İnsanlar Neden Düşman Yaratır ? Psikodinamik Bakış

İnsanların neden düşman yarattığını psikodinamik açıdan incelemek için bilinçdışı süreçlere, savunma mekanizmalarına ve kolektif psikolojiye bakmak gerekir. Bu durumu birkaç temel kavram üzerinden ele alabiliriz:

1. Projeksiyon (Yansıtma) ve Gölge Arketipi

Jung’un gölge arketipi kavramına göre, bireyler kendi bastırdıkları, kabul edemedikleri veya yüzleşmek istemedikleri karanlık yönlerini dışsallaştırır. Kendi içimizdeki korkuları, saldırganlık dürtülerini veya ahlaki çelişkileri görmek yerine, bunları dış dünyaya yansıtarak “düşman” yaratırız.

Örneğin, bir kişi kendi içindeki bencilliği kabul etmek yerine, başkalarını bencil olmakla suçlayarak kendini rahatlatabilir. Toplumlar da benzer şekilde, kendi kusurlarını görmek yerine “düşman” figürleri yaratıp onlara saldırarak kolektif bir arınma yaşarlar.

2. Bölme (Splitting) ve İyi-Kötü İkilemi

Klein’in bölme (splitting) mekanizması, özellikle erken dönem gelişim süreçlerinde görülür. İnsanlar dünyayı iyi ve kötüolarak ikiye ayırarak karmaşık gerçeklerle başa çıkmaya çalışır. Bu ilkel savunma mekanizması yetişkinlikte de devam edebilir ve “biz iyiyiz, onlar kötü” şeklinde keskin ayrımlara dönüşebilir.

Bu düşünce biçimi, toplumsal düzeyde “biz” ve “onlar” ayrımına yol açarak düşman yaratmaya zemin hazırlar. Özellikle politik, dini veya kültürel çatışmalarda bu bölme mekanizması oldukça sık görülür.

3. Süperego ve Kolektif Vicdan

Freud’un süperego kavramına göre, toplumun ahlaki normları bireyin bilinçdışına yerleşir. Ancak süperego aşırı sert veya cezalandırıcı hale geldiğinde, birey veya toplum kendi içindeki kusurları kabul etmek yerine, bunları dış dünyaya yansıtarak “düşman” figürü yaratır.

Bu, özellikle otoriter toplumlarda sık görülür. Kendi içindeki çelişkileri göremeyen bireyler veya gruplar, suçluluk ve utanç duygularından kurtulmak için bir “günah keçisi” yaratır.

4. Travma, Kaygı ve Güç Arayışı

Travmatik geçmişi olan bireyler ve toplumlar, sürekli olarak kendilerini tehdit altında hissedebilirler. Bu durum, paranoya ve saldırganlık ile birleşerek dış dünyada “düşman” figürleri yaratmalarına neden olabilir.

Örneğin, savaş veya ekonomik krizler gibi kolektif travmalar yaşayan toplumlar, kaygıyı yönetmek için düşman imgeleri üretir ve bir grubu suçlayarak kendi kimliklerini güçlendirmeye çalışır.

5. Kitle Psikolojisi ve Otoriteye Bağlılık

Freud’un kitle psikolojisi teorisine göre, bireyler bir grubun parçası olduklarında kendi bireyselliklerini kaybedebilirler. Otoriter liderler veya ideolojik hareketler, bireylerin korkularını manipüle ederek ortak bir düşman yaratabilir. Bu düşman imgesi, toplumun bir arada kalmasını sağlar ve bireyler bu birlik duygusunu kaybetmemek için düşmanı beslemeye devam eder.

Sonuç

İnsanlar düşman yaratmaya eğilimlidir çünkü:

  1. Projeksiyon yoluyla kendi karanlık yönlerini dışsallaştırmak isterler.
  2. Bölme mekanizmasıyla dünyayı “iyi ve kötü” olarak ayırarak belirsizlikten kaçınırlar.
  3. Süperego baskısıyla kendi suçluluk ve utanç duygularını bir başkasına yüklerler.
  4. Travmatik geçmiş ve kaygı düşman imgelerini besler.
  5. Kitle psikolojisi ve otoriter yönlendirme düşman üretimini pekiştirir.

Bu mekanizmalar, bireysel düzeyde olduğu kadar kolektif bilinçdışında da çalışır ve tarih boyunca savaşlara, ayrımcılığa ve nefret söylemlerine zemin hazırlar. Ancak bireysel farkındalık ve psikolojik entegrasyon ile bu döngü kırılabilir mi? İşte asıl mesele bu.