Gogol’ün Ölü Canlar’ında Troika Metaforu

Nikolay V. Gogol – Ölü Canlar

(Birinci Cilt, 11. Bölüm’ün sonundaki ünlü «Rus Troykası» pasajının tam metni)

Mazlum Beyhan’ın Türkçe çevirisi
(İletişim Klasikleri, 2020, s. 367–369)

Ey, üç atlı araba! Kuş troykası! Seni kim icat etti acaba? Bilirsin, böyle çevik bir troykayı ancak hareketli bir halkın arasında icat edebilirdiler… Orada arabalar değil, yuvarlak kalkanlar gibi uçan halılar vardır sanki.
Sanki bir cinin avuçlayıp havaya kaldırdığı bir odun parçasıdır bu troyka; sürücü koltuğunda kırmızı gömlekli, eldivenli bir yigit oturur, bir türkü tutturur; atlar kasırga gibi, tekerleklerin telleri yıldızlara dönüşür, yol titrer, korkudan çığlık atan yayalar durur kalır; işte o anda troyka rüzgâr kesilir, duman olur, havayı yarar ve bütün dünya kenara çekilip yol verir ona!

Rusya! Rusya! O sonsuz, o uzak mavi ufukları görüyorum önümde; her şey senin içinde kayboluyor… Ne korkunç, ne bulanık, ne ölçüsüz bir alan! Uçurum gibi dik kayalar, devasa dağlar havada asılı duruyor sanki; aşağıda geniş bahçe kemerleri, asma sarmaşıkları, yığın yığın üzüm salkımları, milyonlarca yabani gül, bütün bunların altında daracık vadiler, güçlü altın kubbeli kiliseler Tanrı’nın önünde parıldıyor… Hayır, inanmıyorum ki bütün bunlar insan eseri olsun; hayır, bu gökyüzünün bir yansımasıdır!

Rusya! Ne garip, ne güzel, ne korkunç, ne muhteşem bir ülkesin sen!
Ama ne yapıyorsun, nereye gidiyorsun böyle?
Hayretle bakıyorum sana, gözlerimden yaş geliyor.

Hey! Çabuk! Çabuk! Alnındaki o keder bulutu dağılıyor, yüzün aydınlanıyor; sanki görünmeyen bir güç seni kucaklıyor… Kim uçuyor orada? Rüzgâr mı bu, gök gürültüsü mü? Kulaklarda çınlayan, gözleri kamaştıran bu ne? Toprağın içinden fışkıran yıldırım hızında bir şey mi bu? Bu arabada ne var? İçinde hangi bilinmeyen güç saklı? Ah atlar, atlar! Ne atlarsınız siz! Kulaklarınızda kasırga mı esiyor? Tepeden tırnağa her damarınızda duyuyorsunuz o tanıdık türküyü, bir anda çelik gibi geriliyorsunuz, dörtnala kalkıyorsunuz; araba uçuyor, tekerleklerin telleri yıldız oluyor, yol titriyor, yayalar korkudan çığlık atıyor; işte o anda her şey bir duman, bir toz bulutu içinde kayboluyor!

Başka milletlerin arabaları ağır ağır, temkinle ilerler, tekerlekleri birbirine dikkatle sokulur, yanından geçenlere yol verir… Ama sen, Rusya, yol vermezsin! Rüzgâr gibi uçuyorsun! Yanından geçenler korkuyla durur, şapkasını çıkarır, bakakalır…
Ey troyka! Kuş troykası! Nereye uçuyorsun böyle? Cevap vermiyorsun… Sadece o çılgın çanların sesi havayı parçalıyor, her şey gürültüye dönüyor, rüzgâr yırtılıyor, her şey yerinden oynuyor, seni geçmeye çalışan her şeyi geride bırakıyorsun!
Ve öteki milletler, hayretle kenara çekiliyor: “Bu ne, şeytan mı aldı götürüyor bu arabayı?” diye…

Rusya! Sen de böyle bir troyka değil misin? Duman gibi uçuyorsun, her şeyi geride bırakıyorsun… Nereye koşuyorsun böyle? Cevap ver bana! Cevap vermiyor.
Çanların müthiş sesi dolduruyor havayı; hava parçalanıyor, rüzgâra dönüşüyor; her şey yerinden oynuyor, seni geçmeye çalışan her şeyi geride bırakıyorsun; öteki milletler hayretle kenara çekiliyor ve sana yol veriyor.

Rusya! Rusya! Seni görüyorum, o sonsuz uzaklıktan, o bulanık, o erişilmez mesafeden… Her şey kayboluyor önünde…
Ey Rusya! Nereye koşuyorsun böyle? Cevap ver!
Cevap vermiyor.

***

Bu makale, Nikolay Gogol’ün Ölü Canlar (1842) adlı eserinde yer alan troika (üç atlı araba) metaforunun edebi, kültürel ve ideolojik işlevlerini incelemektedir.


1. Giriş: Troika’nın Rus Kültürel Hafızasındaki Yeri

Gogol’ün Ölü Canlar’ının sonunda beliren troika sahnesi, Rus edebiyatı tarihinde en çok alıntılanan ulusal imgelerden biri olarak kabul edilir.[1] Gogol, romanın büyük kısmında taşra aristokrasisinin çürümüşlüğünü, bürokratik çelişkileri ve ahlaki çöküşü grotesk bir mizahla işler; ancak romanın sonunda Rusya’yı “kimsenin yetişemeyeceği bir hızla uçan troika”yla özdeşleştirerek keskin bir poetik dönüş yapar.[2]

Eleştirmenlerin çoğu, bu sahnenin romanın genel tonuyla çeliştiğini düşünmüş olsa da, modern kuramsal yaklaşımlar bu çelişkiyi Gogol’ün estetik ve ideolojik ikiliğinin bir yansıması olarak yorumlar.[3]

Bu nedenle troika, yalnızca bir metafor değil, Rus kültürünün tarihsel “öz-tasavvur”una dair simgesel bir düğüm noktasıdır.


2. Kuramsal Çerçeve

2.1. Grotesk Gerçekçilik (M. Bahtin)

Bahtin’in grotesk gerçekçilik kavramı, Gogol’ün dünyasının çarpıtılmış ama gerçeği daha görünür kılan yapısını açıklar.[4] Grotesk, burada toplumsal bünyenin çürümesini teşhir eden bir estetik stratejidir. Troika ise tam bu grotesk dünyanın karşısına dikilen idealize edilmiş bir poetik imgedir.

2.2. Ulusal Alegori (Fredric Jameson)

Ulusal alegori kuramına göre modernite öncesi ve geç-modernleşen toplumların edebiyatında bireysel hikâyeler ulusal bir boyut kazanır.[5] Gogol’ün Çiçikov’un mikro hikâyesi üzerinden Rusya’nın makro kaderini işaret etmesi bu çerçeveye uyar. Troika metaforu, ulusun yönünü, hızını ve geleceğini temsil eden alegorik bir yapıdır.

2.3. Slavofil ve Batıcı Tartışmalar

  1. yüzyıl Rus düşüncesinin merkezinde yer alan Slavofil–Batıcı karşıtlığı, Gogol’ün ideolojik yönelimlerini anlamada temel bir bağlamdır. Troika, Slavofillerin vurguladığı “özel Rus ruhu” fikrinin romantik bir sembolüdür.[6]

3. Romanın Genel Estetiği: Durağanlık, Çürüme ve Bürokratik Absürtlük

Romanın büyük kısmı, Rus taşrasının hareketsizliğini, yer yer çürümüşlüğünü yansıtan gerçekçi–grotesk bir panoramadır. Gogol’ün bölgeleri, malikaneleri ve memur dünyasını betimleyişi, adeta “dondurulmuş zamanın içinde donup kalmış bir toplum” imgesi verir.[7]

Çiçikov’un “ölü canlar” satın alması da bu durağanlığın kurumsal karşılığıdır:

  • Nüfus kayıtları güncellenmez.
  • Ölü serfler resmî kayıtlarda hâlâ “can” olarak görünür.
  • Bürokratik sistem “gerçek olmayanı” gerçek sayar.

Bu nedenle roman boyunca Rusya yerinde sayan bir ceset medeniyeti olarak görünür.

Tam da bu nedenle troika sahnesinin ortaya çıkışı dramatik ve ideolojik olarak dikkat çekicidir.


4. Troika Metaforu: Poetizasyon, Alegori ve Ulusal Kimlik

4.1. Troikanın Dönüştürücü İşlevi

Romanın sonunda Gogol, durağanlık ve çürümenin karşısına şunları çıkarır:

  • Hız
  • Hareket
  • Yön duygusu
  • Tarihsel yazgı

Bu, romanın yapısında bir “retori̇k yükseliş” (rhetorical crescendo) yaratır. Grotesk gerçeklik ile romantik idealin çarpıştığı noktada troika belirir.

4.2. Troikanın Alegorik Boyutu

Troika Rusya’nın alegorik bir temsilidir: sınırları geniş, hareket potansiyeli yüksek, ancak yönü belirsiz bir ulus.

Gogol’ün sorusu açıktır:

“Nereye gidiyorsun, ey Rusya?”

Bu soru, 19. yüzyıl Rus entelektüel tarihinde hemen her düşünür tarafından alıntılanmış, yorumlanmış ve yeniden anlamlandırılmıştır.[8]

4.3. Troikanın Dinsel–Mistik Yönü

Troika aynı zamanda bir teofanik metafor olarak yorumlanabilir. Gogol’ün geç dönemi derin bir dinsel-mistik yöne sahiptir; troika, Tanrısal bir kader tarafından hızla ileri sürülen bir ulusu ima eder.[9]


5. Troika Sahnesinin Edebiyat Gelenekleri Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski’den Pasternak’a uzanan bir çizgide troika, Rus kültüründe “ulusun kaderi”nin sembolü hâline gelmiştir. Dostoyevski, Günlük yazılarında Gogol’ün troikasını “Rus dehasının hareket metaforu” olarak anmış; Sovyet dönemi ise troikayı kolektif emeğin sembolü olarak yeniden üretmiştir.[10]


***

Gogol’ün Ölü Canlar’ındaki troika, sade bir imge olmanın ötesinde:

  • Rus ulusal kimliğinin romantik bir poetizasyonudur,
  • Grotesk gerçekçiliğin karşısına konmuş idealleştirici bir üst-anlatıdır,
  • Rusya’nın tarihsel yönünü sorgulayan alegorik bir sorudur,
    1. yüzyıl kimlik tartışmalarını estetikleştiren bir göstergedir.

Bu nedenle troika sahnesi, yalnızca romanın poetik doruk noktası değil; Rus kültürel hafızasında kalıcı bir ulusal mitin de başlangıcıdır.


Kaynakça

[1]: Peace, Richard. Gogol: An Introduction to His Writing. London: Cambridge University Press, 1981.

[2]: Gogol, Nikolai. Dead Souls. Trans. Pevear & Volokhonsky. New York: Vintage, 1997.

[3]: Terras, Victor. “Gogol’s Poetics of Contradiction.” Russian Literature, vol. 12, no. 3, 1982.

[4]: Bakhtin, Mikhail. Rabelais and His World. Indiana University Press, 1984.

[5]: Jameson, Fredric. The Political Unconscious. Cornell University Press, 1981.

[6]: Walicki, Andrzej. A History of Russian Thought. Stanford: Stanford University Press, 1980.

[7]: Miller, Robin Feuer. Gogol’s Difficult Art. Yale University Press, 1986.

[8]: Belinsky, Vissarion. “Review of Dead Souls.” In Selected Philosophical Works. Moscow: Progress Publishers, 1955.

[9]: Proffer, Carl. “The Mystical Gogol.” Slavic Review, vol. 28, no. 2, 1969.

[10]: Frank, Joseph. Dostoevsky: The Seeds of Revolt. Princeton University Press, 1976.