Etiket: #Transhümanizm

Haraway’in Siborg Manifestosu: Feminist Bir Transhümanizm Eleştirisi mi?

Donna Haraway’in Siborg Manifestosu (1985), teknolojinin, insanlığın ve toplumsal cinsiyetin kesişim noktasında radikal bir düşünce deneyi sunar. Bu metin, siborg kavramını—insan ile makinenin hibrid bir birleşimi—merkezine alarak, modernitenin ikiliklerini (doğa/kültür, insan/makine, erkek/kadın) sorgular ve feminist bir perspektiften transhümanizmle diyaloga girer. Transhümanizm, insan bedenini ve zihnini teknolojiyle dönüştürerek “insan sonrası” bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bedenin Yeniden Tanımlanışı

Simone de Beauvoir, bedenin bireyin dünyada var olma biçimi olduğunu savunur; insan, bedeni aracılığıyla dünyayı deneyimler ve anlamlandırır. Transhümanizm ise bu bedeni, teknolojiyle geliştirilebilir bir araç olarak görür. Biyolojik sınırların aşılması—örneğin, yapay organlar, gen düzenleme ya da bilinç yükleme—Beauvoir’ın bedenselliğine yeni bir boyut katar. Beden artık yalnızca varoluşun bir koşulu

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsanlığın Ötesine Yolculuk: Transhümanizm ve Nietzsche’nin Üst-İnsanı

Transhümanizm, insanın biyolojik sınırlarını teknolojiyle aşmayı vadeden bir düşünce akımıdır. Nietzsche’nin “üst-insan” (Übermensch) kavramı ise, bireyin kendi değerlerini yaratarak insan doğasını yeniden tanımlamasını önerir. Bu iki fikir, insanlığın potansiyelini sorgularken, bir yanda özgürleşme hayalleri, diğer yanda Žižek’in “ideolojik fantazma” eleştirisiyle karşılaşır. Transhümanizm, üst-insanı gerçekleştirebilir mi, yoksa kapitalizmin yeni bir örtüsü

OKUMAK İÇİN TIKLA