Gündeliğin Dili: Dünyayı Sürekli Karşı Tarafın Gözüyle Görmek


🧠 “Karşı Taraf Gibi Düşünmeye Başlama” Nedir?

Bu, genellikle şunların ifadesidir:

  • Kendi sınırlarının geçici olarak çözülmesi,
  • Ötekinin zihinsel dünyasına aşırı bir empatik kayma,
  • Ve bazen de bilinçdışı bir özdeşim (identification) savunması.

Bu hâl, derin bir bağ kurma ihtiyacının ifadesi olabileceği gibi, ayrışamamış bir benlik yapısının göstergesi de olabilir.


🧬 1. İlkel Özdeşim (Primitive Identification)

Çocuklukta anneyle simbiyotik ilişkide:

Bebek annenin yüz ifadesiyle, sesiyle, duygularıyla bir olur.

Yetişkinlikte ise kişi stres altında veya yoğun aktarım durumunda:

  • Kendi sınırlarını kaybedip,
  • Karşısındakinin zihinsel pozisyonuna “sızabilir”.

Bu, hem terapötik ilişkide hem de gündelik hayatta duygusal iç içelik, hatta bazen empatik boğulma olarak görünür.


🧩 2. Terapötik İlişkide Ne Anlama Gelir?

Eğer hasta:

“Senin gibi düşünmeye başladım.”, “Artık ne diyeceğini biliyorum.” ya da “Senin yerine düşünüyorum.” diyorsa…

Bu şunlardan biri olabilir:

  • Aktarımda çözülmüş sınırlar (özellikle borderline yapılar),
  • Onay alma ihtiyacıyla içsel pozisyonunu feda etme,
  • Veya tersine çevrilmiş rollerde, terapistin içsel durumunu taşıma.

Terapist açısından da bu, karşı aktarımda şunu hissettirebilir:

“Kendi düşüncelerim mi yoksa hastanın duygusal sızması mı bu?”


🔄 3. Ayna Nöronlar ve Empatik Geçişkenlik

Nörobilimsel açıdan, empati sırasında:

  • Ayna nöron sistemleri devreye girer.
  • Kişi, karşısındakinin davranışsal niyetini anlamakla kalmaz,
  • Aynı zamanda onun içsel deneyimini hisseder.

Bu doğal bir süreçtir. Ancak özdüşünümsel sınırlar zayıfsa:

  • Kişi, kendi duygularıyla başkasınınkini ayırt edemez.
  • Bu da “başkası gibi düşünmeye” dönüşür.

🌪️ 4. Tehlikeli Alan: Farkındalığı Yitirme

Bu durum, özellikle şu alanlarda risklidir:

  • Bağımlı ilişkiler,
  • Manipülatif narsistik yapılar,
  • Travmatik bağlar.

Kişi, karşısındakinin ihtiyaçlarına “o kadar uyumlanır ki”,

Kendi ihtiyaçlarını tanımlayamaz hale gelir.


🌿 SONUÇ:

“Karşı taraf gibi düşünmeye başlama”, bazen derin empati, bazen içsel boşluğun doldurulma çabası, bazen de erken dönem ilişkisel travmaların tekrar sahnelenmesidir.

Jung’un deyimiyle:
“Kendi gölgesiyle yüzleşemeyen kişi, başkasının ışığında kaybolur.”