Carl Gustav Jung’a Göre Bilinç Dışı ve Bilinç Altı Kavramları
Carl Gustav Jung’un kuramı, “bilinçdışı” kavramına daha kapsamlı ve katmanlı bir yaklaşım getirir. Jung, genel olarak “bilinçaltı” (subconscious) terimini çok fazla kullanmaz; onun yerine “bilinçdışı” (unconscious) kavramını tercih eder ve bu kavramı iki ana başlık altında ele alır:
- Kişisel Bilinçdışı (Personal Unconscious)
- Kişinin yaşamı boyunca bastırdığı, unuttuğu veya bilinçli olarak işleyemediği duygu, düşünce ve anıları içerir.
- Freudcu anlamdaki “bilinçdışı”ya kısmen benzer, ancak Jung bu alanda “kompleks” kavramını da vurgular. Kompleksler, geçmiş deneyimlerden türeyen duygu-düşünce kümeleridir ve kişinin davranışlarını etkileyebilir.
- Kollektif Bilinçdışı (Collective Unconscious)
- Tüm insanlara özgü, atalarımızdan miras alınan arketipsel içerikleri barındırır.
- Zaman ve kültürden bağımsız, ortak sembolik öğeler, motifler (arketipler) içerir. Örneğin “Anne arketipi”, “Kahraman arketipi” gibi.
- Bu katmana, bireysel deneyimden bağımsız olarak, insanlığın ortak mirası şeklinde erişildiği düşünülür.
Jung ve “Bilinçaltı” (Subconscious) Ayrımı
- Popüler kullanımdaki “bilinçaltı” çoğu zaman Freud’un “bilinçdışı” (unconscious) kavramıyla eşanlamlıymış gibi kullanılır. Ancak Jung, tıpkı Freud gibi, akademik metinlerinde “subconscious” yerine “unconscious” terimini tercih eder.
- Günlük dilde “bilinçaltı” denildiğinde genellikle “bilincin hemen altında, biraz çabayla ulaşılabilecek içerikler” gibi bir anlam kast edilir. Bu bakımdan, Freudyen kuramdaki “önbilinç” (preconscious) veya Jung’un “kişisel bilinçdışı”nın yüzeye yakın kısımlarına denk gelebildiği söylenebilir.
- Jung, tek bir “bilinçaltı” tabakasından söz etmek yerine, kişisel ve kollektif bilinçdışı katmanları arasındaki farklılıklara vurgu yapar. Dolayısıyla, popüler kullanımda “bilinçaltı” diye anılan olgu, Jung’un kuramındaki o daha geniş ve çok katmanlı “bilinçdışı” kavramını bütünüyle karşılamaz.
Jungiyen Bağlamda Özet
- Terimlerin Kullanımı:
- Jung, “bilinçdışı” (unconscious) terimini sistemli ve teknik bir çerçevede kullanır. “Bilinçaltı” (subconscious) sözcüğü ise daha çok popüler psikolojide yer bulur ve Jung’un özgün yazılarında pek rastlanmaz.
- Çok Katmanlı Yapı:
- Jung, bilinçdışını yalnızca bireysel psikolojik malzeme (kişisel bilinçdışı) olarak görmez; arketipler aracılığıyla tüm insanlığa özgü bir “kollektif bilinçdışı” kavramı ortaya koyar.
- Dolayısıyla, günlük konuşmada “bilinçaltı” diye söz ettiğimiz alan, Jung’a göre “kişisel bilinçdışı” + “kollektif bilinçdışı” olmak üzere daha derin ve geniş bir yapıdır.
- Kompleksler ve Arketipler:
- Kişisel bilinçdışında “kompleksler” barınırken, kolektif bilinçdışında “arketipler” yer alır. Bu iki düzey de, popüler anlamdaki “bilinçaltı” kavramından daha özenle tanımlanmış yapılardır.
Sonuç
- Jungiyen yaklaşımda “bilinçaltı” (subconscious) yerine “bilinçdışı” (unconscious) kullanımı daha yerleşiktir ve bu bilinçdışı, kişisel ve kolektif olmak üzere iki katmanda incelenir.
- Dolayısıyla, popüler söylemdeki “bilinçaltı” ile Jung’un “bilinçdışı”sı aynı şeyi tam olarak ifade etmez. Jung’un kuramı, bilinçdışı süreçleri çok daha detaylı ve katmanlı bir perspektifle ele alır.
- Güncel günlük dilde, “bilinçaltı” ve “bilinçdışı” genellikle eşanlamlıymış gibi kullanılsa da, Jungiyen ve psikanalitik bağlamda “bilinçdışı” çok daha kapsamlı, teknik ve kendine özgü bir kavramdır.