Kıskançlık ve Öfkenin Dinamikleri

Kıskançlık ve öfke, psikanalitik ve psikolojik çerçevede sıkı sıkıya bağlantılı duygulardır ve her ikisi de bireyin içsel çatışmalarından, ilişkisel dinamiklerden ve toplumsal etkilerden beslenir. Erdoğan Çalak’ın İçimizdeki Magma: Haset kitabında, kıskançlık (jealousy) “sahip olunan bir şeyi kaybetme korkusu” olarak tanımlanırken, öfke, bu korkunun veya engellenmişliğin dışa vurumu olarak ele alınır.

Çalak’ın perspektifi, kıskançlığın hasetten (envy) farklı olarak üçlü bir dinamik içerdiğini (örneğin, sevilen bir kişinin bir üçüncü şahsa yönelmesi) ve bu dinamiğin öfkeyi tetiklediğini vurgular. Aşağıda, kıskançlık ve öfke arasındaki ilişkiyi, Çalak’ın psikanalitik çerçevesiyle ve Melanie Klein, Sigmund Freud gibi teorisyenlerin görüşleriyle birleştirerek açıklıyorum.

1. Kıskançlık ve Öfkenin Psikanalitik Tanımı

  • Kıskançlık: Çalak’a göre, kıskançlık, bireyin sevdiği veya sahip olduğu bir şeyi (bir ilişki, statü, sevgi) bir üçüncü şahıs nedeniyle kaybetme korkusudur (s. 70). Melanie Klein, kıskançlığı hasetten ayırarak, kıskançlığın sevgi nesnesini koruma çabasıyla bağlantılı olduğunu belirtir. Kıskançlık, “Benim olanı benden alma” düşüncesiyle şekillenir ve genellikle üçlü bir ilişki dinamiği içerir (örneğin, eş, sevgili ve rakip).
  • Öfke: Öfke, psikanalitik açıdan, engellenmiş arzuların, tehdit algısının veya içsel çatışmaların dışa vurumudur. Çalak, öfkeyi haset enerjisinin bir bileşeni olarak görür (s. 6) ve kıskançlığın öfkeye dönüştüğünü, çünkü kaybetme korkusunun bireyde yoğun bir gerginlik yarattığını savunur. Öfke, kıskançlığın kontrol edilemediği durumlarda yıkıcı bir ifade biçimi olur.

İlişki: Kıskançlık, öfkenin tetikleyici bir kaynağıdır; çünkü birey, sevgi nesnesini kaybetme tehdidiyle karşılaştığında, bu tehdit öfke olarak dışa vurulur. Çalak, kıskançlığın sevgiyle dengelenmediğinde öfkenin şiddetlenerek patolojik hale gelebileceğini (örneğin, paranoid eğilimler veya şiddet) belirtir (s. 73).

2. Kıskançlık ve Öfkenin Dinamikleri

Kıskançlık ve öfke arasındaki ilişki, bireyin içsel dünyası, bağlanma tarzı ve toplumsal bağlamla şekillenir. Çalak’ın çerçevesinde, bu dinamikler şu şekilde işler:

  • Kıskançlığın Öfkeyi Tetiklemesi:
    • Kıskançlık, bir tehdit algısıyla başlar. Çalak’a göre, bu tehdit, bireyin sevgi nesnesine (örneğin, eş veya çocuk) yönelik bağını riske atan bir üçüncü şahısla (rakip) ilişkilidir (s. 70). Bu tehdit, bireyde yetersizlik, terk edilme korkusu veya değersizlik hissi uyandırır ve öfke olarak dışa vurulur.
    • Örnek: Bir erkek, eşinin başka bir erkekle samimi olduğunu görür ve bu, kıskançlık yoluyla öfkeye dönüşür. Öfke, ya rakibe (örneğin, tartışma) ya da eşe (örneğin, suçlama) yönelir.
    • Klein’ın görüşü: Kıskançlık, sevgi nesnesini koruma çabası içerir, ancak bu çaba başarısız olduğunda öfke, nesneye veya rakibe yönelik yıkıcı bir dürtüye dönüşebilir.
  • Cinsiyet Dinamikleri:
    • Kadınlarda: Çalak, kadınlarda kıskançlığın sahiplenme arzusuyla şekillendiğini ve genellikle sevgi nesnesini (örneğin, eş) koruma çabasıyla öfkeye dönüştüğünü belirtir (s. 71). Kadın, sevgi nesnesini kaybetme korkusuyla öfkelenir ve bu, suçlama veya manipülasyon gibi dolaylı yollarla ifade bulabilir.
      • Örnek: Bir kadın, eşinin bir iş arkadaşına ilgi gösterdiğini düşünür ve öfkesi, eşine soğuk davranarak veya rakibi kötüleyerek ortaya çıkar.
    • Erkeklerde: Erkeklerde kıskançlık, kontrol kaybı korkusuyla bağlantılıdır ve öfke, daha doğrudan ve agresif bir şekilde (örneğin, şiddet veya otorite kurma) ifade edilir (s. 74). Çalak, erkek kıskançlığının kadın cinayetleri gibi aşırı sonuçlara yol açabileceğini belirtir.
      • Örnek: Bir erkek, sevgilisinin başka biriyle mesajlaştığını fark eder ve öfkesi, sevgilisine bağırma veya rakiple fiziksel çatışmaya girme şeklinde ortaya çıkar.
  • Patolojik Yönler:
    • Çalak, kıskançlığın öfkeye dönüşerek patolojik hale gelebileceğini savunur (s. 73). Örneğin, aşırı kıskançlık, paranoid şüpheler, obsesif düşünceler veya şiddete yol açabilir. Klein da kıskançlığın, sevgi nesnesine yönelik ambivalanstan (hem sevme hem yok etme arzusu) beslendiğini belirtir.
    • Örnek: Bir kişi, eşinin sadakatsiz olduğuna dair yersiz şüphelerle öfkelenir ve bu, sürekli takip etme veya kontrol davranışlarına dönüşür.

3. Kıskançlık ve Öfkenin Psikanalitik Dönüşümü

Çalak, kıskançlık ve öfkenin sevgi odaklı bir süreçle dönüştürülebileceğini savunur. Psikanalitik açıdan, bu dönüşüm, Klein’ın “depresif pozisyon”unda sevgi nesnesini koruma ve şükran duygusu geliştirme çabasıyla ilişkilidir.

  • Sevgiyle Dengeleme:
    • Çalak, kıskançlığın sevgiyle dengelendiğinde öfkenin azalacağını belirtir (s. 76). Örneğin, bir eşin kıskançlığı, güven ve iletişimle çözülürse, öfke yapıcı bir diyaloğa dönüşebilir.
    • Örnek: Bir kadın, eşinin başka bir kadınla konuşmasına kıskanır, ancak öfkesini ifade etmek yerine açık bir sohbet başlatır ve bu, ilişkiyi güçlendirir.
  • Güvenli Bağlanma:
    • Çalak, bebeklikte annenin sevgiyle bağlanmasının kıskançlık ve öfkeyi azalttığını belirtir (s. 14). Yetişkinlikte, güvenli ilişkiler bu duyguları dönüştürür.
    • Örnek: Bir erkek, sevgilisinin başka biriyle vakit geçirmesine kıskanır, ancak sevgilisinin bağlılığına güvenerek öfkesini kontrol eder.

4. Kıskançlık ve Öfkeyi Dönüştürme Önerileri

Çalak’ın önerileri ışığında, kıskançlık ve öfkeyi yönetmek için şu adımlar uygulanabilir:

  • Farkındalık: Kıskançlığın kaynağını (örneğin, yetersizlik hissi veya terk edilme korkusu) anlamak, öfkeyi azaltır. Çalak, duyguları gözlemlemeyi önerir (s. 81).
    • Örnek: Eşinizin bir iş arkadaşına yakınlığına öfkeleniyorsanız, bu öfkenin kendi güvensizliğinizden kaynaklanıp kaynaklanmadığını sorgulayın.
  • İletişim: Kıskançlığı açıkça ifade etmek, öfkenin yıkıcı hale gelmesini önler. Çalak, sevgiyle iletişimin önemini vurgular (s. 76).
    • Örnek: Öfkeyle suçlamak yerine, “Senin başkasıyla yakın olman beni rahatsız ediyor” diyerek duygularınızı paylaşın.
  • Öz-değer Geliştirme: Çalak, kendi yeterliliklerini artırmanın kıskançlığı azalttığını belirtir (s. 75). Öfke, kendi değerinize odaklanarak yatışabilir.
    • Örnek: Bir rakibin başarısına kıskanıyorsanız, kendi hedeflerinize odaklanarak öfkeyi motivasyona çevirin.

Sonuç

Kıskançlık ve öfke, Çalak’ın İçimizdeki Magma: Haset kitabında, sevgi nesnesini kaybetme korkusunun öfkeye dönüşmesiyle bağlantılı olarak ele alınır. Kıskançlık, üçlü bir dinamikle öfkeyi tetikler ve bu öfke, cinsiyet dinamikleri (kadınlarda sahiplenme, erkeklerde kontrol) ve toplumsal bağlamla şekillenir. Çalak’ın sevgi odaklı dönüşüm önerisi, kıskançlık ve öfkenin yapıcı bir güce çevrilebileceğini gösterir; ancak diziler genellikle yıkıcı yönleri vurgular. Farkındalık, iletişim ve öz-değer, bu duyguları dönüştürmenin anahtarıdır.