Kategori: Denemeler

Direniş Bir Karnavaldır: Mizah, Beden ve Ritimle Ayakta Kalmak

Kentlerin beton labirentlerinde, gündelik hayatın monotonluğunda ve iktidarın dayattığı sessizlikte bir kıpırtı hissediliyor. Bu kıpırtı, bastırılmış bir kahkahanın yankısı, engellenmiş bir dansın ritmi, görmezden gelinen bedenlerin isyanı. Direniş, sadece sloganlarla, pankartlarla ya da çatışmalarla değil, aynı zamanda mizahın keskin zekasıyla, bedenin özgür ifadesiyle ve kolektif ritmin birleştirici gücüyle de yeşeriyor. Bastırılmış Kahkahanın

OKUMAK İÇİN TIKLA

İmkânsızlığın kıyısında bir aşk hikâyesi: Kız Kulesi ve Galata Kulesi – Elif Şahin Hamidi

İstanbul deyince aklıma kuleler gelirNe zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır.Ama şu Kız Kulesi’nin aklı olsaGalata Kulesi’ne varır,Bir sürü çocukları olur. Bedri Rahmi Eyüboğlu “Bir yaprak ancak rüzgârda mutludur” diye düşünüp, varmaktan çok yolda olmaktan haz duyanların kentidir İstanbul. Kendini arayış yolculuğudur sanki dünyanın başkenti bu yedi tepeli şehir. Yollar

OKUMAK İÇİN TIKLA

Oyalanma Üzerine – Michel de Montaigne

Bir zamanlar gerçekten acılı bir hanımı (çoğu zaman kadınların hüzünleri yapay ve olağandır) teselli etmekle görevlendirildim: Oberibus semper lachrimis, sempérque paratis In statione sua, atque expectantibus ilam, Quo jubeat manare modo. “Bir kadın bolca akmaya hazır olan ve bir işaret bekleyen gözyaşlarını daima yedekte tutar.” (Juvenal, VI, 272) Bu acıya

OKUMAK İÇİN TIKLA

Orwellvari Bir Cehennem – Ulus Baker

Çağımız, kitleler karşısında duyulan bir korku içinde. Bu korku bir taraftan devletçi bir mutlakçılığın imgelerini, öte yandan kamu vicdanının elektronik bir denetimini de birleştirmekten geri kalmıyor. Totaliterlik söylemlerinin belli bir süre oluşturduğu mitos, varlığını farklı düzlemlerde sürdürmeyi seçiyor. Geçmişe, özel olarak sosyalizmin geçmişine oranlıyor kendini. Ancak totaliterlik tezlerinin içselleştirilmiş oluşunun,

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsan ve Dans – Sevcan Atak

İnsan kendi bilincine vardıktan sonra kendini var etme ve öz savunma mekanizması olarak toplumsallığını oluşturmuştur. Bir yandan doğadan, doğanın bağrından geldiği için onu taklit ederek ayakta kalmaya, temel üç işlevini ‘barınma, beslenme ve üreme’ gibi zaruri faaliyetlerini yerine getirmeye çalışmakta; öte yandan da düşünen ve konuşan bir tür olarak doğadan,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Einstein’ın Düşleri: Zamanla her Hayat Defteri, baştan sona tek seferde okunamayacak denli kalınlaşıyor.

20 Mayıs 1905 Durumu kavramak için Spitalgasse’deki kalabalık dükkânlara bakmak yeterli. Alışverişçiler bir dükkândan diğerine tereddütle geçiyor, her birinde ne satıldığını keşfediyor. Ah, işte, tütün burada… Hardal tohumu nerede peki? Şekerpancarları şurada ama morina nerede? İşte keçi sütü, tamam ama ya tereyağı? Bunlar Bern’e ilk defa gelen turistler değil; Bernliler

OKUMAK İÇİN TIKLA

Einstein’ın Düşleri: Kim gider peki zamanın merkezindeki hacca?

14 Mayıs 1905 Zamanın durakladığı bir dünya burası. Yağmur damlaları havada öylece duruyorlar. Sarkaçlar salınışlarının ortasında kalakalmışlar. Köpeklerin ağızları sessiz havlamalarla açık. Yayalar tozlu sokaklarda donakalmış; adımları, bacaklarına ipler bağlıymış gibi havada. Hurma, mango, kişniş ve kimyon kokuları uzayda asılı kalmış… Buraya herhangi bir yönden yaklaşan bir yolcu gittikçe yavaşlıyor.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Einstein’ın Düşleri: İki zamanın karşılaştığı yer, umutsuzluk… İki zamanın ayrıldığı yer, hoşnutluk…

24 Nisan 1905 Bu dünyada iki zaman var. Biri mekanik zaman, diğeri bedenin zamanı… Birincisi bir sağa, bir sola, bir sağa, bir sola sallanan kocaman bir demir sarkaç kadar katı ve metalik. İkincisiyse körfezde balık misali kıvrılıp bükülüyor. İlki aman vermez, boyun eğmez ve mukadder. İkincisiyse kararlarını ilerledikçe alıyor. Pek

OKUMAK İÇİN TIKLA

Modern Şövalye-Girişimcinin Günahı ya da Modern İnsanın Köleliği Üzerine – Özgür Atlas

Ne Düşündüğünü Biliyorum / Bölüm 1: Hayatta Kalana Bağlılık Bu bölümde mezarlıkları neden ziyaret etmelisiniz ? sorusuna cevap arayacağız. Reklamlarda, yeni sosyal medyada her yerde karşımıza dikilen güç sende, içindeki devi uyandır, hayatı yeniden keşfedin, secret, iyi hisset, işten ve yaşamdan zevk almanın 101 yolu, alışkanlıklarını yeniden yarat, içindeki çocuğu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ölümsüz Karanfiller – Bedriye Korkankorkmaz

Mersinli şair ve yazar Bedriye Korkankorkmaz çeşitli türleri birleştirdiği Ölümsüz Karanfiller adlı kitabıyla bir kez daha okuyucularının karşısına çıktı. Yaşamak Çocuğum (şiir), Paslı Deniz, Ruhlarla Söyleşiler (deneme-biyografi), Tinsel Söyleşiler (denem-biyografi) gibi eserleriyle okuyucuların takdirini kazanan Korkankorkmaz Ölümsüz Karanfiller’de beyazperdeden edebiyata uzanan geniş bir alanda klasik mertebesine ulaşmış isimleri sıcak sohbetine

OKUMAK İÇİN TIKLA

İyi Toplum Yoktur – Nihan Kaya

Nihan Kaya, çok ses getiren kitabı İyi Aile Yoktur’dan sonra, hiç farkında olmadan topluma uygun hâle getiriliş biçimlerimizi ve bu mekanizmanın hem toplumun hem de bireyin gerçekten var olabilmesini nasıl engellediğini anlatıyor. İyi Aile Yoktur’un devam kitabı olan İyi Toplum Yoktur, sünnet, nikâh, düğün, kına gibi törenlerin bize anlatılandan çok

OKUMAK İÇİN TIKLA

Beckett – Didier Anzieu “bir psikanalistin sıradışı okuma, yorumlama ve yazma günlüğü”

Samuel Beckett pek tanınmayan İrlandalı bir yazarken, Wilfred R. Bion’la Londra’da gerçekleştirdiği bir psikanaliz tedavisinden yıllar sonra yirminci yüzyılın en büyük yazarlarından, Bion da psikanalizin en özgün kuramcılarından biri olacaktı. Yaratıcı sürece ilgi duyan psikanalist Didier Anzieu, bu tedavinin seyrini, girdiği çıkmazı, bir otoanaliz biçiminde yeniden ele alınışını ve bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yüzleşme – Fırat Devecioğlu “İnsanı yüzleşemediği boşlukları yönetir”

Fırat Devecioğlu’nun bu satırları “beyaz yakalı”, “kariyer odaklı birey” veya “idealist” gibi tasvir edilen günümüz insanının yaşamsal kaygılarını dile getiriyor. Mutlu olmak için Nepal’e yolculuk yapmak veya ünlü kariyer koçları ile bir sahnede zıplamak zorunda mıyız? Belki daha basit bir yol izleyebiliriz. Devecioğlu gibi “İnsanı yüzleşemediği boşlukları yönetir,” der ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Karantina Zamanlarında Seçkinciliğin Dayanılmaz Hafifliği – Josef Hasek Kılçıksız

Korona salgını zamanında yoğunluk kazanan sosyal medyadaki alaycı paylaşımlar, alt sınıflardakilere karşı kullanılan damgalamaların, hatta bazen nefretin örnekleri olarak karşımıza çıkıyor. Bu “mizahi” paylaşımlar, lümpenleşme ve “sınıfsızların sakilliği” olarak ön plana çıkmakta. Bu paylaşımlarda yapılan kinayeler öyle içerikten yoksun ve sığ ki, sınıf bilincinden yoksun bir toplumun fotoğrafı adeta. Konformizmin,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Corona ve Komplo – Dr. Suat Kamil Aksoy

CORONA VE KOMPLO Bazı söylemlerle dalga geçmek istiyorum Öncelikle çok temel bir duruşu dile getirmeliyim. İnsan kendisini bilmese bile dilerse hissedebilir. Nasıl diyeyim. Eksik kusur hata. Bunlar insan varoluşunun sonsuza kadar sürecek temel yanlarıdır. Birey kendi adına bunu görmezden gelme eğilimi taşır. Bu elbette kolay değildir. O bu nedenle kendisini

OKUMAK İÇİN TIKLA