Kategori: Zafer Köse

Bir Deneyim – Zafer Köse

Dağların arkası Varna Ovası. Karadeniz kıyısında on binlerce Osmanlı askeri tepelere yaklaşıyor. Yıl 1444. Ordunun başında Murat Han. Osmanlı’nın durumu epeyce karışık. 12 yaşındaki Mehmet, Edirne’de hünkar tahtında oturuyor. Murat Han, tahtı oğluna bırakmış ama bu savaşta komutayı kimseye bırakmıyor. Bırakamıyor. Varna Ovası’nda, Osmanlı’yı defalarca zor durumda bırakmış Hünyadi, onun

OKUMAK İÇİN TIKLA

Elektrikli Yalanlar – Zafer Köse

Ödediğimiz elektrik paralarının epeyce bir kısmı, atmosferi ısıtmaya yarıyor. Üretildiği yerden tüketildiği yere ulaştırılana kadar elektriğin bir kısmı boşa harcanır. “Trafolarda indüksiyon” falan gibi teknik laflara girişmeden, kısaca ve kabaca, “yolda ısıya dönüşen enerji” diyelim. Santrallerde üretilen enerjinin %6’sı iç kayıp ve iç tüketime harcanmakta. Bu oran Avrupa normlarının biraz

OKUMAK İÇİN TIKLA

Can Dündar Kurtçuğu – Zafer Köse

Can Dündar yıllar önce, “Kahramanlar Çağının Sonu” başlıklı bir yazı yayımlamıştı. Özellikle Arafat ve Ecevit gibi zamanında halk kahramanına dönüşmüş kişilerden söz ediyordu. Allende, Che, Gandi… Hepsini anmasa da kahramanların ortaya çıkışını, efsaneleşmesini ele alıyordu. Dündar’ın bildiğimiz türde yazılarından biriydi o. Sağlam, işin özüne dokunan, sözünü esirgemeyen, ama bağırmadan, yapıcı

OKUMAK İÇİN TIKLA

İstanbul Yağmalanırken – Zafer Köse

“Ne de olsa diplomat tabii. Türklerin, bu şehri kurmadıklarını, zapt ettiklerini sürekli olarak hatırlatmak ister gibi, fethin bilmem kaçıncı yıldönümünü kutlamaya çok meraklı olduklarını biliyor.” Livaneli’nin Konstantiniyye Oteli romanında, görkemli otelin açılış töreninde, yabancı bir diplomatın konuşma yaptığı bölümde geçen bir cümle bu.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Deniz Oldu – Zafer Köse

Darağacını gören bir pencerenin önünde oturup, aylardır görmediğiniz bir aile üyesine son bir mektup yazmak… Herhangi bir yatıştırıcı ilaç, doktor desteği veya dinsel bir yardım istemeden, son adımları atmak… Son nefesinize kadar sözünüzü söylemekten vazgeçmemek… Bunları yazmak, dilden dile anlatmak kolay olabilir, ama yaşamak… Bunları yaşamanın da aslında ne kadar

OKUMAK İÇİN TIKLA

Naif ve Bilge – Zafer Köse

Virajdan sonra ani bir uçurum. Tesadüfen yol kenarında bulunuyorsunuz ve bir aracın hızla yaklaştığını görüyorsunuz. Ne yaparsınız? E, can kurtarmak için elinizi kolunuzu biraz sallamayı esirgemezsiniz herhalde. Peki, aracın içindekilerin katil, faşist, insanlık düşmanı olduğunu biliyorsanız? O güne kadar birçok insana yaşattıkları büyük acılara her an yenilerini ekleyebilecek kişilerse?

OKUMAK İÇİN TIKLA

Binlerce Yılın Virüsü – Zafer Köse

Bundan tam yüz yıl önce ülkemizde “tehcir” adı verilen korkunç bir katliam yaşandı. 24 Nisan 1915’ten bu yana insanlık tarihinin yazdığı en büyük acılardan bir tarih ördü kendine bugün hâlâ burada yaşayan ve dünyanın dört bir yanına dağılmaya mecbur bırakılmış Ermeni halkı… Aras Yayıncılık’tan geçtiğimiz ay çıkan “Gülizar’ın Kara Düğünü”

OKUMAK İÇİN TIKLA

Puslu Yıllar – Zafer Köse

Babasının tarlasında kızgın güneşin altında burçak yolan kadınlara bakıyor, delikanlı. Çalışmak zorunda olan insanları, çalışanlar sayesinde refah içinde yaşayanları, bu çarkın nasıl döndüğünü düşünmüyor. Henüz bu açıdan bakmıyor dünyaya. Ama akşama kadar burçak yolmanın karşılığı olarak 20 kuruşluk ücreti az buluyor. Afyon Ziraat Bankası müdürü olan babasının bu tarlayı kazanç

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zamanımız Bizim Olsun – Zafer Köse

Sevdiğimiz kişilere ve sevdiğimiz işlere zaman ayıramıyor muyuz? Öyleyse yanlış yaşıyoruz. Zaman! Sevginin, gerçeğin, anlamın en şaşmaz ölçütü değil mi, zaman? Zamanınızı vermediğiniz bir kişiyi veya bir işi sevdiğinizi sanabilirsiniz. İnsan kendini kandırmaya pek eğilimlidir. Ara sıra bazı tercihlerimizi uygulayabilsek de, zamanımızı serbestçe kullanamadığımız bir hayatın bütünü, ömrün harcanmasından başka

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaşar Kemal’in Sonsuz Yürüyüşü – Zafer Köse

Yaşar Kemal’i birazcık tanıyan herkes bilir ki, sokaktaki insanın, hayat mücadelesi içindeki insanın görüşlerini önemsediği kadar hiçbir şeyi önemsemez. Elbette memleketinin insanını, aynı yıllarda yaşadığı insanları kendine en yakın bulur. Ama dünyanın dört bir yanında dostları olduğunu, 40 yıl önceki, 5 bin yıl önceki, 2 yüzyıl sonraki insanlarla da iletişim

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bizim Bobby – Zafer Köse

Granma teknesi, 2 Aralık 1956 günü şafaktan önce Küba’nın güneydoğu sahiline yaklaştı. Bordada dikilmiş karanlık sahile bakan Fidel’in yanı başında, kardeşi Raul ve henüz fazla kimsenin tanımadığı Ernesto Che Guevara duruyordu. Devrim başlıyordu. Ernesto, bu yolculuğa çıkmadan önce, memleketi Arjantin’deki annesine Meksika’dan yazdığı mektupta, umutlu olduğunu, zafere inandığını ama işler

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zafer Köse’yle ‘Kuş Sesleriyle Direnenler’ üzerine

“Yıllarca”, “Fabrika Yolu” ve “Sarsılmak” adlı kitapları Siyah-Beyaz Yayınları, “Söz İstiyorum”, “Evin Yolu” ve “Son Ozan Livaneli” kitapları Mevsimsiz Yayınları’ndan çıkan sitemiz yazarlarından Zafer Köse’nin yeni romanı yayımlandı: “Kuş Sesleriyle Direnenler”. Yine Siyah-Beyaz Yayınları’ndan çıkan, Haziran Direnişi ve Fatsa deneyimini birleştirerek kurgusallaştırdığı bu kitabı üzerine konuştuk.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Pislik – Zafer Köse

O dünyadaki en pis şey pisliktir. Zaten pislikten başka bir şey yok. Kaçılamaz pislikten. Örneğin o hava. İletken bir maddedir hava. Pisliği iletir. Ve Üstüngel Arı’nın romanı Hikayesi Olan Ölüler, işte o havayla dolu. Bu atmosferin etkisinde bulunduğunuz bir sırada, dünyayı ve insanları hiç de hoş biçimde algılamazsınız. Gece okuduğunuz

OKUMAK İÇİN TIKLA

İbni Haldun’dan Bir Önsöz – Zafer Köse

İbni Haldun, Mukaddime adlı eserinde, insanın toplumsallık zorunluluğuna dikkat çeker. Yaşama gereçlerinin tek başına sağlanamayacağını anlatır. Üretim, üretime yetecek kişilerin bir araya gelmesiyle mümkün olur. Korunma da öyle, eğlenme, eğitim, güvence de. İnsanlar için normal olan, birbirlerinin payına göz dikerek değil, ortak hareket ederek yaşamalarıdır. Bu durumda, üretimin nedeni “pazarlamak”

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sağlık Olsun! – Zafer Köse

Otomatik kapı gülümser gibi açılıyor. Klimalı hava perdesinden geçerek büyük binaya giriyorum. Hastane binasının koridorunda yürürken içim ferahlıyor! Kaldırımı olmayan sokaklardan, sıkış tepiş otobüslerden, etrafa çöplerin yayıldığı pis kokulu park alanlarından, havasız işyerlerinden, gürültülü apartmanlardan sonra böyle bir yere gelmek ne güzel! Sessizlik, tenhalık, temizlik… “Hoş bulduk” diyorum beyaz beyaz

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şirin’den Rakel’e, Dirençle, Sevgiyle – Zafer Köse

31 Mayıs 1971’de Nurhak’ta öldürüldü Sinan. Şirin’in, Şirin Cemgil’in eşi Sinan… Devlet eliyle veya devletin göz yummasıyla yaşanan ne ilk ne de son katliamdı bu. 19 Ocak 2007’de Hrant Dink öldürüldü. Rakel’in eşi. Rakel’in ebedi sevgilisinin ardından yazdığı mektup, Hrant’a ulaşamadıysa da, dünyanın sevgililerine ulaştı. Bu güzel kadınlar için, bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Güvercinler de Gitti (O gün yazılmıştı, Hrant’ın ardından) – Zafer Köse

İlk ne zaman okumuştunuz o romanı? Daha okumadan önce, bir kitapçıda gördüğünüz anda sizi etkilemişti. O ne biçim roman adıydı öyle! “Kuşlar da Gitti”! Aceleyle eve gitmiştiniz. Hemen okumuştunuz. Zaten incecik bir kitaptı. Yaşar Kemal’in alışılmış boyuttaki romanlarından değildi. Çocuklar vardı romanda. Kuşları yakalıyorlar, kafeslere dolduruyorlardı. İnsanlar vardı. Merhametli. Kafeslerin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kuş Sesleriyle Direnenler – roman

Kuşların uçuşması insanlar seyretsin diye değilmiş. Sabahları dinleyenler huzur bulsun diye ötüşmezlermiş. Yiyecek ararken, çiftleşmek isterken, tehlikeli durumları bildirirken cıvıldaşırlarmış. Birbirleri için eşyalar, hizmetler, bilgiler üreten insanlar hayatı güzelleştirirmiş. Zaten onlar güzel bulduğu için güzelmiş kuş sesleri. İnsanlar güneşin doğuşunu sevmeseymiş, nesi güzel olacakmış o manzaranın? Değeri bilinmezse çiçekler boşuna

OKUMAK İÇİN TIKLA

Frankfurt’ta Bir Evimiz Var – Zafer Köse

Taksi şoförü arka koltukta oturuyor. Yanında eşi, ön koltukta çocuğu. Direksiyondaki kadın ise bir şirketin yöneticisi. Altmış yaşlarındaki kadın, aracı lüks bir otele doğru sürüyor. Yolcuları orada kalacaklar, kendileri için ayrıltılan en güzel odalardan birinde. İş kadını, sadece sürücülük yapmıyor; bir rehber gibi sürekli etrafı tanıtıyor, kent ve toplumla ilgili

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hayalden Hedefe Umutla HEMEN ŞİMDİ – Zafer Köse

Dünya edebiyatında Don Kişot’un çok önemli bir yeri var. Roman sanatının ilk ve en büyük örneklerinden biri kabul ediliyor. Peki, 400 yıldır değerinden bir şey kaybetmemesini sağlayan özeliği nedir bu romanın? Cervantes, yüzyıllar sonra da geçerli olacak bir hikayeyi nasıl kurmuş? Galiba aslolan, hikayenin perspektifi. Doğru ve geniş bir bakış

OKUMAK İÇİN TIKLA