Bizim Yerimize Karar Verenler: Görünmez Ellerin Hayatımıza Müdahalesi

Hayatımızın çoğu, bizim seçmediğimiz tercihlerle biçimleniyor.

Üstelik bu kararları verenleri tanımıyoruz bile.

Bu sadece “tesadüf” ya da “gündelik hayatın a” değil — bu, iradenin sistematik olarak devreden çıkarılmasıdır.

Senin Adına “En Doğrusunu” Bilenler

  • Eğitim sistemi: Hangi konuları “bilmen” gerektiğine, hangilerini “gereksiz” bulduğuna karar verilir. Mesela lisede felsefe dersleri azaltılır, girişimcilik veya veri bilimi eklenmez. “Sen anlamazsın, müfredat bunu gerektiriyor” denir.
  • Şehir planı: Yürüyerek işe gitmeyi isteyebilirsin ama evinin önü otopark ve otoyol olur. Bisiklet yolu yoktur çünkü belediye “öncelikli yatırım” olarak görmez.
  • Sağlık politikası: Aşı olacaksan, hangi tedaviyi göreceksen, hangi ilacın sigorta kapsamında olacağını bilmediğin bürokratlar belirler.
  • Teknoloji: Telefonuna gelen yazılım güncellemesini seçmedin; algoritmaların sana hangi haberleri göstereceğini seçmedin. Ama onlar, “senin için en iyisi bu” diyerek karar verdiler.
  • Hukuk ve yasalar: Kimin hangi hakka sahip olduğu, mahkemelerin hangi davayı “öncelikli” gördüğü, meclisteki birkaç yüz kişinin oylamasıyla belirlenir.

Bilmiyorsun Diye Seçme Hakkını Elinden Almak

En tehlikeli bahane şudur:

“Senin yeterince bilgin yok, o yüzden biz senin yerine karar veririz.”

Bu cümle, bir defa kabul edildiğinde özgürlüğün sonu gelir. Çünkü:

  • Kadınlar uzun süre seçme hakkı alamadı; “siyasetten anlamazlar” denildi.
  • Otistik bireylerin kendi eğitim veya yaşam tercihleri sorulmaz; “o anlamaz, ailesi karar versin” denir.
  • Yoksullar, hangi yardımı alacaklarını bile seçemez; “onlar plan yapamaz, biz verelim” mantığı işletilir.

Bu mantık, her yerde aynı mantıktır:

Cehalet varsayımı → Vesayet → Özgürlüğün tasfiyesi.

Radikal Gerçek

Bizimle ilgili seçimleri çoğu zaman bilmediklerimiz yapıyor.

Ve bu yetmezmiş gibi, bu seçme hakkını da elimizden alıyorlar.

Üstelik bunu “senin iyiliğin” adına yapıyorlar.

Ama şu net:

İyilik, rıza olmadan iyilik değildir.

Koruma, iradeyi gasp ederek koruma değildir.

Ve bilmemek, hakları devretmek için bir gerekçe olamaz.

Son Söz: İradenin İadesi

Eğer kararlar bizden habersiz alınıyorsa, bu sadece yönetim krizi değil;

özgürlük ihlalidir.

Bilmiyor olabiliriz, öğrenebiliriz.

Ama bilmediğimiz için seçim hakkımızı teslim etmek, bizi kalıcı olarak çocuklaştırır.

Artık şu soruyu sormanın zamanı geldi:

Hayatını kim seçiyor? Ve senin bu seçimde gerçekten sözün var mı?