUMAK İÇİN TIKLA

Fransız Teğmenin Kadını – John Fowles “varoluşçuluğun ‘sahicilik’ ve özgürlük arayan insan soyutlamasını ete kemiğe büründüren roman”

İngiliz edebiyatının en büyük ustalarından biri olan John Fowles, anlatı kurmaktaki mahareti, çarpıcı üslubu ve deneyciliğiyle dikkati çeken bir yazar. Hiç abartmadan yüzyılın en iyi romanları arasında sayabileceğimiz Fransız Teğmenin Kadını’nda bu özellikler mükemmel bir bileşime ulaşıyor. Bir kere olağanüstü başarılı bir atmosfer yaratıyor yazar, Viktorya döneminde yaşamanın ne anlama

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaratık – John Fowles “insanı saran paradokslarla dolu etik bir derinliğe sahip roman”

Yaratık, günümüz İngiliz edebiyatının en ilginç ve en çarpıcı gerilim romanlarından biri. Tıpkı Dostoyevski’nin romanlarında olduğu gibi, insanı saran paradokslarla dolu etik bir derinliğe, ama aynı zamanda da, Fowles’ın virtüözlük düzeyindeki hikâye anlatma tekniğinden kaynaklanan soluk kesici bir sürükleyiciliğe sahip.Yazarın zihninde aralıklarla beliren ve gitgide vücut kazanan, tuhaf bir imgedir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Abanoz Kule – John Fowles “seçimlerimizin arkasında yatan ‘asıl biz’i kışkırtan roman”

İçinde sürekli değişen anlamlar ve yankılı imgeler barındıran bu kitap, tekrar tekrar okuyup, her okuyuşta hem elinizdeki yapıtı hem de genel olarak kurmaca sanatını daha iyi kavramanızı sağlayacak ustalıklı bir çağdaş yazın örneği.Bir kısa roman, bir anlatının çevirisi ve üç öyküden oluşan Abanoz Kule, Fowles’un doğa ve insan, yaşamla sanat

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mantissa – John Fowles “Tenin ve sözün çarpıcı diyaloglarının egemen olduğu fantastik kurgu”

Yazar ile esin perisi arasındaki çapraşık ama aynı zamanda şiddet ve sevecenlik dolu o kadim ilişkiyi anlatıyor Mantissa’da Fowles. Perinin sanatçıyla ilişkisi yoğun bir tensellikle donanmış olsa da, var olan yaşantı çok daha karmaşık bir duygusal gelgite dönüşüyor. Fransız Teğmenin Kadını, Yaratık ve Büyücü gibi başyapıtları arasında sayılabilecek bu romanında

OKUMAK İÇİN TIKLA