“Bastırma Nedir? Neden Geri Döner?”
“Konuşulamayan şey, semptoma dönüşür.”
— Sigmund Freud
Bastırma, Freud’un psikanalize kazandırdığı en temel kavramlardan biridir.
Ama bastırma yalnızca bireylerin değil, toplumların da başvurduğu bir savunma mekanizmasıdır.
Her bastırma, aynı zamanda bir “anlatı kesintisidir.”
Söyleyemediğin, söyleyemediğin için unutmaya çalıştığın, unuttukça vücutta, ilişkide, sokakta karşına çıkan bir yük.
🧠 Bastırma Nedir?
Psikanalitik açıdan bastırma (repression), ego’nun rahatsız edici, çatışmalı ya da kabul edilmesi zor bir düşünceyi veya arzuyu bilinçdışına itmesidir.
Yani:
- Düşünce vardır.
- Bilinç onu tehdit olarak algılar.
- Onu uzaklaştırır. Ama yok edemez.
- Ve o düşünce, başka şekillerde geri döner.
🌍 Toplumlar da Bastırır
Toplumlar da aynı şekilde, kolektif düzeyde:
- Acılarını,
- Suçlarını,
- Ayrımcılıklarını,
- İnkâr ettikleri tarihsel olayları,
- İktidarla çatışan arzularını
bilinçdışı alanlara iter.
Ve bu bastırılanlar, yıllar sonra:
- Sokaklarda,
- Kültürde,
- Sanatta,
- Direnişte,
- Jenerasyonlar arası travmada
geri döner.
🔁 Geri Dönüş Neden Kaçınılmazdır?
Çünkü bastırılan içerikler enerji taşır.
Bunlar salt unutulan şeyler değildir; bir dönüşme arzusu taşırlar.
Freud şöyle der:
“Bastırılan, tanınmak ister.”
Ama bastırıldıkları için doğrudan değil, dolaylı yollarla geri dönerler.
Bu geri dönüşler:
- Rüyalar
- Dil sürçmeleri
- Nevrozlar
- Travmalar
- Politik patlamalar
- Direnişler
şeklinde karşımıza çıkar.
⚠️ Geri Dönüş Ne Zaman Tehlikeli Olur?
Bastırılan içerik, ifade edilmeden, temsil edilmeden ya da tanınmadan tekrar bastırılırsa, artık:
- Semptomlaşmaz, körleşir.
- İfade bulmaz, şiddet üretir.
- Anlatıya dönüşmez, inkâra sapar.
Bu noktada kişi ya da toplum:
- Gerçekle ilişkisini kaybeder,
- Sürekli geçmişle uğraşır ama bir adım bile ilerleyemez,
- Kendi gölgesini başkasına yansıtarak ötekileştirme döngüsüne girer.
🔚 Günümüz Türkiye’sinda Bastırmayı Anlamanın Önemi?
Çünkü Türkiye’de direnişler, hak arayışları, travmalar, inkârlar ve tarihsel yükler birikerek bastırıldı.
Ama anlatılmadılar.
Tartışılmadılar.
Yas tutulmadı.
Ve şimdi o bastırılmış olanlar, hem fiziksel hem ruhsal olarak toplumsal bedende semptom vermeye devam ediyor.