Haset Ve Kıskançlık Arasındaki Farklar ve Benzerlikler

Erdoğan Çalak’ın İçimizdeki Magma: Haset kitabında ve genel psikanalitik literatürde, haset (envy) ve kıskançlık (jealousy) arasındaki fark, bu duyguların kökeni, işleyişi ve ilişkilerdeki etkileri açısından dikkatle ayrıştırılır. Bu iki duygu sıkça birbirine karıştırılsa da, özünde farklı dinamiklere dayanır. Aşağıda bu farkları, Çalak’ın bakış açısını da dikkate alarak açıklayayım:

1. Köken ve Temel Duygu

  • Haset: Haset, bir başkasının sahip olduğu bir şeye duyulan özlem ve o şeye sahip olamama nedeniyle ortaya çıkan bir duygudur. Çalak’a göre, haset insan doğasının en temel enerjilerinden biridir ve bebeklikte, özellikle anneden ayrı bir varlık olarak farkındalığın başlamasıyla ortaya çıkar. Haset, “benim olmayan bir şeyi istiyorum ve bu eksiklik beni rahatsız ediyor” düşüncesine dayanır. Örneğin, bir bebeğin annesinin sevgisini veya dikkatini başkasına yöneltmesinden dolayı hissettiği öfke ve gerginlik haset olarak tanımlanabilir. Haset, yıkıcı bir potansiyel taşır; çünkü sahip olunan şeyi yok etme veya ele geçirme isteği içerebilir.
  • Kıskançlık: Kıskançlık ise, halihazırda sahip olunan bir şeyi (bir ilişki, sevgi, statü) kaybetme korkusuyla tetiklenen bir duygudur. Daha çok üçlü bir ilişki dinamiğinde ortaya çıkar: Bir kişi, sevdiği birinin bir üçüncü şahsa ilgi göstermesinden dolayı kıskançlık hisseder. Örneğin, bir eşin partnerinin başka biriyle yakınlaşmasından duyduğu rahatsızlık kıskançlıktır. Kıskançlık, sahip olma ve koruma içgüdüsüyle ilişkilidir ve hasetten farklı olarak, bir şeyin kaybedilme riskine odaklanır.

2. Psikolojik Dinamik

  • Haset: Çalak’a göre haset, narsisistik bir kökene sahiptir ve kişinin kendi yetersizlik algısından doğar. Bebeklikte, annenin kaynaklarının (sevgi, beslenme) sınırlı olduğu düşüncesiyle başlayan haset, yetişkinlikte de başkalarının sahip olduğu yetenekler, başarılar veya eşyalar karşısında kendini gösterebilir. Hasetin temelinde, “Onun sahip olduğu şeye ben neden sahip değilim?” sorusu yatar. Bu duygu, öfke ve değersizlik hissiyle birleştiğinde, haset edilen nesneyi bozma veya ele geçirme arzusu doğurabilir.
  • Kıskançlık: Kıskançlık, daha çok sevgi ve bağlanma ilişkilerine dayalıdır. Kişi, sevdiği birinin ilgisini veya sevgisini bir başkasıyla paylaşmak istemez. Bu, kişinin kendi değerini koruma çabasıyla bağlantılıdır ve “Onu benden alma, o benim” şeklinde bir savunma mekanizması içerir. Kıskançlık, hasetten farklı olarak, bir ilişkiyi sürdürme isteğiyle motive olur ve genellikle sevgiyle karışık bir duygu olarak yaşanır.

3. İlişkilerdeki Yansıma

  • Haset: Çalak, özellikle kadın-erkek ilişkilerinde hasetin cinselliği etkileyebileceğini belirtir. Örneğin, bir kadının erkeğin sahip olduğu “penis”e duyduğu haset (penis hasedi), tamamlanma arzusuyla cinsel çekimi besleyebilir, ancak öfke içeriği yüksekse ilişkiyi bozabilir. Haset, doğrudan bir rakip olmadan bile hissedilebilir; birinin sahip olduğu bir özellik (güzellik, zenginlik) bile haset uyandırabilir. Yıkıcı yönü, haset edilenin iyiliğini kıskanma ve hatta yok etme isteğiyle sonuçlanabilir.
  • Kıskançlık: Kıskançlık, bir ilişkide üçüncü bir şahsın varlığıyla tetiklenir. Örneğin, bir erkeğin eşinin başka bir erkekle ilgilendiğini düşünmesi kıskançlığa yol açar. Çalak’a göre, kadının doğasında erkeği “sahip olma” arzusuyla ilişkilendiren kıskançlık, sevgi ilişkisinin bir parçası olabilir. Ancak aşırı kıskançlık, güven eksikliği ve kontrol arzusuna dönüşerek ilişkiyi zedeleyebilir.

4. Duygusal Sonuçlar

  • Haset: Haset, kişinin kendini değersiz hissetmesine ve içsel bir gerginlik yaşamasına neden olur. Çalak, hasetin kontrol edilmediğinde akıl hastalığına (örneğin, hipokondriasis) veya şiddetli öfkeye yol açabileceğini vurgular. Haset edilenin mutluluğundan rahatsızlık duyma eğilimi, bu duyguyu daha yıkıcı hale getirir.
  • Kıskançlık: Kıskançlık, kayıp korkusuyla birleştiğinde üzüntü, öfke veya şüphe gibi duygulara yol açar. Ancak, sevgiyle dengelendiğinde, ilişkide bağlılığı güçlendirebilir. Çalak, kıskançlığın hasedin aksine, bir sahiplenme arzusu olarak pozitif bir enerjiye dönüşebileceğini ima eder.

Özetle

  • Haset, “benim olmayan bir şeyi istiyorum” (eksiklik ve özlem) temeline dayanır ve iki kişi arasında (doğrudan) bir ilişki gerektirmez.
  • Kıskançlık, “benim olanı kaybetmekten korkuyorum” (koruma ve rekabet) temeline dayanır ve genellikle üçlü bir dinamik içerir.
  • Çalak’ın bakış açısıyla, haset insan doğasının daha ilkel bir enerjisiyken, kıskançlık sevgi kapasitesinin bir yansıması olarak daha gelişmiş bir duygusal durumdur. Ancak her ikisi de kontrol edilmediğinde ilişkilerde ve bireysel psikolojide sorunlara yol açabilir.