Düşünceye Geçiş: Gruptan Sırtına Yediği Bıçak Darbesi ve Michel’in İfşası

Patlamadan Önce Püre Olmak: Grup Analizinde Ergenliğin Zorlu Geçidi

Yazar: Jungish

(Psikodrama ve Kaos: Olmayanı Düşünmeye Başlamak)


Aziz Okuyucularım, Ey Ergenlik Krizinin İçindeki Sırrı Görenler!

Şimdi size, Tavistock geleneğinin o derin sularından gelen bir grup psikoterapisi vakasını anlatacağım. Konumuz: Michel adında, öğrenme güçlüğü ve şiddetli davranış bozuklukları olan bir genç. Bu çocuğun hikayesi, grup terapisinin sadece bir konuşma ortamı değil, aynı zamanda kontrol edilemeyen duyguların (agito) dönüşerek düşünceye (sembolizasyona) geçtiği bir laboratuvar olduğunu gösterir.

Bu hikâye, “Karşı Düşünceden Birlikte Düşünmeye” geçişin dramıdır.

I. Michel’in Gelişi: Kapıyı Çalan Kaos

Terapist çift, başlangıçta nevrotik sorunları olan gençlerle çalışırken, her şeyin yolunda gittiği “ikizlenme yanılsaması” içindedir. Lakin Michel’in gelişi, bu huzuru bozar.

  1. Michel’in Yükü: Michel, sınırlara ve yasalara meydan okuyan manik davranışlarla (sürekli hareket, yıkıcılık) ciddi bir narsisistik boşluğu ve ağır bir depresyonu gizlemektedir. Onun davranışı, annesinin yaşlı ve belirgin depresyonuyla ayna görevi görmektedir.
  2. Terapinin Amacı: Terapistler, Michel’e psikodrama (grup içinde oyun oynama) önerirler. Amaç: Sembolizasyon eksikliğini telafi etmek ve ayrılığı tolere edememe sorununu çözmektir. Grup, Michel’in “eksik benliğinin” destek alacağı bir konteyner (kapsayıcı yapı) olmalıdır.

II. Otoriteye Karşı İsyancı: Guastafeste (Keyif Kaçıran)

Michel, gruba girdiğinde hemen zorluğun temsilcisi olur.

  1. Sistemik Direnç: Michel, terapi ortamındaki sınırları ve kuralları reddeder, özellikle diğer katılımcıların sık sık gelmemesine veya grubu terk etmesine tahammül edemez. Bu, onun terk edilme travmasını yeniden canlandırır.
  2. Otoriteye Meydan Okuma: Michel, engelleme yaparak (sandalyeleri devirerek, alay ederek) terapistleri ve grubu sürekli küçümser. Bu onun bağımlılığını narsisistik bir mutlakiyetçilik ile maskeleme çabasıdır. İlginçtir ki, bu tavrıyla grubun yetişkinlere karşı direnişinin sözcüsü (portavoce) haline gelir.

III. Simgeselleşmeye Giden Yol: Ani Fişek

Dönüşümün kilit anı, oyunun ve metaforun duygusal içeriği yakaladığı anlardır:

  1. Oyunun Gücü: Bir seans sırasında, Michel’in “saçma” bulduğu bir sahneyi oynarlar: Bir çocuğun, arkadaşı tarafından terk edildiği için üzgün olması. Alexandre adlı katılımcı, oyunda tam o anda gözyaşlarını tutamayarak rolü terk eder.
  2. Michel’in İfşası: Bu gerçek duygu patlaması (Alexandre’ın acısı), Michel’in zihninde bir kapı açar. Hemen müdahale eder ve unuttuğunu sandığı o acı olayı anlatır: Çocukluğunda doğum günü partisine kimsenin gelmemesi. Oyun, onun gölgesini (kabul edilmeyen acısını) bilince getirir.
  3. Düşüncenin Doğuşu: En kritik an, başka bir seansın ortasında gelir. Grup, Guillaume’un olası ayrılığını tartışırken Michel şaşkınlıkla bağırır: “Grupta bir eksik olunca, sanki sırtıma bir hançer saplanmış gibi hissediyorum!” Bu ifade, onun davranışsal savunmasının (patlamanın) altındaki ayrılık anksiyetesini sözelleştirmesidir. Sembolden (hançer darbesi) anksiyeteye geçiş, düşünceye giden yolu açmıştır.

IV. Sonuç: Çift Otoritenin Düğümü Çözülür

Terapist çiftin de (analitik çift) birbirine karşı olan güvensizlik, rekabet ve katılık (farklı teorilere olan bağlılıkları), Michel’in sorununu yansıtmıştır. Terapistler, kendi aralarındaki “adorasyon-hayal kırıklığı-nefret-ayrılık” sarmalından çıkmayı başarınca, grup da iyileşmiştir.

  • Kapsayıcı Fonksiyon: Grup, bir “psikolojik deri” (pseudo pelle psichica) gibi işlev görmüş, bireyin narsisistik güvensizliğini taşıyan bir konteyner olmuştur.
  • Kurtuluş: Michel’in somut bir pasta yapıp grupla paylaşması, megalomanik mutlakiyetçi konumdan uyumlu ve kabul edilebilir bir tavra geçtiğini gösterir. Duygular artık patlama (agito) olarak değil, düşünce (simbolizasyon) olarak ifade edilebilir. Bu, Michel için sembolizasyona doğru atılmış büyük bir adımdır.