Hadrianopolis’in Kumbarası: Zamanın Sessiz Tanığı

Karabük’ün Eskipazar ilçesinde yer alan Hadrianopolis Antik Kenti’nde 2024 yılında ortaya çıkarılan yaklaşık 1400 yıllık testi biçimindeki “kumbara” ve içinde bulunan 10 sikke, arkeolojik buluntuların ötesinde, insanlık tarihine dair çok katmanlı bir anlatı sunar. Bu buluntu, yalnızca maddi bir nesne değil, aynı zamanda antik dünyanın toplumsal, ekonomik, dini ve kültürel dinamiklerine açılan bir penceredir. Roma ve Erken Bizans dönemlerinde yerleşim yeri olarak kullanılan Hadrianopolis, “Karadeniz’in Zeugması” olarak anılır ve bu kumbara, kentin stratejik, dini ve ticari önemini bir kez daha gözler önüne serer.

Antik Çağın Ekonomik Hafızası

Hadrianopolis Antik Kenti’nde bulunan kumbara, milattan sonra 5. yüzyıla tarihlenen 10 sikke ile birlikte, antik dünyanın ekonomik yapısına dair somut bir kanıt sunar. Testi biçimindeki bu nesne, modern anlamda bir “kumbara”dan ziyade, biriktirme ve saklama pratiğinin arkeolojik bir yansımasıdır. Sikkeler, Roma İmparatorluğu’nun Güney Paflagonya’daki ekonomik dolaşımını ve Hadrianopolis’in bu ağ içindeki rolünü belgelemektedir. Antik kent, Karadeniz ile İç Anadolu arasında stratejik bir konumda yer almış, ticaret yollarında bir köprü vazifesi görmüştür. Kumbaranın varlığı, bireylerin ya da toplulukların maddi varlıklarını koruma ve biriktirme alışkanlıklarını gösterir. Bu, sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir pratiktir; zira birikim, güven ve istikrar arayışının bir göstergesidir. Sikkelerin 1400 yıllık bir zaman diliminden sağ salim günümüze ulaşması, Hadrianopolis’in hem bir ticaret merkezi hem de bir askeri üs olarak önemini vurgular. Bu buluntu, antik toplumların maddi varlıklarını koruma biçimlerini ve ekonomik stratejilerini anlamak için eşsiz bir veri sunar.

Toplumsal Yapının Yansıması

Kumbaranın bulunması, Hadrianopolis’in toplumsal yapısına dair önemli ipuçları sağlar. Antik kent, Geç Kalkolitik, Roma ve Erken Bizans dönemlerinde kesintisiz bir yerleşim merkezi olmuştur. Kumbara, bireylerin ya da küçük toplulukların maddi varlıklarını saklama ihtiyacını ortaya koyar; bu, toplumsal hiyerarşi ve ekonomik eşitsizliklerin varlığına işaret edebilir. Sikkelerin bir testi içinde saklanması, belki de bir aileye, bir tüccara ya da bir dini kuruma aittir. Bu durum, antik toplumda güvenliğin ve belirsizliğin bir arada yaşandığını gösterir. Kumbaranın bulunma yeri, kentin nekropol alanına yakın bir bölgede olması, ölü gömme gelenekleriyle ilişkilendirilebilir. Roma döneminde “charon sikkesi” geleneği, ölünün öbür dünyaya geçişini kolaylaştırmak için mezarlara sikke bırakılmasını içerirdi. Kumbaranın bu bağlamda bir ritüel nesnesi olarak kullanılıp kullanılmadığı, arkeologlar için tartışma konusudur. Ancak bu nesne, bireylerin hem maddi hem de manevi dünyayla olan ilişkisini yansıtır. Hadrianopolis’in toplumsal dinamikleri, bu buluntuyla daha net bir şekilde anlaşılır hale gelir.

Dini ve Kültürel Anlamlar

Hadrianopolis’in dini ve kültürel dokusu, kumbaranın keşfiyle daha da belirginleşir. Antik kent, özellikle Erken Bizans döneminde önemli bir Hristiyanlık merkezi olarak bilinir. Kumbaranın içinde bulunan sikkeler, dini ritüellerle bağlantılı olabilir; zira sikkeler, tapınaklara sunu olarak bırakılmış ya da dini bir bağlamda saklanmış olabilir. Hadrianopolis’te daha önce bulunan Hz. Süleyman betimli bir amulet, kentin çok dinli bir yapısı olduğunu ve Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam gibi inançların kesişim noktasında yer aldığını göstermiştir. Kumbara, bu çok katmanlı dini yapının bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Testinin biçimi ve sikkelerin saklanma şekli, dönemin insanlarının maddi varlıklarını koruma biçimlerinin dini inançlarla nasıl iç içe geçtiğini düşündürür. Örneğin, sikkelerin bir testi içinde saklanması, belki de bir tapınak ya da kutsal bir alanla ilişkilidir. Bu buluntu, Hadrianopolis’in dini merkez statüsünü ve farklı inanç sistemlerinin bir arada var olduğunu gösteren bir kanıt olarak öne çıkar.

Arkeolojik ve Bilimsel Değer

Kumbaranın arkeolojik bağlamdaki önemi, Hadrianopolis’in tarihini yeniden yazma potansiyeline sahip olmasıdır. Testi ve sikkeler, statik grafik analizlerle milattan sonra 5. yüzyıla tarihlendirilmiştir. Bu, kentin Roma İmparatorluğu’nun çöküş dönemine yakın bir zamanda bile aktif bir yerleşim yeri olduğunu doğrular. Sikkelerin kimyasal analizi, metalurjik teknikler ve dönemin madeni para basım teknolojileri hakkında bilgi sağlar. Ayrıca, kumbaranın bulunduğu SDJ-3 olarak adlandırılan kazı alanı, kentin nekropol ve yerleşim bölgelerindeki yaşam biçimlerini anlamak için kritik bir bölgedir. Hadrianopolis’in “Karadeniz’in Zeugması” olarak anılması, mozaiklerle ünlü olmasına dayanır; ancak kumbara gibi buluntular, kentin sadece sanatsal değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal bir merkez olduğunu gösterir. Bu buluntu, arkeologların kentin stratigrafisini ve kronolojisini daha iyi anlamasına olanak tanır. Kumbara, bilimsel açıdan, antik dünyanın maddi kültürünü ve yaşam pratiklerini anlamak için birincil bir kaynaktır.

Dil ve Anlamın İzleri

Kumbaranın sikkeleri, üzerinde taşıdıkları yazıtlar ve sembollerle, antik dünyanın iletişim ve anlam dünyasına dair ipuçları sunar. Hadrianopolis’te daha önce bulunan bir sikkede, Eskipazar Çayı’nın antik dönemde “Kezios” olarak adlandırıldığı keşfedilmiştir. Bu, kentin coğrafi ve kültürel kimliğini anlamak için önemli bir dilbilimsel veridir. Kumbaradaki sikkelerin üzerindeki yazıtlar, eğer varsa, dönemin resmi dili olan Latince ya da Yunanca ile yazılmış olabilir. Bu yazıtlar, imparatorların adlarını, darphane bilgilerini veya dini ifadeleri içerebilir. Sikkeler, aynı zamanda bir propaganda aracı olarak da kullanılmıştır; imparatorların gücü ve otoritesi, sikkeler aracılığıyla halka iletilirdi. Kumbaranın testi biçimi, belki de bir sembolik anlam taşır; zira testi, antik dünyada bereket, koruma ve saklama ile ilişkilendirilirdi. Bu nesne, dil ve sembollerin, maddi kültürle nasıl iç içe geçtiğini gösterir. Hadrianopolis’in çok dilli ve çok kültürlü yapısı, bu buluntuyla daha da belirginleşir.

İnsan ve Nesnenin Buluşması

Kumbaranın antropolojik boyutu, insan-nesne ilişkisinin derinliğini ortaya koyar. Testi, bir bireyin ya da topluluğun maddi birikimini koruma çabasını yansıtır. Bu, antik dünyada güven ve belirsizlik arasındaki hassas dengeyi gösterir. Kumbaranın saklandığı yer, belki bir ev, bir tapınak ya da bir mezar alanıdır; bu, nesnenin sahibinin sosyal statüsüne ve niyetine dair ipuçları verir. Antropolojik açıdan, kumbara, bireylerin geleceğe yönelik planlama ve koruma içgüdüsünü temsil eder. Sikkelerin biriktirilmesi, belki bir ekonomik kriz, savaş ya da dini bir sunu hazırlığına işaret eder. Hadrianopolis’in askeri bir üs olduğu düşünüldüğünde, kumbara, bir askerin ya da ailesinin birikimini temsil ediyor olabilir. Bu nesne, insanlığın maddi dünyayla kurduğu ilişkinin zamansızlığını ve evrenselliğini gösterir. Kumbara, sadece bir eşya değil, aynı zamanda bir hikâyenin taşıyıcısıdır; bir bireyin ya da topluluğun umutlarını, korkularını ve stratejilerini yansıtır.

Geleceğe Açılan Kapı

Kumbaranın keşfi, sadece geçmişi anlamakla kalmaz, aynı zamanda geleceğe dair sorular uyandırır. Hadrianopolis’in arkeolojik zenginliği, insanlık tarihinin sürekliliğini ve kültürel çeşitliliğini koruma sorumluluğunu hatırlatır. Kumbara, maddi kültürün korunması ve geleceğe aktarılması açısından bir simge olarak görülebilir. Antik dünyanın ekonomik, toplumsal ve dini pratikleri, modern dünyadaki sürdürülebilirlik ve kültürel koruma tartışmalarıyla paralellik gösterir. Kumbara, biriktirme ve saklama pratiğinin, günümüzün tüketim toplumunda nasıl dönüştüğünü sorgulamamıza olanak tanır. Ayrıca, Hadrianopolis’in turizm potansiyeli, bu buluntularla daha da artmaktadır. Kumbara, arkeolojik sit alanı olarak tescillenen kentin, küresel ölçekte bir çekim merkezi olma yolunda ilerlediğini gösterir. Bu nesne, insanlığın ortak hafızasını zenginleştiren bir hazine olarak, geçmişle gelecek arasında bir köprü kurar.

Zamanın İzinde

Hadrianopolis Antik Kenti’nde bulunan kumbara, bir testi ve 10 sikke olmaktan çok daha fazlasını temsil eder. Bu buluntu, antik dünyanın ekonomik, toplumsal, dini ve kültürel dinamiklerini anlamak için eşsiz bir kaynaktır. Kumbara, Hadrianopolis’in Roma ve Erken Bizans dönemlerinde bir ticaret, askeri ve dini merkez olduğunu doğrular. Aynı zamanda, insanlığın birikim, koruma ve anlam arayışının zamansızlığını yansıtır. Arkeolojik, antropolojik ve dilbilimsel verilerle zenginleşen bu nesne, kentin çok katmanlı tarihini aydınlatır. Geleceğe yönelik koruma ve turizm potansiyeliyle, kumbara, insanlık tarihinin sessiz ama güçlü bir tanığı olarak varlığını sürdürür.