“… yok başka bir cehennem, yaşıyorsun işte…” Behçet Aysan (seslendiren: Ezginin Günlüğü)
 Sesler ve küller
Sesler ve küller
 orada duruyorsun, fırtınalar tanığımdır
 terkedilmiş
 beyaz ve nazlı,
yorgun bir hallacın
 attığı
 yünler
 gibi
 dokunaklı.
git diyorlar gidiyorsun
 kal diyorlar
ne bir ses
 ne bir şarkı.
ey saçlarına ak kuşlar üşüştüren
 yüzünü peçesine saklamış
ayın altında
 çam dalına asılan
gümüş
 gölgesi
göle düşmüş.
kendine bıçaklar bileyen
 devrilmiş
 kağnı
 gibi
 yolda kalmış
 sevgilim.
altın benekli
 fundalıklarda
pusuya düşürülen
geceleyin gözleri bağlı
 götürülen
 karaca.
inilmedik ne bir deniz
 çıkılmadık ne bir dağ
uğranmadık han
 bırakmayan
yaralı koşma
sevdalı
 im
halkım, sevgilim.
saz yok
 mızrap yok
hep konmuş
 hem göçebe
hem balık hem kuş
 hem ingin hem yokuş
yanık otlar gibi
 kavrulmuş
esmer ve yoksul.
iner şafağın alacasında
 karıncalar ordusu
 şehre
 kenar
 mahallelerden
 yürüyerek
 ve trenlerle.
su satan çocuklarıyla
 kapılarında vagonların
çamaşırcı
 kadınlarıyla
 iner
 şehre
 sincandan
 iner mamaktan
battal gazi
 destanı ve
 kan kalesi
ve kılıcıyla alinin
mızraklı ilmihalle.
yok başka bir cehennem
 yaşıyorsun işte
ellerine
 bulaşmış
kara incirin sütü
 ve kardeşinin
kanı
habil ile kabilin.
yaşıyorsun
 sarışın
onurlu ve aşık
karasevdalar
 içinde
 aydınlık.
yok senin kayan bir yıldızın
puslu
 ssekendizin
çolpanın
 görünmüyor.
bu gökyüzü
sana
 bana dar
telliturnam uçamaz
 gelinkuşum konamaz.
tel örgüyle
 çevrilmiş
onlara
 mavi ve alabildiğine
 geniş.
hasretin çırağı
 gurbetin
kalfası
ve aydınlıkların
 ustasısın
sönünce
 mum
 sönünce
 çarağı
karanlıklara
 çarpan
pervanem.
 halkım
 sevgilim
yanar
 güneşte etin kehribar
bir üzüm
 çıngılı
 gibi.
çıkrık iner
 çıkar
çıkrık
varılmaz
dibi görülmedik
 korkuyum.
süngerdedir
 vurgun yemiş
tütün
 düzer
 inci
 gibi.
karabükte
 duman olur
savrulur
gıslavette işçi.
yıllar yılı
bilirim
döne döne
 yıllar yılı
aynı
 kitabı okur
adı acılarbilgisi
adı acılarbilgisi
acılarbilgisi.
Behçet Aysan



