İnsanlar Neden İçinde Yaşadığı Düzeni Yeterince Kavrayamazlar ve Sermaye Birikiminin Gerçek Kaynağını Çoğu Zaman TAM olarak Farkedemezler ? 20 Bilimsel Ve Eleştirel Nedeni
Yazımız bu durumun olası nedenlerini açıklayan 20 Bilimsel Ve Eleştirel Nedeni ortaya koymaktadır. Tartışmaya açıktır ve önemli hipotezler öne sürmektedir.
1. İdeolojik Aygıtlar (Althusser)
Devletin eğitim, medya, din ve aile gibi kurumları, halkın sisteme “rızayla” bağlanmasını sağlar.
Bu yapılar, halkın sisteme rıza göstermesini sağlar.
Yani işçi, emeğinin çalındığını değil,
hak ettiğini düşündüğü şeye erişmeye çalıştığını sanır.
2. Sınıf Bilincinin Bastırılması (Marx)
İşçiler, sınıf olduklarını fark etmezlerse dayanışmazlar, sadece birey olarak mücadele ederler. Sistemin işleyebilmesi için, işçinin kendini işçi sınıfının parçası olarak görmemesi gerekir.
Bireycilik pompalanır, “ben başaracağım” motivasyonu sınıfsal farkındalığın önüne geçer.
3. “Çalışırsan başarırsın” miti (Meritokrasi)
Yoksul, sisteme isyan etmez çünkü sıra bana da gelir sanır.
Bu inanç, sınıf geçişinin bireysel çabayla mümkün olduğu yalanını sürdürür.
4. Gönüllü Kölelik (Étienne de La Boétie)
Baskıya rağmen insanlar, tanıdıkları düzene sıkı sıkıya tutunur. Bu, öğrenilmiş çaresizliktir.
Çünkü başka bir sistem tahayyülü sunulmamış, korkutulmuş ya da bastırılmıştır.
5. Hegemonya ve Dil (Gramsci)
Zengin “başarılı”, yoksul “tembel” olarak sunulursa, herkes zengini örnek almaya başlar.
Kapitalist düzene karşı her eleştiri “bölücülük”, “nankörlük” ya da “tembellik” gibi etiketlerle bastırılır.
Bu da sorgulama yerine sessizliğe iter.
Ana akım medya, sistemin devamını sağlamak için gerçekleri eğip büker.
Patronlar “başarılı girişimci”, işçiler “şanssız birey” olarak sunulur.
Sömürü görünmez kılınır.
6. Bilişsel Uyumsuzluk (Festinger)
Kişi adaletsizliği inkâr eder çünkü kabullenmek psikolojik olarak ağırdır.
İnsanlar içinde bulundukları adaletsiz sistemi meşrulaştırmaya eğilimlidir.
Çünkü “Ben eziliyorum ama susuyorum” demek acı vericidir.
Bunun yerine “Demek ki çalışmam yetmedi” demek, daha kolaydır.
7. Eğitim Sistemiyle Sorgulamanın Bastırılması
Eğitim sistemi ezber odaklıdır, sorgulama değil itaat öğretilir.
“Düzene aykırı fikir” disiplinle, notla ya da dışlamayla cezalandırılır.
“Kurala uy” öğretilir, “sistemi sorgula” değil.
8. Sosyal Yardımlarla Bağımlılık Üretilmesi
Devletten gelen 3 kuruş yardım, sisteme minnet doğurur, hak arayışı yerine “şükür” gelir.
Devletin sağladığı düşük seviye yardımlar, halkı “devlete bağımlı” kılar.
Bu yardımlar “yardım” gibi değil, “lütuf” gibi sunulur.
Ve halk teşekkür ederken sistemin eleştirisini bırakır.
9. Medya Manipülasyonu
Televizyon ve sosyal medya, sınıfsal çelişkileri göstermez; onları kişisel yetersizlik gibi sunar.
10. Dinî Söylemlerin Araçsallaştırılması
“Her şey Allah’tan” denirse, sorumluluk sistemin değil kaderin olur.
⸻
11. Zenginliğin Hayranlık Nesnesi Haline Getirilmesi
Patron dizileri, lüks reklamlar ve “influencer” kültürüyle halk, sistemin kurbanı değil hayranı haline getirilir.
12. Rekabetin Dayatılması
İşçi işçiye düşürülür. Böylece kimse patronu sorgulamaz.
13. Yardım Etiketiyle Sömürünün Gizlenmesi
“Engellilere yardım ediyoruz” denirken kamusal sorumluluk değil, gönüllü bağış pompalanır.
14. Yoksulluğun Romantize Edilmesi
“Fakir ama gururlu”, “ekmek aslanın ağzında” gibi söylemlerle yoksulluk kutsallaştırılır.
15. Utanç Kültürü
Yoksul olmak kişisel ayıp gibi gösterilir, sistemsel sorun olduğu gizlenir.
16. Politik Katılımın Önünün Kesilmesi
Gerçek temsil gücüne sahip yapıların önü kesilir, halk siyasetle ilgilenmemeye koşullandırılır.
17. Toplumun Eğitimle Değil, Şovla Beslenmesi
Bilgilendirici programlar yerine reality şovlar, diziler ve sansasyonel içerik pompalanır.
18. Kısa Vadeli Hayatta Kalma Kaygısı
Aç kalma korkusu o kadar gerçek ki; sistem eleştirisi “lüks” gibi algılanır.
19. Başarısızlığın Kişiselleştirilmesi
“Yoksulsan yeterince çalışmamışsındır” mesajı her yerde verilir.
20. Sömürünün Görselleştirilememesi (Soyutluk)
Bir işçinin ömründen çalınan yıllar, “birikim” adıyla gösterilir.
Ama bu soyut süreç gözle görülmediği için görünmez kalır.
⸻
SONUÇ:
Aslında bir şekilde bu sistem, halkın anlamaması için her şeyi örgütlemiş durumda.
Çünkü halk anlarsa:
– Sadece bağırmaz,
– Sadece boykot etmez,
– Örgütlenir ve düzeni değiştirir. Özneleşir.
zincirlerinden başka kaybedecek hiç bir şey olmadığını anlar.