Molly Bloom’un Monoloğundaki Cinsellik ve Arzu: Kadın Öznelliği mi, Erkek Bakış Açısı mı?
James Joyce’un Ulysses’in “Penelope” bölümünde Molly Bloom’un monoloğu, cinsellik ve arzunun açık tasviriyle dikkat çeker. Bu monolog, kadın öznelliğini güçlendirme potansiyeli taşırken, aynı zamanda Joyce’un erkek bakış açısının izlerini taşıdığı için eleştiriye açıktır. Feminist kuram—özellikle Hélène Cixous’un écriture féminine ve Laura Mulvey’in erkek bakışı (male gaze) kavramları—ışığında, Molly’nin monoloğu hem özgürleştirici hem de tartışmalı bir alan sunar. Bu çifte doğa, kadın bilincinin temsili ile patriyarkal yazım pratikleri arasındaki gerilimi ortaya koyar.
Kadın Öznelliğini Güçlendirme Potansiyeli
- Cinsel Özerklik ve Bilinç Akışı
Molly’nin monoloğu, noktalamasız ve kesintisiz bir bilinç akışıyla, cinsellik ve arzuyu açıkça dile getirir: “evet ve Boylan’ın bana dokunuşu… ve Bloom’un öpüşü…” Cixous’un écriture féminine kavramı, kadın yazımının döngüsel ve bedensel doğasını vurgular; Molly’nin monoloğu, bu bağlamda, kadın bilincinin özgür bir ifadesi olarak okunabilir. Cinselliğin açık tasviri, patriyarkal normların kadın arzusunu bastırma çabasını reddeder. Molly, kendi bedenini ve arzularını merkeze alarak, pasif bir nesne olmaktan çıkar, aktif bir özne haline gelir. Bu, kadın öznelliğini güçlendirir, çünkü cinsellik, bir erkek tanımı olmaktan çıkıp, kadın deneyimine içkin bir alan olarak yeniden tanımlanır. - Beden ve Öznelliğin Yeniden Tanımlanması
Molly’nin monoloğu, cinselliği yalnızca bir eylem değil, aynı zamanda kimlik ve bellekle iç içe bir deneyim olarak sunar. Geçmiş sevgilileri, Bloom ile ilişkisi ve kendi bedeni üzerine düşünceleri, kadın öznelliğini bedensel bir bağlamda inşa eder. Judith Butler’ın performatif cinsiyet teorisi ışığında, Molly’nin arzusu, toplumsal cinsiyet normlarını altüst eder; cinsellik, patriyarkal bir kontrol alanı olmaktan çıkar, kadın öznelliğinin bir ifadesine dönüşür. “Evet” ile biten monolog, bu özerkliği onaylayan bir sembol olarak, kadın bilincinin gücünü pekiştirir. - Estetik Özgürlük
Joyce, Molly’nin monoloğunu, ritmik ve döngüsel bir estetikle işler; bu, cinselliğin yalnızca tematik değil, aynı zamanda sanatsal bir boyutta özgürleştirici olduğunu gösterir. Dilin akışkanlığı, Molly’nin arzularını sansürsüz bir şekilde ifade etmesine olanak tanır. Bu, kadın öznelliğini, patriyarkal dilin kısıtlamalarından kurtararak, estetik bir özgürlük alanı yaratır.
Joyce’un Erkek Bakış Açısının Yansıması
- Erkek Fantezisinin İzleri
Laura Mulvey’in erkek bakışı kavramı, kadınların erkek arzusu üzerinden nesneleştirildiğini öne sürer. Molly’nin monoloğundaki cinselliğin açık tasviri, Joyce’un erkek bakış açısını yansıtma riski taşır. Örneğin, Boylan ile olan ilişkisinin detaylı betimlenmesi ve Molly’nin bedensel hazza odaklanması, bir erkek okur için erotik bir fantezi olarak okunabilir. Bu, Molly’nin öznelliğini güçlendirse de, aynı zamanda onu bir erkek yazarın bakış açısına hapseder; cinselliği, Joyce’un yaratıcı projesinin bir parçası olarak, patriyarkal bir çerçevede yeniden üretilebilir. - Toplumsal Bağlamın Sınırları
Molly’nin monoloğu, toplumsal bağlamda bir ev hanımı olarak sınırlı ajansını yansıtır. Bloom’un sadakatsizliğiyle yüzleşmesi, Molly’nin cinselliğini bir tepki olarak konumlandırır; bu, onun öznelliğini erkeğin varlığına bağımlı kılar. Kavramsal olarak, Simone de Beauvoir’ın “Diğer” kavramı burada devreye girer; Molly, Joyce’un erkek bakış açısında, özerk bir özne olmaktan çok, erkeğin “öteki”si olarak tanımlanma riskiyle karşı karşıyadır. - Sanatsal Temsilin Tartışmalı Doğası
Joyce’un Molly’yi yatağında, fiziksel bir mekânda tasvir etmesi, onun cinselliğini bedensel bir alana indirgeme riski taşır. Sanatsal olarak, monoloğun estetik yeniliği özgürleştirici olsa da, bu mekânsal sınırlama, Molly’nin öznelliğini, toplumsal değişim potansiyelinden uzak bir içsel dünyaya hapseder. Bu, Joyce’un cinselliği bir erkek estetiği üzerinden şekillendirdiğini düşündürür.
Güçlendirme ve Erkek Bakışı Arasındaki Gerilim
Molly Bloom’un monoloğundaki cinsellik ve arzunun açık tasviri, kadın öznelliğini güçlendirme potansiyeli taşır; çünkü bu, patriyarkal normlara meydan okuyan, özerk bir kadın sesi sunar. Ancak, Joyce’un erkek bakış açısının izleri—cinselliğin erotik bir fantezi olarak sunulması ve Molly’nin toplumsal ajansının sınırlılığı—bu güçlendirmeyi gölgeler. Feminist bir okuma, bu gerilimi, Joyce’un modernist yenilikleriyle patriyarkal yazım pratikleri arasındaki çatışma olarak değerlendirir. Molly’nin monoloğu, kadın bilincini güçlendirirken, aynı zamanda bir erkek yazarın sınırları içinde şekillendiği için, tam bir özerklik sunmakta yetersiz kalabilir.
Sonuç
Molly Bloom’un monoloğundaki cinsellik ve arzu, kadın öznelliğini güçlendiren bir potansiyel taşır; Cixous’un écriture féminine anlayışıyla, kadın bilincinin özgür bir ifadesi olarak okunabilir. Ancak, Joyce’un erkek bakış açısının izleri, Mulvey’in teorisi ışığında, Molly’nin öznelliğini bir erkek fantezisi olarak nesneleştirme riski taşır. Bu ikilik, Ulysses’i, kadın öznelliği üzerine hem özgürleştirici hem de tartışmalı bir metin haline getirir.


