Machiavelli’nin Prens’i, yayımlandığı andan başlayarak, hararetli tartışmalara yol açtı. Özellikle İngiltere ve Fransa’da kitabın içeriği ahlakçıların saldırısına uğradı.
Prens, yayımlandığı andan başlayarak, hararetli tartışmalara yol açtı. Özellikle İngiltere ve Fransa’da kitabın içeriği ahlakçıların saldırısına uğradı. Bazı Kilise adamları, kitabı şeytanın eseri olarak nitelendirdiler, yazarını ise pagan bir anlayışı savunmakla, kötülük kaynağı olmakla suçladılar. Bu süreç içinde Makyavelci, Makyavelcilik terimleri doğdu. “Makyavelcilik”, günümüz sözlüklerinde de “her türlü ahlak yasasının hiçe sayıldığı siyaset anlayışı; dürüstlükten yoksun siyaset” ya da “siyasette amaca ulaşmak için her tür aracı meşru sayan görüş” olarak tanımlanır.
On altıncı yüzyılda, genellikle tanrıtanımaz, hatta Hıristiyan karşıtı olmakla suçlanan Machiavelli’nin bütün yapıtları Katolik Kilisesi’nin “Yasak Kitaplar Dizini”ne konuldu (1559). Machiavelli, Protestanların da hedefi oldu: 1572’de, Aziz Bartolomeus Yortusu Kıyımı’nda binlerce Protestan’ın öldürülmesi, Catherine de Médici’nin Prens’teki önerileri uygulaması olarak değerlendirildi. Keza Protestan İngiltere’de, Machiavelli İngiliz tiyatrosunun “kötü” karakterlerinden biri niteliğini edindi; sözgelimi, Christopher Marlowe’un Maltalı Yahudi oyununun başında Makyavel karakteri, “dini çocuk oyuncağı saydığını, cehaletten başka günah tanımadığını” belirtiyordu.
Prens’e yönelik güçlü bir eleştiri de, Prusya Kralı II. Friedrich’in yazdığı Anti-Makyavel’di (1740). Friedrich bu kitabında, Prens’in yaklaşımına karşı, erdem, adalet ve sorumluluğu kişiliğinde birleştiren aydın bir hükümdar portresi çiziyordu. Ne var ki, aynı dönemde Hume, Rousseau ve Montesquieu gibi düşünürler, Machiavelli’yi siyasal zorbalığın doğasını açığa vuran bir düşünür olarak görüyorlardı. Rousseau Toplum Sözleşmesi’nde Prens’i “cumhuriyetçilerin kitabı”, Machiavelli’yi ise “dürüst bir insan, iyi bir yurttaş” olarak nitelendiriyor, onun “krallara öğüt verir gibi görünüp halklara büyük öğütler” verdiğini belirtiyordu. İtalya’da birliği sağlamaya yönelik Risorgimento hareketi sırasında da, Prens’in son bölümü birleşik ulusun habercisi olarak yorumlanıyordu.
Yirminci yüzyılda, Prens değişik şekillerde yorumlandı. Bir görüşe göre, Prens Hıristiyanlık karşıtı, pagan anlayışı savunan bir kitaptır; bir başka görüşe göre, tam tersine, Machiavelli bir Hıristiyan ahlakçısıdır ve siyasetteki yozluklara işaret etmektedir. Kimileri Prens’i düşkün insan doğası üzerine yazılmış, umutsuzluk ve kaygının ürünü bir kitap olarak görürler; kimileri ise, Machiavelli’nin siyasete gerçekçi bir tutumla yaklaşan, keskin bir gözlemci olduğunu öne sürerler. Bir yoruma göre, Prens’in görünürdeki ahlakdışılığı, ahlak açısından yansız bir tutum takınmanın, siyasetin işleyişini olumlu ya da olumsuz bir yargıda bulunmadan, bilimsel bir gözle değerlendirmenin ürünüdür. Ayrıca, Prens’in bir yergi olduğunu öne sürenler olmuştur; bu görüşe göre, Machiavelli, denetimsiz iktidarın yol açacağı sonuçları göstererek okuru uyarmaktadır. Bu yorumu öne sürenler, Machiavelli’yi cumhuriyetçiliğin ve özgürlüğün savunucusu olarak görürler; zorbalığın işleyişini betimlemesindeki amacın, bu zorbalığa direnebilmek olduğunu belirtirler. Öte yandan, Prens’i totaliter rejimler için bir rehber olarak değerlendirenler de vardır; sözgelimi, Bertrand Russell Prens’i “gangsterlerin elkitabı” olarak nitelendirmiştir.
KEMAL ATAKAY
NICCOLÒ MACHIAVELLI
PRENS
DENEME
İtalyanca aslından çeviren: Kemal Atakay
Can Yayınları