Genellikle ilk kez bebeklik, çocukluk ya da ergenlik döneminde ortaya çıkan ve tanısı konan bozukluklar nelerdir?
Zekâ gerilik ve eksiklikleri soydan gelen ya da hamile annenin maruz kaldığı çeşitli dış etkilerin bebeği etkilemesinden olan, bir kısmı da en erken çocukluk döneminde çocuğun maruz kaldığı durumlardan kaynaklanan bozukluklardır. Bunlar çocuğun olması gerektiği gibi gelişip serpilmesini engeller. Çocuğun gelişimi yaygın alanlarda ya da belirli sınırlı bir ya da birkaç alanda durur. Bu duraklamanın nedenleri arasında kalıtsal etmenlerden başka annenin ya da bebeğin maruz kalacağı çeşitli kimyasal maddeler, örneğin alınan bazı ilaçlar, annenin geçireceği çeşitli hastalıklar, bebeklik ya da erken çocukluk döneminde geçirilen bazı hastalıklar, çocuğun iç salgı bezlerindeki bozukluklar sonucunda ortaya çıkan durumlar ve çocuktaki çeşitli beslenme yetersizlik ve bozuklukları bulunmaktadır. Zihinsel durgunluk demek olan mental retardasyon zekâ geriliklerinin başlıca tanısıdır. Önce bu durum tespit edilir ve bunun nedenleri sonra araştırılır. Mental retardasyon, hafif, orta, ağır ve ileri derecede ağır olmak üzere sınıflanır.
Sınırlı bozukluklar bir ilerideki başlık altında ele alınır. Bunlardan biri öğrenme bozukluklarıdır. Bunun sınıflandırılması da okuma bozukluğu, matematik bozukluğu, yazılı anlatım bozukluğu grupları altında olur. Her biri için bozukluğun derecesini tayin etmek önemlidir. Bu amaçla çok çeşitli olan testler kullanılır. Testler psikologların saptamış oldukları, bozukluk ve derecesini saptamaya yarayan soru listeleridir. Genel olarak zekâyı değerlendiren Binet, Simon, Stanford, Wechsler testleri en bilinenlerdir. Bunlarda çocuğa sorulan bir soruya çocuğun vereceği ya da veremeyeceği yanıt değerlendirilir. Ve çocuğa bir not verilir. Çocukların normalde verebilmesi gereken yanıtlar ve çocuğun ulaşması gereken sayı arasındaki uygunluk ya da fark çocuğun zekâ düzeyini gösterir. Öğrenme faktöründen ötürü bu testlerin duyarlılığı çok büyük değildir. Ortaya çıkan sayı ancak yaklaşık bir değerdir. Gene öğrenme faktörü nedeniyle her test ancak bir kez uygulanabilir. İkinci kez kullanımda çocuk öğrenmiş olacağı için performansı daha yüksek çıkar ve yanıltıcı olur. Ortaya çıkan sayıya bazen zekâ yaşı denilir. Çünkü testler yaş gruplarına göre düzenlenmiştir. Ama daha doğru bir deyim “zekâ katsayısı = intelligence quotient = IQ”dur. Bunda değerlendirme 100 üzerindendir. Ancak 100 tam zekâ değil, ancak sınırda zekâyı gösterir. Örneğin liseyi bitirmek ve yükseköğrenime geçebilmek için gereken IQ 120-130 civarındadır. İleri zekâ ise 150’nin üstüdür. Öğrenme bozuklukları için ayrıca özgün testlerin kullanılması gerekir.
Bir sonraki başlık devinsel, yani motor becerilerdeki bozukluklardır. Parmakların, ellerin, ayakların ve bacakların koordine, yani eşgüdümlü hareketlerindeki bozukluklar buraya girer. Bunları saptamak için de çeşitli koordinasyon muayeneleri listeleri vardır. Parmak ve ellerin koordine hareketlerindeki bozukluklarda, çocuğun kalem tutup yazı yazmasında ya da ayak ve bacakların koordinasyonundaki bozulmalarda yürüme, kaldırıma çıkıp inme, merdiven çıkma gibi becerilerde çeşitli derecelerde zorluklar, bozukluklar olur. Tanıda bunların teker teker incelenip değerlendirilmesi gereklidir. Çocuğun hareketleri hantal, sakar, düzensiz olabilir. Ya da sadece sportif becerileri zayıftır. Bunlar daha çocuk oyunlarında belli olmaya başlar. Toplu çocuk oyunlarına çocuk katılamaz, arkadaşları tarafından istenmez, hatta itilir. Bu da çocuğun grup bağlantılarını fena halde bozabilir, zorluklar çekmesine neden olur.
Bir sonraki başlıkta iletişim bozuklukları bulunmaktadır. Bunda sözel anlatım bozukluğu, karışık dili algılama-sözel anlatım bozukluğu, gelişimsel söyleme bozukluğu, kekeleme gibi bozukluklar söz konusudur. Sözel anlatım bozukluğunda sözcük sayısının çok sınırlı olması, dilbilgisi yönünden zaman seçiminde hatalar yapma, sözcükleri anımsamakta ya da gelişimine göre uygun uzunlukta ve karmaşıklıkta cümle kurmakta güçlük çekme gibi bozukluklar vardır. Dili algılamakta da bozukluk varsa, bu da karışık algılama ve anlatım bozukluğu olur. Konuşma seslerini çıkarmada zorluklar, yanlış sesler çıkarma, kullanma, belirli sesleri çıkaramama, örneğin kelime sonlarındaki sessiz harfi atlama, ya da bir sessiz harf yerine bir başkasını söyleme gibi bozukluklar vardır. Örneğin “kurt” yerine “kurk” demek, kelime sonundaki sessiz harfi yutmak, “gelir” yerine “geli”, “olur” yerine “olu” demek (ve bunu şımarıklıktan yapıyor olmamak) söz konusudur. Kekeleme ise zaten bilinen ve tarife gerek olmayan bir şeydir.
Bir sonraki başlık yaygın gelişimsel bozukluktur. Bunda en bilinen tablo otistik bozukluk dediğimiz durumdur. Toplumsal etkileşimde nitel bozulma, konuşulan dilde bozulmalar, ilgi ve etkinliklerde sınırlılık ya da gariplik ya da basmakalıp ve sınırlı oluş bu durumun belirgin özellikleridir. Bu bozukluk erken çocukluk dönemi dahil hemen her gelişim aşamasında, genel olarak bir hastalığın ardından ortaya çıkar. Ve ömür boyu kalıcıdır. Buna benzeyen bir başka bozukluk da Rett bozukluğudur. Ayırıcı özelliği baş büyümesinin beşinci ayda durması ya da yavaşlamasıdır. Garip el, kol hareketleri, koordinasyonu bozuk yürüme ya da vücut hareketleri vardır. Daha ileri yaşlarda kısmen düzelmeler olsa da durum ilerleyicidir. Bir başka bozukluk da çocukluğun dezintegratif bozukluğudur. Bu da 2 yaşına kadar oldukça normal gelişmiş olan çocuğun, yetilerini 10 yaşından önce bırakması, bir bağlamda duraklayıp geri gitmesi ile kendini gösteren bir bozukluktur. Sözel iletişim bozuktur, toplumsal etkileşimde bozulma vardır, davranış, ilgi ve etkinliklerde basmakalıp ve yineleyen örüntüler vardır. Bu başlık altındaki bir bozukluk da Asperger bozukluğudur. Çocuk toplumsal iletişim kurmada dikkati çeken bazı eksiklikler gösterir. Yaşıtlarıyla gelişimine uygun bağlantı kuramaz. Sözel olmayan ifade tarzında büyük ya da küçük bozulmalar vardır. Çocuk basmakalıp ilgi örüntüsü içinde kapanıp kalmıştır. Bazı davranışları törensel tarzda ısrarla yapar.
Bir başka başlık da dikkat eksikliği ve yıkıcı davranış bozukluğudur. Çok yaygın görülen ve okullarda öğretmenler tarafından da abartılan basit tipi, dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğudur. Bu tanıyı koyabilmek için dikkatsizlik belirtilerinden en az altısının en az altı ay sürmüş olması, hiperaktivite semptomlarından da altısının en az altı aydır sürüyor olması gereklidir. Dikkat gerektiren ayrıntılara varamamak, okul ödevlerinde dikkatsizlik hataları yapmak, üzerine aldığı görevlerde dikkatinin dağılması, konuşulduğunda dinlemiyormuş gibi görünmesi, yönergeleri izleyememesi, üzerine aldığı işleri düzenlemekte zorluk çekmesi, sürekli zihinsel çaba gerektiren şeylerden kaçınması, gerekli eşyayı kaybetmesi, dikkatinin dış uyaranlarla kolayca dağılması, günlük etkinliklerde unutkan olması, dikkatsizlik belirtilerinden başlıcalarıdır. Hiperaktivite belirtileri de şunlardır: Çoğu zaman çocuğun elleri ayakları kıpır kıpırdır, oturduğu yerde kıpırdanıp durur, oturduğu yerden sık sık kalkar, uygunsuz durumlarda da koşturup durur, sağa sola tırmanır, sakin bir şekilde oyun oynama zorluğu vardır, motor takılmış gibi davranır, çok konuşur, sorulan soru tamamlanmadan yanıtı yapıştırır, sırasını beklemekte güçlüğü vardır, başkalarının sözünü keser, yaptıklarının arasına girer. Bu bozukluklar çok uzun vadede kendiliğinden düzelebilir. Ancak bu sırada çocuğun eğitimi, öğrenimi fena halde aksar, yakın çevresinden de dışlanabilir. Kalıcı olduğu durumlar da vardır ve kalifiye olmayan işlerde çalışarak yaşamını da şöyle böyle sürdürebilir. Çocuğun okul başarısının sağlanabilmesi için, zekâsında bir eksiklik olmadığından hareketliliğinin yatışması yeterli olabilir.
Başka bir başlık davranış bozukluğudur. Tanı ölçütlerinden üçünün 12 aydır bulunması ve bunlardan birinin altı aydır görülmesi gereklidir. Ana bozukluk tipleri hayvanlara ve insanlara karşı saldırganlık, eşyalara ve mala zarar verme, aldatma ve hırsızlık, kuralları ciddi biçimde bozma, evden kaçma, okuldan kaçmadır. Bu bozukluklar okul başarısında, meslek yaşamında, genel olarak sosyal uyumunda ciddi bozulmalara neden olur. Ayrıca hafif, orta ve ağır derecede olmak üzere de sınıflandırılır.
Bu dizide bir başlık da karşıt olma-karşı gelme bozukluğudur. Çocuk sık sık hiddetlenir, büyükleriyle tartışmaya girer, büyüklerin isteklerine ve kurallarına uymaya karşı gelir, çoğu zaman isteyerek başkalarını kızdıran şeyler yapar, kendi yaramazlıkları için başkalarını suçlar, çoğu zaman alıngandır, kolay kızar, kolay kızdırılır, kızgın ve güceniktir, kincidir. Bu davranış benzer yaş grubunda olanlardan fazlaysa hesaba katılır. Grup davranışları bu hesapta sayılmaz.
Bir başlık da bebek ve küçük çocuklardaki yeme bozukluklarıdır. Bunların başında pika gelir. Pika, yenebilir olmayan şeylerin yenmesidir. Toprak yemek bunların en yaygınıdır. Yenebilir olmayan maddelerin gevelenmesi, kemirilmesi ve yenmesi yaşına uygun değilse, bu sınıfa girer; yoksa bebeklerin her şeyi ağızlarına götürmeleri bu bozukluk kapsamında elbette ki değildir. Bu bozukluklardan bir başkası da geviş getirme bozukluğudur. Yenilen şeylerin yeniden ağıza getirilmesi ve yeniden çiğnenmesidir. Bu her iki bozukluk, pika ve geviş, bir başka bozukluğun belirtisi olarak oluyorsa bile, ayrıca not edilecek ve üzerine gidilecek kadar ağır bozukluklardır.
Başka bir bozukluk başlığı tik bozukluklarıdır. Bu bozukluğun en ciddi şekli Tourette bozukluğudur. Tik, birden ortaya çıkan, hızlı, yineleyici, ritmik olmayan bir hareket ya da ses çıkarmadır. Tourette bozukluğunda genellikle motor ve vokal tikler bir arada bulunur ya da birbirini izler. Bu tikler bir yıldan daha uzun zamandan beri aralıklı olarak ya da hemen her gün, günde bir ya da birkaç kez ortaya çıkar. Başlangıcı buluğdan öncedir. Belirli bir sıkıntıya ve toplumsal alanda zorluklara neden olur. Tik bozukluğu Tourette dışında da gelip geçici, tekrarlayan ya da kronik olabilir. Bunlar Tourette bozukluğundan farklı tablolardır. Nedensellikleri de farklıdır.
Bir konu başlığı da dışa atım bozuklukları olmalıdır. Enkoprezis dışkı kontrolünün yapılamadığı, dışkının alta bırakıldığı durumdur. Bunun kabul edilebilmesi için çocuğun takvim yaşının en az dört ve daha yukarı olması gerekir. Çok çeşitli psikiyatrik tablolarda enkoprezis görülebilir. Enurezis de idrarın tutulmayışı olayıdır. Bunda da takvim yaşının en az beş ve daha yukarı olması, tanı için zorunludur. Sadece geceleri, sadece gündüzleri ve hem gece hem gündüz olabilir. Gerek enkoprezis, gerekse enurezisin psikiyatrik bozukluk sayılabilmesi için, buna neden olacak fizik bir hastalığın olmaması şarttır.
Çocuklarda görülen ayrılma anksiyetesi bozukluğu da bu bölümün konu başlıklarından biridir. Evden ya da bağlandığı kimselerden ayrıldığında ya da böyle bir ayrılık beklendiğinde aşırı sıkıntı duyma, bağlandığı kişileri yitireceğinden yoğun ve sürekli korku duyma, kötü bir olayın bağlandığı kimselerden kendisini ayıracağından sürekli kaygı duyma, ayrılma korkusundan dolayı okula ve benzeri yerlere gitmeyi istememe, tek başına kalmak ya da bağlandığı kimselerin yakınlığı olmadan bir yerde bulunmaktan aşırı kaygı ve korku, ayrılma konulu kâbuslar görme, bağlandığı kimseden ayrıldığında belirli bedensel semptomlar (örn. baş ağrısı, karın ağrısı, bulantı, kusma) gösterme. Bu gruptan sayılması gereken bir bozukluk da seçici konuşmazlıktır (elektif mutizm). Çocuk konuşması gereken yerlerde konuşmaz ya da tutulur. Bir de bebeklik ve küçük çocukluğun tepkisel bağlanma bozukluğu vardır. Çocuk bağlanacağı kimselere karşı kaçınmalı bir bağlanma gösterebilir, hırçınlaşır. Ya da normalde bağlanması gerekmeyen kimselere aşırı sokulma, bağlanma görülür. Bu son bozukluklar yuva ve yurt çocuklarında, daha ileri yaşlara kadar da görülebilir. Hatta izleri erişkinlikte de sürer.
50 Soruda Psikiyatri
Ali Nahit Babaoğlu
Bilim ve Gelecek Kitaplığı


