Kariyer (Career): Ego’nun Seçimleri ve Dışsal Beklentiler

Hollis’e göre kariyer, genellikle kişinin bilinçli egosu tarafından yapılan seçimleri, dışsal hedeflere yönelik çabaları ve toplumsal beklentilere uyumu ifade eder. Bu seçimler, bireyin “kim olduğunu sandığı kişi” olma sürecinin bir parçasıdır.

  1. Dışsal ve Ekonomik Zorunluluklar: Kariyer seçimleri sıklıkla “ekonomik gerçeklerin katı zorunlulukları” veya ebeveynlerin ve toplumun içselleştirilmiş sesleri tarafından belirlenir. Hollis, üniversite öğrencilerinin ebeveynlerinin onayını kaybetme korkusuyla kendi ilgi alanları yerine iş odaklı bölümleri seçmek zorunda kalmalarından bahseder. Bu tür seçimler, kişinin kendi “güvenlik ihtiyaçlarına hizmet” eder.
  2. Toplumsal Rollerle Özdeşleşme: Kariyer, kişinin toplumdaki yerini edinmeyi, mülk edinmeyi, ilişkiler kurmayı veya sosyal bir işlevi yerine getirmeyi hedefleyen bir “sosyal gündem” olarak görülür. Özellikle erkekler, kendilerini işleriyle eşdeğer görme eğilimindedirler, bu da işten ayrılma veya emeklilik gibi durumlarda derin depresyonlara yol açabilir.
  3. Yansıtılmış Beklentiler ve Hayal Kırıklığı: Kariyer, kişisel tatmin için “yansıtılmış beklentilerin taşıyıcısı” haline gelir. İnsanlar, işlerinin kendilerine mutluluk, başarı, tatmin ve anlam sağlayacağını umarlar. Ancak Hollis, maddi zenginliğin ve dışsal başarının “ruhu doyurmaktan uzak” olduğunu belirtir. Başarıya ulaşılsa bile, kariyer hedeflerinin peşinden gitmek genellikle “tatmin edici olmayan bir yorgunluk ve can sıkıntısı” ile sonuçlanır. Hayatın ikinci yarısında, insanlar kariyerlerinde azalan bir tatminle sadece “iş için çalıştıklarını” fark edebilirler. Bu durum, ego’nun güvenlik ve duygusal pekiştirme gündemine hizmet eden “komplekslerden” beslenen hırsların sonucudur ve ruhun kişisel kaderini desteklemekle çok az ilgisi vardır.
  4. Otomatik Pilot ve Tekrarlar: Kariyer seçimleri, bilinçdışı tarihsel kalıplar, kompleksler ve çocukluk adaptasyonları tarafından yönetilebilir. Kişi, bu dışsal beklentilere uyum sağlayarak, “ruhunun arzusuyla uyumlu olmayan” bir yaşam sürer. Bu, kişinin kendi hayatının “başka bir yerde yazılmış bir senaryo” gibi hissetmesine neden olabilir.

Meslek (Vocation): Ruhun Çağrısı ve İçsel Uyum

Meslek (vocation), Latince “vocatus” kelimesinden gelir ve “çağrı” anlamına gelir. Bu, ruhun bireyi çağırdığı, derinlemesine içsel bir yönelimi ifade eder.

  1. Ruhun Çağrısı ve Bireyselleşme: Meslek, kişinin “ruhunun ne istediği” ve “tanrıların ne murat ettiği” sorusuyla ilgilidir. Bu, bireyin Jung’un “bireyselleşme” olarak adlandırdığı, “olması gereken bütün insan olmaya yönelik yaşam boyu sürecek proje”sinin bir parçasıdır. Bu, “Tanrı’nın amaçladığı kişi olmak”tır, ebeveynlerin veya kabilenin değil.
  2. Meslek Bizi Seçer: Kariyerin aksine, meslek bizi seçer. Kişi, kariyerinde tatminsizlik, can sıkıntısı veya depresyon gibi semptomlar yaşadığında, bu genellikle ruhun daha derin bir gündemi olduğuna dair bir işarettir. Bu semptomlar, ego’nun dışsal başarı ve uyum beklentileri ile ruhun içsel büyüme ve anlam arayışı arasındaki çatışmayı gösterir.
  3. İçsel Doğruluk ve Uyum Hissi: Mesleğin peşinden gitmek, “doğruluk hissi ve içsel bir uyum” sağlar, kişi dışsal onay olmasa bile yaşamında bir anlam bulur. Bu, “egonun ruhun amacına alçakgönüllü hizmetini” gerektirir.
  4. Ego’nun Teslimiyeti ve Risk: Mesleği takip etmek, ego’nun kendi güvenlik ve duygusal pekiştirme gündeminden vazgeçmesini gerektirir. Bu, kişinin “daha büyük bir yaşam”a çağrılması anlamına gelir. Mesleğin peşinden gitmek kolay değildir; genellikle “önemli kişisel maliyetler” içerir ve dışsal dünyadan onay almayı gerektirmez. Kişi, toplumsal normlara ve beklentilere karşı durma cesaretini göstermelidir.

Kariyer ve Meslek Arasındaki Çatışma ve Hayatın İkinci Yarısı

Hollis, kariyer ve meslek arasındaki farkı, yaşamın “ilk yarısı” ve “ikinci yarısı” gündemleri üzerinden de açıklar:

  • İlk Yarı (Kariyer Odaklı): Hayatın ilk yarısı genellikle “edilme, edinme” fantezisiyle hareket eder: ego gücü kazanmak, ebeveynlerin egemenliğinden ayrılmak, mülk, ilişki veya sosyal işlev yoluyla dünyada bir yer edinmek. Bu dönem, toplumsal talepleri karşılamaya odaklanır.
  • İkinci Yarı (Meslek Odaklı): Hayatın ikinci yarısı ise “feragat etme”yi sorar ve talep eder. Bu, mülk, roller, statü ve geçici kimliklerle özdeşleşmekten vazgeçmeyi ve “içsel olarak onaylanmış diğer değerleri” benimsemeyi içerir. Bu dönemdeki sorular “ruh benden ne istiyor?” ve “burada olmam ne anlama geliyor?” gibi daha ruhsal ve anlam arayışına yönelik sorulardır.

Bu iki “benliğin çarpışması” kaçınılmazdır. Ego rahatlık, güvenlik ve tatmin isterken, ruh anlam, mücadele ve “olma”yı talep eder. Bu iki sesin çekişmesi bizi parçalayabilir. Bilinçli yaşam, bu karşıtlıklar tarafından “çarmıha gerilir”.

Sonuç ve Önemi

Hollis’in ifadesi, kişisel tatminin dışsal başarılarla değil, içsel uyum ve ruhun çağrısına cevap vermekle mümkün olduğunu vurgular. Kariyer seçimi bilinçli bir süreç olabilirken, meslek, kişinin derin benliğinden gelen ve genellikle zorluklar, tatminsizlikler veya krizler yoluyla kendini gösteren daha büyük bir güçtür. Bu ayrımı anlamak ve ruhun çağrısına kulak vermek, hayatın ikinci yarısında otantik bir anlam ve tatmin bulmanın anahtarıdır. Kişi, bu içsel çağrıyı görmezden gelirse, ruhsal olarak “kurak bir yerde yaşar” ve dışsal başarılarına rağmen derin bir tatminsizlik hisseder.

Bu anlayış, kişinin kendi yaşamının yazarı olma ve dışarıdan gelen senaryolar yerine kendi otantik benliğini gerçekleştirme sorumluluğunu üstlenmesini gerektirir.