Sabahattin Ali ile Şiire Dair Bir Görüşme
Sabahattin Ali ile Şiire Dair Bir Görüşme40
Geçen gün yeni şairlerden Arif Dino ile şaire dair yaptığımız bir görüşmede o, “Şiir ifrazattır”41 demiş ve ilave etmişti: Aklın ifrazatı.
Belediyenin çöpü tariften âciz kaldığı bir sırada bir şairin şiiri tarif edivermesi herkesin hayretini mucip oldu. Anketçiler şimdiden harekete geçmiş bulunuyorlar. Fıkracılar bu “ifrazat” meselesiyle meşgul. Aklın ifrazatıyla vücudun ifrazatı birbirine karıştırılıyor ve heyhat! Şiir, şiir olalıdan beri yan yana gelmediği şeyler arasında yuvarlanıp gidiyor…
Her zaman eskilerle konuşacak değiliz ya, biraz da yenilerle görüşelim, gençlere suallerimizi soralım, gerek şiirleri, gerek sanat telakkileri hakkında ya kendilerinden yahut kendilerine yakın olanlardan alacağımız malumatla kari42 vaziyetinde bulunanları tenvir etmeye çalışalım dedik ve böyle düşündüğümüz sırada karşımıza çıkan, eski ve yeni neslin müştereken beğendiği ve eskiden ziyade yeniye yakın genç hikâyeci Sabahattin Ali ile musahebeye43 oturduk.
Sabahattin Ali “Şiir ifrazattır” sözünün yanlış anlaşılmasına kızmış:
— İfrazat, insan cihazlarının herhangi birinden müfrez olan şeye denilebileceğine göre, şiir de aklın bir ifrazı olabilir. Halbuki, bazı edipler bunu daha galiz bir manada almayı tercih ediyorlar. Oldukça müstamel44 bir lügattaki cehlin bozuk niyetlilere derhal hazım cihazı ihracatını hazırlatması dikkate değer. Eğer “Şiir ifragattır” denmiş olsaydı bunun akla gelmesi mümkün olabilirdi. İfrazat başka, ifragat başkadır.
— Peki, dedim, ifrazatla ifragat45 meselesini bir tarafa bırakalım. Dilcilerimiz bu mesele üzerinde meşgul olmakta gecikmeyeceklerdir. Senin için şiir nedir?
— Şiir bence muayyen bir ifade tarzıdır. Heyecanların ifadesidir. Tarif edilebileceğini zannetmiyorum.
— Yeni şiirler niçin kafiyesiz, vezinsizdir?
— Kafiye üzerinde ısrar edilmesinin sebebini anlayamıyorum. Dünya edebiyatında yer tutmuş büyük şiirlerden çoğunda kafiye yoktur. Ne Homer’de, ne Dante’nin İlâhî Komedi’sinde kafiyeye rastlanır. Schiller’in bütün manzum piyesleri kafiyesizdir. Faust’un yarıdan çoğunda kafiye yoktur. Bunlar da şiir için kafiye zarureti olmadığını gösterir.
Vezne gelince, zikre bile hacet göremiyorum. Eski ve bilhassa yeni şairlerden ekserisi, bütün dünyada ve bu arada bizde birçok şairler vezinsiz şiirleriyle şairliklerini kabul ettirmişlerdir.
— Ya şiirde mantık ve mana? Biliyorsunuz ki birçok kimseler yeni şiirlerde bunların olmadığından şikâyetçidirler.
— Bilakaydu şart her şiirde kendine göre bir mantık ve mâna vardır. Mücerret46 şekilde bir şiiri yazmak istemiş olmak dahi dimağın mantıklı ve manalı olan bir faaliyetinin neticesidir. Yeni şiirlerde de mantık ve mana vardır. Yalnız şiir harice aksettirdiğimiz bir ifade olduğuna göre, eğer şair bunların kendi içindeki tahassüsler olduğunu söylerse, iki üç kelime içinde, nadir mantıksızlıklardan birini yapmış olur. Şair hiç olmazsa iki kişinin anlayabileceği cinsten bir hisse tercüman olmalıdır ki sosyal bir iş yapmış olsun!
— Necip Fazıl Kısakürek, “Ben şiir ve sanatta henüz ‘gençler’ diye bir zümre tanımıyorum” diyor. Halbuki gençler de “Biz varız!” iddiasındadırlar. Hangisi doğru acaba?
Sabahattin Ali güldü:
— Necip Fazıl’ın iddiası doğrudur, dedi. Çünkü bunu iddia eden büyük şairin, değil herhangi bir zümrenin mevcudiyetini, kendinden başka herhangi bir şekilde mahlukat, hatta nebatat ve camidatın mevcudiyetini bile kabul edeceğinden şüpheliyim.
Akşam, 23 Eylül 1940
40 Sabahattin Ali’nin şiire dair düşüncelerinin alındığı bu görüşmede, görüşmeyi yapan kişi bilinmemektedir.
41 Salgıdır.
42 Okur.


