Etiket: #arendt

Akhilleus’un Öfkesi ve Arendt’in Eylem Kavramı: Birey ile Toplum Arasındaki Çatışmanın Felsefi ve Etik İncelemesi

Öfkenin Kökenleri ve İnsan Doğası Akhilleus’un İlyada’daki öfkesi, bireysel onur ve toplumsal beklentiler arasındaki gerilimin somut bir yansımasıdır. Öfke, onun kişisel değerlerinin, özellikle onur ve şan arayışının, Agamemnon’un otoritesiyle çatışmasından doğar. Bu duygu, yalnızca kişisel bir tepki değil, aynı zamanda insanın kendi varoluşsal anlamını topluma dayatma çabasının bir göstergesidir. Arendt’in

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gece’nin Sessiz Çığlığı: Totaliter Rejimin Gölgesinde Arendt’in Kötülüğün Sıradanlığı ile Buluşma

Bilge Karasu’nun Gece romanı, totaliter rejimlerin insan ruhu ve toplumu üzerindeki yıkıcı etkilerini incelerken, Hannah Arendt’in “kötülüğün sıradanlığı” kavramıyla derin bir diyalog kurar. Roman, bireyin ve toplumun baskıcı bir düzen altında nasıl bir dönüşüm geçirdiğini, korku ve itaatin sıradanlaşarak nasıl bir kötülüğe dönüştüğünü sorgular. Arendt’in, Eichmann’ın yargılanması üzerinden ortaya koyduğu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Birey ve Sistem Karşıtlığı

Yevgeny Zamyatin’in Biz adlı eserindeki D-503 ve Sophokles’in Antigone tragedyasında yer alan Antigone, bireyin totaliter düzenle karşı karşıya geldiği iki farklı anlatıdır. D-503, Birleşik Devlet’in kusursuz matematiksel düzeninde bir mühendis olarak var olurken, Antigone, Thebai’nin devlet otoritesine karşı bireysel bir duruş sergiler. Her iki karakter de sistemin dayattığı normlarla çatışır,

OKUMAK İÇİN TIKLA