Düşüncenin İflası: Wilfred Bion’dan Sindirilemeyen Gerçeklikler

Beyin Nasıl Öğrenir? Duygusal Deneyimden Gerçek Hafızaya Geçişin Sırrı

Yazar: Jungish

(Hayatın Kitabını Sadece Yaşamak Yetmez, Onu Sindirmek Gerek!)


Aziz Okuyucularım, Ey Günlük Koşturmacada Manayı Kaçıranlar!

Şimdi size, o koca psikanalist Wilfred Bion’un, bizim modern hayatımızın en büyük derdini anlatan o çetrefilli kuramından bahsedeceğim: Düşünce. Bion diyor ki: “Hayatımızın büyük bir kısmı, önemli duygusal deneyimler dışında, düşünmeden geçer. Sadece meşgul oluruz, ama anlamını düşünmeyiz!”

İşte o anlamsız koşturmacanın ve sindirilemeyen gerçekliğin anatomisi:

I. Undigested Facts: Sindirilemeyen Gerçekler (Beta Elementleri)

Bion’un kuramının merkezinde, Beta Elementleri dediği o ham materyal yatar.

  1. Duyusal Hamur: Beta elementleri, bedensel duyusal izler şeklinde depolanan, işlenmemiş gerçeklerdir. Bunlar, psişik ile fizikselin henüz ayrılamadığı, ham duygusal ve tensel izlenimlerdir.
  2. Düşünceye Kapalıdır: Bu ham materyal, gerçek hafıza değildir. Dolayısıyla, düşünce ve bilince sunulamaz. Onlar sadece ilkel iletişim biçimi olan yansıtmalı özdeşleşme (projective identification) yoluyla ele alınabilir.
  3. Unutulmaz Ama Hatırlanmaz: Bu sindirilemeyen gerçekler, yazarın da dediği gibi, “unutulamayan ama hatırlanamayan” şeylerdir. Bunlar, bizim “mevcut hatırlanan an” bilincimizi oluşturur, ama asla düşünce materyali olamazlar.

II. Sindirim Mekanizması: Alfa Fonksiyonu ve Öğrenme

Ruhun sağlığı için bu ham materyalin işlenmesi şarttır. İşte burada Alfa Fonksiyonu devreye girer.

  1. Beynin İnşa Süreci: Alfa fonksiyonu, sindirilemeyen Beta elementlerini alır ve onları Alfa Elementlerine (düşünülebilir düşüncelere, rüya imgelerine) dönüştürür. Bu, zihnin, deneyimleri sindirerek kendini inşa etmesi demektir.
  2. Öğrenmenin Şartı: Eğer sadece sindirilemeyen Beta elementleri olsaydı, bastırma, erteleme veya öğrenme mümkün olmazdı. Öğrenmek için, duygusal deneyimin yeniden yazılması (retranscription) ve gerçek hafızaya dönüştürülmesi gerekir.

III. Sosyal Dertler ve Psikotik Savunmalar

Bion’un takipçileri, bu kuramı toplumsal ve kurumsal alana taşımıştır.

  1. Kurumsal Psikoz: Elliott Jaques gibi âlimler, sosyal olguların, bireylerdeki psikotik süreçlerle (paranoyak ve depresif kaygıyla) çarpıcı bir benzerlik gösterdiğini söyler. Kurumlar ve sosyal sistemler, bireysel üyeleri tarafından kaygıya karşı savunma mekanizmalarını güçlendirmek için kullanılır.
  2. Muhafazakâr Savunma: Bu kaygılar ve savunmalar, sosyal değişimin neden bu kadar zor olduğunu açıklar. Toplumsal değişim, bireylerden mevcut savunma kalıplarını (ki bunlar psikotik kaygılardan doğar) değiştirmeyi talep eder. İşte bu yüzden sosyal problemler ve değişim girişimleri inatla dirençle karşılaşır.

Sonuç: Bion, bize şunu söyler: Düşünmek, bir lüks değil, hayatta kalmanın ve ruhsal sağlığın temel şartıdır. Eğer zihnimiz, hayatın ham, sindirilemeyen gerçeklerini (Beta elementlerini) işlemeyi öğrenmezse, o ham gerçekler kurumlarımızda, ilişkilerimizde ve kendi içimizde birer canavar (psikotik kaygı) olarak geri dönecek ve bizi kaosa sürükleyecektir.

#BetaElement #AlfaFonksiyonu #DüşünceAnatomisi