Masud Khan’ın Winnicott ve Freud Üzerine Katkıları

Masud Khan, özellikle Donald Winnicott’un öğrencisi ve destekçisi olarak bilinir, ancak kendi teorik katkılarıyla bazı yönlerden Winnicott’tan ayrılır. Freud’un klasik psikanalizinden de uzaklaşarak, psikanalitik kuramda bağlanma, regresyon ve terapist-hasta ilişkisi gibi konularda yeni perspektifler sunmuştur.


1. Masud Khan vs. Winnicott: Farkları ve Yaklaşımları

a. “True Self & False Self” Üzerine Farklılaşmaları

  • Winnicott, Gerçek Kendilik (True Self) ve Sahte Kendilik (False Self) kavramlarını geliştiren kişidir. Ona göre Sahte Kendilik, kişinin dış dünyanın beklentilerine uyum sağlamak için geliştirdiği bir maskedir, ancak bu maskenin altında Gerçek Kendilik korunabilir.
  • Khan ise bu durumu daha dinamik bir süreç olarak görür. Ona göre False Self, yalnızca bir savunma mekanizması değil, aynı zamanda bireyin hayatta kalmasını ve sosyal ortama adapte olmasını sağlayan bir stratejidir.
  • Winnicott’un False Self kavramı daha çok patolojik yönlere odaklanırken, Khan, False Self’in belirli durumlarda avantajlı olabileceğini ve toplumsal ilişkilerde işlevsel bir yönü olduğunu belirtir.

b. Bağımlılığa Gerileme (Regression to Dependence) ve Terapist-Hasta İlişkisi

  • Winnicott, analiz sürecinde hastanın bebeklik dönemine geri dönebileceğini ve terapistin bu regresyonu “tutması” (holding) gerektiğini savunur.
  • Khan ise bu kavramı daha ileri götürerek, bazı hastaların tamamen terapistin varlığına bağımlı hale gelmesi gerektiğini öne sürmüştür. Ona göre, hasta analizde tam anlamıyla “çözülmeli” ve terapist hastayı yeniden inşa eden bir figür olmalıdır.
  • Burada Winnicott’un daha destekleyici bir analiz süreci öngörmesine karşın, Khan’ın daha doğrudan müdahaleci bir analiz tarzı benimsediği söylenebilir.

c. Oyun Terapisi: Winnicott’un Çocuk Analizi ile Yetişkinlere Uyarlama

  • Winnicott, oyunun yalnızca çocukların iç dünyasını anlamak için bir araç olduğunu söylerken,
  • Khan, oyunun yetişkinler için de iyileştirici olabileceğini savunmuştur. Yetişkinlerin çocuklukta yaşadıkları travmaları ancak terapi sürecinde oyun oynayarak yeniden işleyebileceğini belirtir.

2. Masud Khan vs. Freud: Katkıları ve Farkları

Masud Khan, Freud’un klasik psikanalizinden farklı olarak çevre, bağlanma ve terapistin rolü üzerine daha fazla vurgu yapar. Freud’un özellikle içgüdü kuramı ve bilinçdışı yapısı üzerine inşa ettiği psikanalize, daha ilişkisel ve deneyimsel bir boyut katarak bazı katkılar yapmıştır.

a. Freud’un Ödipal Kompleksine Alternatif Bir Bakış

  • Freud’a göre kişilik gelişimi, Ödipus kompleksi üzerinden açıklanabilir.
  • Khan ise kişinin erken dönem çevresi ve bakım verenleri ile ilişkisini Freud’un klasik içgüdü teorisinden daha önemli bulur.
  • Freud, gelişimsel çatışmaları cinsel dürtülerle açıklarken, Khan bunu bağlanma figürleriyle ilişkili olarak ele almıştır.

b. Freud’un Bilinçdışı Modeline Alternatif: “Gizli Kendilikler” (Hidden Selves)

  • Freud’un bilinçdışı modeli, bastırılmış dürtülerin ve arzuların iç dünyaya gömüldüğünü öne sürerken,
  • Khan, bireyin birden fazla “kendilik” taşıdığını ve bunların farklı durumlarda ortaya çıktığını belirtir.
  • Özellikle şizoid ve narsistik yapıdaki hastalar için Freud’un bastırma mekanizması yerine “parçalanmış benlik” kavramını kullanır.

c. Sapkınlık ve Cinsel Kimlik Konularında Freud’dan Farklılığı

  • Freud, sapkınlığı (perversion) genellikle cinsel gelişimdeki sapmalara bağlarken,
  • Khan, sapkınlığın erken çocukluk dönemindeki bakım verenle olan ilişkinin bozulmasından kaynaklandığını savunur.
  • Yani Freud’un cinsellik merkezli teorisini, Khan ilişkisel travmalar üzerinden genişletmiştir.

Sonuç: Khan’ın Psikanalize Katkıları

1. Freud’un klasik içgüdü teorisini reddederek, psikanalizi daha bağlanma odaklı hale getirmiştir.
2. Winnicott’un Gerçek-Sahte Kendilik kavramlarını geliştirerek, False Self’in işlevsel bir tarafı olabileceğini göstermiştir.
3. Oyun terapisini sadece çocuklarla sınırlamayarak, yetişkinlerde de terapötik bir araç olarak kullanılabileceğini savunmuştur.
4. Sapkınlık ve cinsel kimlik konularında, erken dönem ilişkisel travmaları Freud’dan daha fazla vurgulamıştır.

Sonuç olarak, Khan Freud’un klasik dürtü kuramından uzaklaşmış, Winnicott’un kuramlarını ise daha ileri bir noktaya taşımıştır. Ancak kendi kişisel sorunları ve etik dışı davranışları nedeniyle akademik çevrelerde tam anlamıyla kabul görmemiştir.