Günümüz Dünyası ve Haset İlişkisi : Neler Oluyor ?
Erdoğan Çalak’ın İçimizdeki Magma: Haset kitabında, günümüz dünyası ile haset arasındaki ilişki, modern toplumun yapısal ve kültürel dinamiklerinin bu duyguyu nasıl körüklediği ve bireylerin ruhsal gelişimini nasıl sekteye uğrattığı üzerine detaylı bir şekilde ele alınıyor. Çalak, özellikle kapitalist sistem, tüketim kültürü ve dijitalleşme gibi unsurların haseti artırdığını ve insan ilişkilerini yüzeyselleştirdiğini vurguluyor. Aşağıda, bu ilişkiyi Çalak’ın bakış açısına dayanarak açıklıyorum:
1. Kapitalizm ve Tüketim Kültürü
- Haseti Artırma Mekanizması: Çalak, kapitalist ekonominin mal satmak için haset duygusunu bilinçli bir şekilde kullandığını belirtir. Reklamlar ve pazarlama stratejileri, bireyleri “Bu ürünü alırsan üstün olursun” veya “Başkalarının sahip olduklarından mahrum kalma” mesajlarıyla sürekli kıyaslamaya iter. Bu, kaynakların sınırlı olduğu algısını pekiştirir ve bireyde başkalarının sahip olduklarına duyulan özlemi artırır.
- Örnek: Lüks bir araba reklamı, sahip olamamanın getirdiği öfkeyi ve değersizlik hissini tetikleyebilir, bu da haset enerjisini yükseltir.
- Sonuç: Çalak’a göre, bu sistem, çalışkanlık ve dürüstlük gibi üretici değerlerin yerini gösteriş, teşhir ve üstünlük arayışına bırakmasına neden olur. Bu da sevgi ilişkilerinin yerini narsisistik doyumlara bırakır.
2. Sosyal Medya ve Dijitalleşme
- Haseti Artırma Mekanizması: Çalak, sosyal medyanın (özellikle Instagram gibi platformların) teşhirci ve röntgenci bir kültür yarattığını eleştirir. İnsanlar, hayatlarını mükemmel göstererek başkalarında haset uyandırmaya çalışırken, başkalarının paylaşımlarını izleyerek kendi hasetlerini körükler. Bu döngü, bireyi sürekli bir rekabet ve kıyaslama bataklığına sürükler.
- Örnek: Birinin tatil fotoğrafları, kendi ekonomik durumunuzla kıyaslandığında öfke ve eksiklik hissi yaratabilir. Çalak, bu durumu “çocuksu bir düzeye gerileme” olarak tanımlar; çünkü birey narsisistik üstünlük arayışına kapılır.
- Sonuç: Sosyal medya, ruhsal yatırımı eşlerden ve çocuklardan çekip imaj oluşturmaya yöneltir. Çalak’a göre, bu durum özel hayatı ve sevgi ilişkilerini yok eder, cinselliği cansız bir hale getirir.
3. Eşitsizlik ve Statü Baskısı
- Haseti Artırma Mekanizması: Günümüz dünyasında artan ekonomik ve sosyal eşitsizlik, bireyleri statü sembolleriyle (marka kıyafetler, lüks evler) kendilerini kanıtlama zorunluluğuna iter. Çalak, bu baskının haset enerjisini artırdığını ve bireyleri başkalarının başarılarına karşı öfkeli bir rekabete soktuğunu söyler.
- Örnek: Komşunuzun yeni bir ev alması, kendi maddi durumunuzu sorgulamanıza ve haset duymanıza yol açabilir.
- Sonuç: Bu durum, Çalak’ın “Büyük Bütünlükten kopuş” olarak adlandırdığı bir yalnızlaşma ve sevgi kapasitesinin azalmasıyla sonuçlanır.
4. İş Dünyası ve Profesyonellik Kültürü
- Haseti Artırma Mekanizması: Çalak, modern iş dünyasının “profesyonellik” adı altında duyguların bastırılmasını ve ahlaki değerlerin bir kenara bırakılmasını teşvik ettiğini belirtir. Başarı, yalan söyleme, kandırma ve çıkar odaklılık üzerine kurulu olduğunda, bireyler birbirleriyle rekabet eder ve haset uyanır.
- Örnek: Bir meslektaşınızın terfi alması, sizin emeğinizin göz ardı edildiği hissini uyandırarak haseti tetikleyebilir.
- Sonuç: Bu rekabet, Çalak’a göre, bireyleri sevgi ilişkileri kurmaktan alıkoyar ve ruhsal gelişimi engeller.
5. Aile ve Çocuk Yetiştirme Değişiklikleri
- Haseti Artırma Mekanizması: Çalak, günümüz ebeveynlerinin çocuklarını imajlarını parlatmak için bir araç olarak gördüğünü ve sevgi odaklı bir yetiştirme yerine gösterişe odaklandığını ifade eder. Bu, çocukların sevgi kapasitelerini azaltır ve haset potansiyellerini artırır.
- Örnek: Bir ebeveynin çocuğunu diğer çocukların başarılarıyla kıyaslaması, çocuğun haset duymasına ve rekabetçi bir tutum geliştirmesine yol açabilir.
- Sonuç: Çalak, bu durumun çocukların ödipalize olamamasına ve özel hayat oluşturamamasına neden olduğunu söyler.
6. Toplumsal Savrulma ve Türkiye Bağlamı
- Haseti Artırma Mekanizması: Çalak, Türkiye gibi adaletin zayıfladığı ve hesap verilebilirliğin azaldığı toplumlarda hasetin daha yoğun olduğunu belirtir. Baskıcı sistemler ve toplumsal dayanışmanın çökmesi, bireyleri birbirine karşı rekabete iter.
- Örnek: Ekonomik krizlerde birinin refah içinde olması, diğerlerinde öfke ve haset uyandırabilir.
- Sonuç: Bu, Çalak’ın insanlığın “Büyük Bütünlükten kopuşu” olarak tanımladığı bir süreci hızlandırır.
Çalak’ın Genel Değerlendirmesi
Çalak’a göre, günümüz dünyası haseti artıran bir ekosistem yaratmıştır:
- Ruhsal Gerileme: Haset, bireyleri ödipal dönem (sevgi çağı) öncesine, narsisistik ve bebeksi bir düzeye geri çeker.
- Sevgi Eksikliği: Aşk ve sevgi ilişkileri yerini yüzeysel oyunlara bırakır; cinsellik duygusal bir bağdan çok fiziksel bir ihtiyaç haline gelir.
- Kültürel Çürüme: Kapitalizm, insanlığın binlerce yıllık sevgi ve dayanışma birikimini yok ederek haseti bir norm haline getirir.
Çözüm Önerileri
Çalak, bu durumdan kurtulmanın mümkün olduğunu, ancak bireysel farkındalık ve toplumsal değişim gerektirdiğini savunur:
- Farkındalık: Kendi hasetini tanıyarak tetikleyicilerden (sosyal medya, kıyaslama) uzak durmak.
- Sevgi Odaklı Yaşam: Eş ve çocuklarla derin ilişkiler kurarak haset enerjisini dönüştürmek.
- Tüketimden Kaçınma: Tüketim toplumunun dayattığı değerler yerine kendi içsel değerlerine odaklanmak.
Sonuç olarak, Çalak’a göre günümüz dünyası, haseti bir hastalık gibi değil, sistemin bir ürünü olarak görmemizi gerektirir. Bu dinamikleri anlamak, bireylerin ruhsal tekamülünü sürdürebilmesi için bir başlangıç noktası olabilir.
Eğer bu ilişkiyi belirli bir bağlamda (örneğin, Türkiye özelinde) daha derinlemesine incelemek isterseniz, lütfen belirtin!