1 Mayıs: İşçi Sınıfının Mücadele ve Dayanışma Günü yanlış mıdır? Sokrates, Marx, Nietzsche ve Simone de Beauvoir tartışıyor

(Sahne kararırken, birden ışıklar yavaşça yükselir. Sahnenin ortasında, etrafında kitaplar, eski felsefi metinler ve modern çağın sembollerini taşıyan objeler bulunan büyük bir masa vardır. Masanın başında Sokrat, Karl Marx, Friedrich Nietzsche ve Simone de Beauvoir yer alır. Arka planda, devasa bir takvimde “1 Mayıs” yazılı bir yaprak sallanmaktadır. Her bir filozofun, kendi zamanının öne çıkan giysileriyle sahnede bulunması, onları tarihsel bağlamda belirgin kılar. Birbirlerine dikkatlice bakarak bir tartışmaya başlarlar.)


Sokrat (elini hafifçe masanın üzerine koyarak):
Öyleyse, gelin soralım: 1 Mayıs, işçi sınıfının mücadelesi ve dayanışması olarak kutlanmaya devam edilmeli mi? Bu, bir doğru mu, bir yanlış mı? Aslında, soruyu doğru sormak gerek, değil mi? “Gerçekten işçi sınıfının mücadelesinin ifadesi midir bu gün?” diye sormalıyız. Çünkü bir günün, bir simgenin arkasındaki anlamı anlamak, sadece o günü kutlamaktan çok daha derindir.

Karl Marx (derin bir nefes alarak, keskin bir bakışla):
Sokrat, senin sorunu anlıyorum. Ancak bizim tarihsel bakış açımıza göre, 1 Mayıs, işçi sınıfının tarihsel olarak en temel çıkarlarını savunma mücadelesinin simgesidir. O gün, işçiler sekiz saatlik iş günü talep etmek için canlarını verdiler. Ama unutma, bu mücadele, kapitalist toplumda işçi sınıfının sürekli bir biçimde sömürüldüğü bir gerçekliğin sonucudur. Bu günü kutlamak, bu sömürünün ve bu sınıfın mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu hatırlatmaktan başka ne olabilir? Eğer bu gün yanlışsa, o zaman tüm mücadele de yanlış olur, çünkü tarih bize her zaman bunun tekrar ettiğini gösteriyor. İşçi sınıfı hala eziliyor!

Nietzsche (bir an duraklar, sonra gülümseyerek söze girer):
Ah, Marx, senin gözündeki bu mutlak doğrular… Burada, felsefede en temel soruları soran biri olarak, ben şöyle derim: 1 Mayıs bir yanılsama olabilir. Bunu kutlamak, aslında sistemin bir parçası haline gelmiş bir tür “hizmetkâr” kutlama olabilir. Kapitalizmin en büyük zaferi, onun eleştirisini kutlamakta bulmamızdır. Biz, her yıl bu günü kutlarken, aslında sistemin egemenliğine teslim olmuş olmuyor muyuz? Düşün, bu mücadelenin çığlığı, sonunda sistemin yıkıcı gücüyle birleşmiyor mu? İnsanlar, kendi köleliklerini kutluyor! Oysa gerçek özgürlük, bu kutlamanın ötesinde bir şeydir. Gerçek özgürlük, bu kutlamayı bir daha yapmamayı gerektirir!

Simone de Beauvoir (duru bir ifadeyle):
Nietzsche, belki senin sözlerin de bir tür erkek özgürlüğü arayışıdır. Ama ben, kadın ve işçi sınıfının mücadelesine daha geniş bir perspektiften bakmak zorundayım. 1 Mayıs, sadece erkek işçilerin değil, kadınların ve tüm sömürülen sınıfların sesidir! Eğer bu günü kutlamak bir yanlışsa, o zaman tüm toplumsal yapının yanlış olduğunu kabul etmeliyiz. Neoliberal kapitalizm, işçi sınıfını sadece erkekler olarak değil, kadınlar olarak da birer meta haline getirdi. Kadın emeği, her zaman ikinci sınıf emek olarak görülüyor. Bu kutlama, bir yanılgıyı körüklemeden, kadınların ve işçilerin eşitliği için bir adım olabilir. O gün, sadece işçi sınıfının değil, tüm ezilenlerin günü olmalıdır. Eğer bu kutlama yanlışsa, o zaman mücadele etmenin anlamı kalmaz.

Sokrat (başını sallayarak, derin bir bakışla):
Simone, çok doğru bir noktaya değindin. Ancak Nietzsche’nin söylediği gibi, belki de 1 Mayıs’ın içindeki sembolizm, sadece sınıfsal bir çelişkiyi sürdürmekten ibaret olmasın? Eğer bu gün yalnızca sömürüye karşı bir direnişi simgeliyorsa, peki ya sistemin gerçekten köklü bir şekilde değişmesi? Şu an, 1 Mayıs kutlamaları, kapitalizmin bize sunduğu bir çerçeveye sıkışmış gibi gözüküyor. Gerçekten özgür bir toplum, 1 Mayıs gibi günlere ihtiyaç duymamalıdır. İronik olan, bu günün kutlanmasının, kapitalist düzenin içinde bir tür meşruiyet kazandırmasıdır. Belki de bu yüzden, 1 Mayıs’ı kutlamak, son tahlilde bir yanılgıdır!

Marx (öfkeyle):
Ama Sokrat, tarihsel bir materyalist olarak şunu söylemeliyim: Bu kadar kolay pes edemeyiz. Kapitalizm her geçen gün evriliyor, değişiyor. Ama bu, işçi sınıfının mücadelesinin sona erdiği anlamına gelmez. Eğer 1 Mayıs’ı kutlamak bir yanlışsa, o zaman direnişin her aşamasını reddetmek gerekir. Bu, adaletin her zaman bir adımdan ibaret olduğu gerçeğine de karşı çıkmak olur. Kutlama, sadece sembolik değil, aynı zamanda tarihsel bir ilerlemedir. Bu günü kutlamak, işçilerin hala ayakta olduğunu ve bu mücadelenin bitmediğini gösterir. Bu, her yıl bir hatırlatıcıdır!

Nietzsche (kendi kendine mırıldanarak):
İşte burada yanılıyorsunuz, Marx. Bir hatırlatıcı! İşte bu, en tehlikeli şeydir. Hatırlatıcılar, insanları geçmişin kollarına sarılmaya davet eder. Oysa biz, geçmişin zincirlerinden kurtulmalıyız. 1 Mayıs’ı kutlamak, bizi bir tür kolektif hüzne sürükler. İnsanlar, kurtulmak için değil, yeniden bir araya gelir. Oysa gerçek kurtuluş, yeni bir anlatıyı inşa etmektir. O gün, işçi sınıfının gerçek zaferinin değil, sistemin kendini yeniden üretmesinin bir aracı olabilir.

Simone de Beauvoir (gözlerinde kararlılık, biraz yüksek sesle):
Ama Nietzsche, eğer bu gün kutlanmazsa, bir başka erkek egemen yapı olan modern kapitalizm daha da güçlenir. 1 Mayıs, yalnızca erkekler için değil, tüm ezilenler için direnişin bir ifadesidir. Belki de 1 Mayıs, bu direnişi simgeleyen bir şiar olmaktan çok, kadınların ve azınlıkların mücadelesine de ışık tutmalıdır. Bu kutlama, bir yanılgı değil, bir umudu yansıtır. Bir gün bile olsa, emekçi kadınların, işçilerin birliği, mücadelesi ve dayanışması anlamlıdır.

Sokrat (düşünceli bir şekilde):
Felsefe, her zaman sorgulamaktır, değil mi? Ama belki de 1 Mayıs, sorgulamanın kendisidir. Belki de bu günü yanlış olarak kutlamak, bizi daha da derin bir sorgulamanın kapılarına taşır. Sorgulamak, direnmek, değiştirmek… Bu yüzden 1 Mayıs, doğru ya da yanlış değil, ancak sürekli olarak değişen bir mücadelenin, insanın kendisini anlamaya çalıştığı bir gün olmalıdır. Her ne kadar yanılgı gibi görünse de, aslında her yıl, bir adım daha ileri gitme şansıdır.

(Sahne kararırken, filozoflar birbirlerine bakarlar. Arka planda 1 Mayıs’ın simgesi olan pankart hafifçe sallanır. Işıklar yavaşça sönmeye başlar.)