Kategori: Romanlar

Boynu Bükük Öldüler – Yılmaz Güney

1971’de yayımlanıp 1972 yılı Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanan “Boynu Bükük Öldüler”, Yılmaz Güney romanları arasında kuşkusuz en başarılısıdır. Toplumsal sorunları, özellikle kırsal kesim insanlarının dramlarını anlatma eğiliminin roman yazımına egemen olduğu, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Orhan Kemal gibi yazarların ustalık ürünlerini verdikleri, sosyalist düşüncelerin edebi alana yayıldığı bu yıllarda

OKUMAK İÇİN TIKLA

Salpa – Yılmaz Güney ‘Arayışını inatla sürdüren bir delikanlı’

Yılmaz Güney’in ?Selimiye Üçlüsü? olarak adlandırılan “Sanık” ve “Hücrem” romanlarıyla birlikte “Salpa” da 1971-1973 tarihleri arasında yazılıp 1975’te art arda yayımlanmıştır. Yılmaz Güney’in deyişiyle; Salpa’nın kahramanı Mehmet Salpa, hayatın daraldığını hissedip taşradan İstanbul’a kaçan, umduğunu bulamayan, yoksulluğunu anlamlandıramayan; ama arayışını inatla sürdüren bir delikanlı.” Feridun Andaç, ?Salpa? için şu değerlendirmeyi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Underground ya da Çağımızın Bir Kahramanı ? Vladimir Makanin

Çağdaş Rus edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Vladimir Makanin, yeraltı kültürünü temsil eden anti-kahramanı Petroviç’in realist portresi ile günümüz insan ve toplumunun psikolojik düzensizlik ve dengesizliklerini ortaya çıkartıyor. Yazarın en önemli eseri sayılabilecek “Underground ya da Çağımızın Bir Kahramanı”, varoluş, öz saygı ve özgürlük temalarını nükteli bir biçimde işlerken

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir Gün Tek Başına – Vedat Türkali

( * ) Vedat Türkali’nin ilk romanı ”Bir Gün Tek Başına”, Milliyet Yayınları 1974 Roman Ödülünü kazandıktan sonra yayımlandığında büyük ilgi görmüş, ardından 1975 Orhan Kemal Roman Armağanını kazanmıştı. Aslında ödüllerin pek de önemi yok. Romanın önemi, Türk siyasi tarihinin dönüm noktalarından birisini, 27 Mayıs’ı yaratan koşulları edebi dilde ifade

OKUMAK İÇİN TIKLA

Eflatun Koza Romanını Okumadınız mı? – Selman Büyükaşık

Bir toplantıda bir hanım arkadaş, bir eleştirmenin değerlendirmesine dayanarak 2009?un ilk on romanı arasında Cahide Birgül?ün Eflatun Koza romanını da sayınca o bilinen ilkel tepkiyi içten içe gösterdim hemen. Hani şu bilinmeyeni, yeni olanı reddetme içgüdüsü. Adını bile duymadığım bir yazarın bir romanı nasıl 2009?un ilk on romanı arasında gösterilir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sonuncu, Tahsin Yücel?in Son Romanı mı? – Selman Büyükaşık

Roman, adını başkarakter Selami Harici?nin en küçük torunu Lami?nin, dedesinin kitabı Serencam?a gösterdiği, başkalarından çok farklı, tutkulu ilgisinden mi alıyor; sonuncu torunun, dedeyle bütünleşmesini sağlayan ilgisine bir gönderme mi? Ben romanı okurken öyle düşünüyordum, hatta hâlâ öyle düşünüyorum. Ama Tahsin Yücel, öyle demiyor sanki. Sibel Oral?la yaptığı söyleşide Oral?ın ?Son

OKUMAK İÇİN TIKLA

Öç Günlüğü / Kan Yerde Kalmaz (2. Kitap) – Forrest Carter

İç Savaş’ın yerle bir ettiği dünyada yapayalnız, umarsız kalan insanların yaşam mücadelesini destansı bir anlatımla gözler önüne seriyor Forrest Carter. Okurların Küçük Ağacın Eğitimi ve Dağlardan Sorun Beni kitaplarından çok iyi tanıdığı Carter, bu kez karısını ve çocuğunu İç Savaş’ın acımasızlığına kurban veren kanun kaçağı Josey Wales’in öyküsünde, hayatta kalmak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hayvanlaşan İnsan ? Emile Zola

Emile Zola’nın kaleme aldığı en karanlık dramlardan bir olan ‘Hayvanlaşan İnsan’, canlı, keskin ve destansı bir anlatım gücüne sahip. Paris-Le Havre ekspresinde bir cinayet işlenir. Roubaud, karısının yardımıyla başkan Grandmorin’i öldürür. Makinist Jacques Lantier, önünden geçmekte olan trenin penceresinden cinayeti görür ama taşları yerine oturtamaz. Bu cinayetin ardından daha pek

OKUMAK İÇİN TIKLA

Francisco Sanctis’in Uzun Gecesi – Humberto Costantini

Arjantinli şair ve yazar Humberto Constantini, ülkesindeki politik baskılar yüzünden 1976 yılında ükesini terk etmek zorunda kalmıştı. Yazarın ilk olarak 1984 yılında yayımlanan bu romanı, politik gerilim unsurlarının kuruluşuyla dikkat çekiyor. Evli, üç çocuklu, klasik müzik tutkunu, kendi halinde bir muhasebecinin hayatı, eski bir kız arkadaşından aldığı telefonla değişir. Telefonun

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kappa ? Ryunosuke Akutagava

Kappa, Japon edebiyatının önemli isimlerinden Ryunose Akutagava?nın 1927 yılında yayımlanan bir uzun öyküsüdür. Kappa, Japonca sözlüklerdeki tanımına göre bu ülkenin nehirlerinde yaşayan, el ve ayakları perdeli, kafalarının üst kısmı tabak gibi düz, hayali varlıklardır. Akutagava bu hikâyesinde, idealindeki dünya ile gerçek dünya arasındaki farkı hicve başvurarak anlatır. Değinmediği siyasal, toplumsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir Aşk Hikayesi – Emile Zola

“Bir Aşk Hikayesi” (Mme page d’amour) Zola’nın İkinci İmparatorluk döneminde bir ailenin doğal ve toplumsal tarihi. Bu romanında Zola, yine bu diziden Doktor Pascal (Docteur Pascal) ve Düş (Le Reve)’ü andırır. Öteki romanlarında doğalcı (naturalist) anlayışına uygun olarak, insan ilişkilerinde fizyolojik egemenliği ileri sürer. Oysa yukarda adı geçen iki kitapta

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tröst – İlya Ehrenburg

“Tröst adlı romanın bir Amerikan tröstünün etkinlikleri sonucu Avrupa’nın yok edilişinin tarihidir. Bu aynı zamanda bu taşlama, bir yergi olup, şimdi bile onu ‘Üçüncü Dünya Savaşının Olayları’ başlığı altında yeniden yazabilirim. Avrupa benim gözümde bir mezarlık değil, kimi zaman sevimli, kimi zaman sevimsiz bir savaş alanı olmuştur. Gençliğimde Paris’teyken orasını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kayıp Zamanın İzinde – Marcel Proust

Kayıp Zamanın İzinde, Marcel Proust’un hayatının son 17 yılında yazdığı yaklaşık Bir milyon ikiyüz elli bin sözcükten oluşan dev romandır. 20. yüzyıl edebiyatının en büyük eserlerinden biri sayılır. Proust bu romanı annesinin 1905’deki ölümünden sonra yazmaya başladı. Kitabın ilk cildi 1913’te yayımlandı. Roman, tamamlandığında yedi kitaplık Kayıp Zamanın İzinde ortaya

OKUMAK İÇİN TIKLA

Oğlumun Öyküsü ? Nadine Gordimer

Oğlumun Öyküsü, Nadine Gordimer’in yazarlık tarihçesindeki önemli bir dönüm noktasıdır. Önceki kitaplarında Gordimer ırk ayrımının şiddetle yaşandığı, ırkçılığa karşı insanüstü bir direncin sürdürüldüğü Güney Afrika’daki beyazların yaşam tarzını, kara derililere yaptıkları zulmü beyazların ağzından yazmıştı. Oğlumun Öyküsü’ndeyse hem beyazlarla siyahları ayıran somut sınırı aşarak siyahların yaşam koşullarını irdeliyor, hem de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ressamın Elkitabı – José Saramago

Jose Saramago’nun ilk romanı olan Ressamın Elkitabı, yazarın bütün edebiyat yaşamının temellerini oluşturacak kimi temaların tohumlarını içinde barındırıyor: Günlük yaşamın sıradanlığı, ahlaksal kriz, sanatçının toplumla ilişkisi, bireysel ve toplumsal baskı, Tanrı’nın varlığı üzerine düşünme, kendini sorgulama ve aşma. Siparişle çalışan, yeteneksiz ressam H., bir işletmenin yöneticisi olan S.’nin portresini yapma

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yarına Başlamak – Afşar Timuçin

Yaşam öngörülerle olduğu kadar rastlantılarla örülüyor. Bir rastlantı yaşamımızın akışını değiştirebiliyor. İki eski arkadaşın, bir kadınla bir erkeğin yıllar sonra Yalova vapurunda karşılaşması her ikisinin yaşamında büyük değişikliklere yol açıyor. Ne aradığını çok iyi bilmese de hep iyi şeyler tasarlayan bir Hüseyin, onurlu bir yaşamı varlığının şaşmaz kuralı olarak belirlemiş

OKUMAK İÇİN TIKLA

Paris Yaşamı – Emile Zola

Romanlarında toplum içinde saygın birer yere sahip olan burjuvaların maskelerini düşürerek bu ?namuslu insanlar?ın ikiyüzlülüğünü ortaya çıkaran Zola, daha ?Paris Yaşamı?nı yazmadan önce Le Figaro gazetesinde yayımladığı bir yazıda hayat kadınlığı kurumunun yaratıcısı olarak sistemi ve sistemin sefalete ittiği insanı gördüğünü yazar. Nana ve hastalıklı oğlu Louiset, toplumun yozlaşmasını temsil

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaşam ve Ölüm Arasında – Emile Zola

Rougon – Macquart dizisinin 13. kitabı olan Tohum Yeşerince’de ya da 15. kitabı Toprak’ta Zola yaşamla şiddeti yanyana koymuştu, ancak bu romanda, sanki ayrı ayrı varolmayacak, bir bütünün iki yarısından söz eder gibi ele alır yaşam ve ölüm güdüsünü. Genel olarak Yaşam Ve Ölüm Arasında’yı tüm aşırılıkların bulunduğu bir roman

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sarı İt – Reşat Enis

Sarı İt, edebiyatımızın ilk işçi romanlarındandır. İşçi sınıfının toplumsal hayata ağırlığını koyduğu, grevlerin filizlenip serpildiği bir dönemi, 1960’lar Türkiyesini konu alır. İşçilerin, yaşadığı semtler, aile ilişkileri, günlük yaşayışları, aşkları.. canlı, çarpıcı diyaloglarla örülü akıcı bir dille tasvir edilir. Sarı İt, işçi sınıfının hayat koşullarını belgelemekle kalmaz, 1960’ların genel ortamını, egemen

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bıldırcın ve Sonbahar ? Necib Mahfuz

Mısırlı yazar Necip Mahfuz (1912 – 2006) romanlarında, hızlı ve sürekli bir değişim süreci içerisindeki devrim sonrası Mısır hakkında gözlem ve düşüncelerini dile getirmiştir. Mahfuz, Mısır?da 1952?de yaşanan askeri darbenin ardından şekillenen Orta Doğu?nun modern yaşamını, evrensel bir vizyonla ve zengin bir anlatımla aktarmayı başarmış bir yazardır. Bıldırcın ve Sonbahar?da

OKUMAK İÇİN TIKLA