Doğuda ve Batıda Tıp – Maria Conforti
Geç antikçağda tıp, çok uzun zaman varolmaya devam eden önyargılara hem Doğuda hem de Batıda çok uzun süreli önyargılara maruz kalmıştır. Oftalmoloji ve veterinerlik gibi belli alanlarda -sonradan Araplar tarafından aktarılacak olan- özgün sonuçlara varıldığı kabul edilse de, Galenosçu tıp sisteminin düzenlenmesini izleyen dönemin, sadece Bergamalı hekimin metinlerini tekrarlayıp özetleme amacını taşıdığı düşünülmüştür. Bu önyargıların büyük kısmı günümüzde aşılmışsa da, reçete kitapları, not ve vaka derlemeleri ve hastane deneyimlerini içeren derlemeler gibi tıbbi uygulamalarla ilgili daha “mütevazı” birçok metin yayımlanmayı beklemektedir.
Galenosçu Tıbbın Düzenlenmesi ve Bizans Dönemi Hekimleri
Yorum eserleri
Bizans İmparatorluğu kültürünün tamamı genelde Yunan kültürünün yorgun bir yankısına indirgenir ve sıradan “Doğulu” karakteri değil de, Yunan ve Roma kültürünün kaynaşmasını yansıtan karakteri hafife alınır. Bizans kültürünün çok uzun süreli olduğu ve XV. yüzyıla kadar tıp-bilim alanlarında da önemli sonuçlar üretmiş olduğu genelde göz ardı edilir. Tıp literatürü alanındaki metin türleri, dilbilimsel düzeyler ve içerik farkları, tıp uygulamalarının çeşitliliğine ve Konstantinopolis hastanelerinin saygın hekimlerinden geç antikçağdan miras kalan gezgin hekimlerine ve basit şifacı ve şarlatanlara kadar hekimlerin profesyonellik düzeyleri arasındaki farklılıklara işaret eder. Bizans tıp kültürünün en önemli yönlerinden biri İskenderiye Okulu’nda yürütülen tıp-bilim eğitiminin sağladığı süreklilik sayesinde antikçağdan devralman metinlerin düzenlenmesi ve tıp alanındaki bilgilerin konulara göre sınıflandırılmasıdır; ancak bu süreç basit bir kopyalama ve aktarım faaliyeti olmayıp, farklı alanlara ait bilgilerin zorlu bir ayıklama ve yeniden yazma sürecinden geçmesini gerektirmiştir. Ortaçağ tıbbının en uzun süreli türlerinden biri olan yorum eserleri bu dönemde ortaya çıkmıştır. Basit bir açıklama değil de eleştirel ve karşılaştırmalı bir okuma sunan yorum eserleri, aksi takdirde kaybolup gidecek metinlerin sonraki nesillere aktarılmasını sağlamıştır. Galenos’un eserlerinde ve antikçağ tıbbında var olmayan, tıp teorisi ile uygulamaları arasındaki ayrım da ilk defa IV. yüzyıl civarında İskenderiye’de ortaya çıkmıştır.
Oribasius
IV ila VII. yüzyıllar arası yaşamış bazı hekimlerin eserleri Batı geleneğinde etkili olmuştur; bunlar dönemin sözü geçen zenginliğinin tamamına olmasa da, geç antikçağdan erken ortaçağa geçişin en temel özelliklerine ve Bizans dönemindeki tıp bilgilerinin içeriğine örnek teşkil eder. Galenos gibi Bergamalı olan ve Galenos’un tıp alanındaki bilgilerini yeniden ele alan Oribasius (y. 325-396’dan sonra) son büyük pagan aydınlarından biridir; Oribasius, Hıristiyanlık öncesi dönemde dindarlığı canlandırmaya çalışan ve Perslere karşı yürüttüğü talihsiz bir seferde ölecek olan İmparator Dönme Julianus’un (331-363) dostu ve özel hekimidir. Oribasius’un başlıca eseri, Galenos’un eserleriyle antikçağın diğer hekimlerinin eserlerini bir araya getiren Collectiones Medicae [Tıp Derlemeleri] adlı 70 ciltlik devasa bir derlemedir. Oribasius’un bu alandaki çalışmaları, Justinianus’un pagan ve Helenistik kültürünü canlandırma planıyla doğrudan bağlantılıdır; bu açıdan bakınca, tıp kritik önem taşıyan bir kesişme noktası ve tanrıların ve onların yeryüzündeki yansıması olan imparatorun hayırseverliğinin dışavurumudur. Dolayısıyla Oribasius antikçağ tıbbini ideolojik ve suni bir özet şeklinde yorumlar; ortaya çıkan sonuç, dönem dönem yaşanan sert ihtilaflardan da, tıp faaliyetlerinin temel özelliği olan deneysel ve gözleme dayalı çabalardan da yoksundur. Ama Collectiones’da mükemmel şekilde cevap verdiği bir başka ihtiyaç daha vardır, o da hekimlere uygulama açısından kolaylıkla başvurabilecekleri bir metin bütünü sağlamaktır ve eserin gördüğü rağbeti de muhtemelen bu özelliğine borçluyuz.
Alexander Trallianus
İmparator Justinianus (481?-565) döneminde Anadolu’da doğan Alexander Trallianus (525-605), aristokrat bir ailenin üyesi Bizanslı bir aydındır, Akdeniz bölgesi boyunca uzun uzun seyahat eder ve Roma’ya ulaşır; doğum tarihi de, VII. yüzyıl başında gerçekleştiği sanılan ölüm tarihi de kesin değildir. Yazdığı çeşitli eserler arasında a capite ad calcem (baştan ayağa) patoloji ve tedavi konusundaki ilmi eserlerin geleneksel şeklini izleyen ve patolojilerle çözümlerini bu sıralamayla sunan Therapeutica [Tedavi Bilimi] vardır. Bu yazarın da amacı her şeyden önce bir rehber sunmaktır; burada antikçağın tıp repertuarından alınma düşünceler, Hipokrat-Galenos geleneğinin son derece akılcı tıbbı tarafından büyük eleştiri alan, ama geç antikçağ zihniyetinde yine de yer eden, büyü gibi yeni türden uygulamalarla bir arada bulunur.
Paulus Aegineta
Yaşamı hakkında fazla bir şey bilinmeyen Paulus Aegineta (y. 620-y. 680), İskenderiye Okulunun Arapların fethinden hemen önceki son döneminin başkahramanlarından biridir. Latinceye tercüme edilmesi XVI. yüzyılı bulan Epitome [İdeal Örnek] adlı derlemesi, ansiklopedik yapısı ve Galenos’la olan bağlantısı açısından Oribasius’un metinine dayanır. Ama Paulus’un XVIII. yüzyılda İngiliz John Freind tarafından yeniden kanıtlanmış olan önemi, Epitome’nin 6. kitabına konu olan tıp uygulamalarından ve özellikle cerrahi müdahalelerden kaynaklanır. Bazıları çok zor olan abdominal parasentez ve litotomi gibi ameliyatların ayrıntılı tasviri, onun Yunan cerrahi kültüründen Arap tıbbına geçişte çok önemli rol oynayan bir yazar olduğunun göstergesidir.
Bu kişilerin yanı sıra, var olan rehber ve halka yönelik eser alanındaki zenginliğin en ünlü örnekleri, tıp ile felsefe -insan doğası üzerine, Yeni-Platoncu kaynaklı incelemeler- botanik ile farmakoloji – pratik bir derleme olan Geoponica [Tarımsal Faaliyetler]- ve beslenme alanından -hem hekimlere hem de hastalara yönelik- bilgilerin özgün sentezlerinin ürünüdür.
Batıda Tıp ve Ravenna Okulu
Batıda durum bambaşkadır, çünkü birinci 1000 yılın tamamı boyunca tıp eğitimi ve bu alandaki metinler çok zengin bir gelenek oluşturmaz, ama Cassiodorus gibi aydınların eserlerinde adı geçer. VI. yüzyılda ortaya çıkan Ravenna Okulu ise daha az etkili olsa da, İskenderiye Okulu’nu örnek alır. Manastırlarda uygulanan ve ünü muhtemelen gerçek sonuçlarını aşmış olan “monastik tıp,” yani hastalara sağlanan yardım faaliyetleri, az derecede olsa da tıp alanındaki metinlerin aktarımı, pratik farmakoloji, botanik ve tıp konusunda göz ardı edilmemesi gereken etkinlikler antik kültürün anısını canlı tutar, ama aynı yüzyıllarda Bizans, Sasani ve Müslüman yönetimindeki bölgelerde yürütülen tercüme ve geliştirme faaliyetlerinin zenginliğinin yanında sönük kalır.
Bkz.
Tarih: Bizans Eyaletleri I, s. 116; Bizans Eyaletleri II, s. 185 Felsefe: Bizans İmparatorluğunda Felsefe, s. 357
Bilim ve Teknik: Yunan Mirasının Geri Kazanılmaya Başlanması s. 409; Yunan-Bizans Geleneğinde Simya, s. 506; Byzantium’da Teknik ilerlemeler, s. 545
Edebiyat ve Tiyatro: Bizans Kültürü ve Batı ile Doğu Arasındaki İlişkiler, s. 611
Görsel Sanatlar: Makedonya Hanedanı Döneminde Bizans Sanatı, s. 861
EDİTÖR
UMBERTO ECO
ORTAÇAĞ
BARBARLAR * HIRİSTlYANLAR * MÜSLÜMANLAR
Çeviri: Leyla Tonguç Basmacı
ALFA TARİH



