NICCOLÒ MACHIAVELLI: Kendi askerleri ve becerisiyle elde edilen yeni hükümdarlıklar
Kendi askerleri ve becerisiyle elde edilen yeni hükümdarlıklar
1. Ben gerek hükümdarı, gerek devleti tümüyle yeni olan hükümdarlıklardan söz ederken çok önemli örnekler verirsem kimse şaşırmasın! İnsanlar başkalarının geçtiği yollardan geçerken ve girişimlerinde başkalarına öykünürken, yollardan sapmadan geçemediği ve öykündüğü insanların becerisine ulaşamadığı için, sağduyulu olanlar her zaman büyük insanların geçtiği yollardan geçmeli ve öykünülmeye gerçekten değer insanlara öykünmelidir. Öyle ki o büyük insanın becerisine ulaşamıyorsa, hiç olmazsa onu andırsın. Tıpkı usta okçuların yaptıkları gibi. Vuracakları yerin çok uzak olduğunu ve yaylarının gücünün ne olduğunu bildikleri için, vurmak zorunda oldukları yerin çok üstüne nişan alarak vuracakları yere ulaşmanın yollarını ararlar. Amaçları oklarıyla o çok yükseklere ulaşmak değil, o çok yükseklere nişan alarak düşündükleri yeri vurmaktır.
2. Şimdi şunu söylemek istiyorum: Tümden yeni hükümdarlıklarda eğer yeni bir hükümdar varsa, o hükümdarlığı ne ölçüde elinde tutacağı tamamen onun becerisinin ölçüsüne bağlıdır. Yalın bir yurttaşken hükümdarlığa yükselmek gibi bir olayda ya becerinin ya da yazgının işlevinin yadsınamayacak olduğunu; bu ikisinden birinin karşılaşılacak sorunların bir bölümünün burnunu kırmaya yarayacağını gösterir. Ancak yazgısına daha az güvenen hükümdar daha çok iktidarda kalır. Ayrıca kalacak başka yeri olmadığı için gelip yeni oluşturduğu hükümdarlığında yerleştiği için işleri daha kolay yürütür.
3. Ama yazgıya dayalı olarak değil de öz becerileriyle hükümdar olanlardan söz edecek olursak, aralarında en yetkinleri Musa[34] , Kyros[35] , Romulus[36] , Theseus[37] ve benzerlerini sayabiliriz. Ancak Tanrı’nın buyruklarını yerine getirmekle görevli bir kulu olarak Musa ile ilgili konuşmasak daha iyi olur!.. Ne ki Tanrı’nın huzuruna çıkmasını sağlayan ve onunla görüşmesine kapı açan o zarafetinden ötürü kendisine hayranlık duymamak olanaklı değil. Öte yandan krallıklar elde etmiş ya da kurmuş Kyros ve diğerlerine bakacak olursak, onların da hayranlık duyulacak kişiler olduğunu görürüz. Girişimleri, eylemleri ve diğer özelliklerini incelediğimizde Tanrı’nın öncülüğünde devinen Musa’nınkinden farklı olmadığını bulgularız. Ayrıca yaşamlarına ve devinimlerine baktığımızda yazgının fırsattan başka bir şeyi önlerine koymadığını göreceğiz; yazgı onlara hammaddeyi vermiştir; onlar da kendilerine göre bu hammaddeyi işlemişlerdir. O fırsat önlerine çıkmasaydı içlerinde saklı yetenekleri yitip giderdi; eğer içlerindeki yetenek olmasaydı fırsat boşuna önlerine çıkmış olurdu.
4. Musa’nın Mısır’da Mısırlıların baskısı altında yaşayan, başlarında birini görmek ve kölelikten kurtulmak için hazır bekleyen İsrail halkıyla karşılaşması önüne geçilemez bir fırsattı. Romulus’un, Roma’nın kralı ve o toprakların kurucusu olabilmesi için Alba’nın ona dar gelmesi ve doğar doğmaz terk edilmiş olması gerekiyordu. Kyros’un, Persleri Medlerin yönetiminden hoşnutsuz ve Medleri de uzun süren barış yıllarından ötürü artık kadınsılaşmış ve gevşemiş bulması gerekiyordu. Theseus yeteneğini gösteremeyecekti eğer Atinalıları darmadağın, sağa sola serpilmiş bulmasaydı. Bu fırsatlar bu insanların mutlu olmasını sağladı ve olağanüstü yetenekleri o fırsatları kullanmasını bildi, ardından ülkeleri böylece soylulaştı ve halkı esenlik kazandı.
5. Sözünü ettiğimiz kişilerin becerisine benzer bir beceriyle hükümdar olanlar hükümdarlıkları zorlukla elde ederler, ama kolaylıkla korurlar ve hükümdarlığı ele geçirmek için karşılaştıkları zorluklardan bir bölüğü devleti oluşturmak ve güvenliğini sağlamakla ilintili olarak getirmek istedikleri yeni yöntem ve düzenlemelerden kaynaklanır. Bir kere şunu bilmemiz gerekir: Hiçbir şey yeni düzenlemeler kadar çok tartışılan, sonucu belirsiz, uygulaması tehlikeli değildir. Çünkü yeni düzenlemeyi getiren insan, eski uygulamalardan yarar sağlayanların düşmanlığını kazanırken, yeni düzenlemelerden yana gözükenlerin de etkin bir desteğini alamaz. Bu gönülsüzlük bir ölçüde, yasaları yanlarına almış karşı taraftakilerden duydukları korkularından, bir ölçüde de insanlara özgü kuşkucu yaklaşımlarındandır. Çünkü insanlar yeni olan işlere, eğer daha önce denenmemiş ise kuşku ile bakarlar. Bundan ötürüdür ki yeninin karşısında olanlar buldukları her fırsatı kaçırmayıp kavga vererek saldırırlar; ötekiler davayı gönülsüz savundukları için onlarla yola çıkmak tehlikeler içerir.
6. Bu konuyu derinliğine irdelemek için yenilikçilerin kendi başlarına mı karar verdiklerini, yoksa başkalarının desteğine gereksinim duyarak mı devindiklerini iyi incelemek gerekir. Bir başka deyişle, bir yenilik girişiminde başkalarından yardım mı diliyorlar, yoksa zor mu kullanıyorlar? İlk seçenekte her zaman işler kötü gider ve sonuca ulaşılamaz, ama kendi güç ve yeteneklerine dayalı olarak işlere girişenler, eğer zor kullanabilirlerse tek tük başarısız olurlar. Buna göre tüm silahlı peygamberler yengi ile ulaşmışlardır sonuca, oysa silahsızlar yenik düşmüşlerdir. Çünkü yukarıda saydıklarımızın dışında halkların doğasının değişkenliğini unutmamak gerek. Bir fikre onları inandırmak kolaydır, ama o fikre bağlanıp kalmalarını sağlamak zordur. Bu nedenle bir zaman inandıklarından uzaklaştıklarını gördüğünüzde zor kullanıp geri dönmelerini sağlamak için gerekli düzeneği kurmak gerekir.
7. Musa, Kyros, Theseus ve Romulus silahsız olsalardı, kurdukları devlet düzenine uzun süre halkı bağlı tutamazlardı, tıpkı zamanımızda Papaz Girolamo Savonarola’nın[38] örneğinde olduğu gibi. Halk onun yenililik girişimlerine desteğini çeker çekmez başarısızlığa uğradı, ayrıca destek verenleri kendisine sürekli bağlamak ve taraftar olmayanları da yanına çekmek gücünden yoksun kaldı. Onun gibiler girişimlerini büyük bir zorlukla gerçekleştirirler. Dikenli yollardan geçmek zorunda kalırlar. Becerileriyle engellerin üstesinden gelmeleri gerekir. Engelleri aştıktan ve artık sayılan ve sevilen bir lider olduktan ve yeteneklerinden ötürü onu kıskananların yolunu kestikten sonra güçlü, güvenli, saygın ve mutlu bir lider olarak kalmışlardır.
8. Bu denli yüce isimlerin yanında daha alçakgönüllü bir örnek vermek isterim, ama onlarla da tümden kopuk bir örnek olmadığı gibi, benzerleri için de geçerli bir örnek olmasını istiyorum. Söz konusu olan Syrakusalı Hieron’dur.[39] Yalın bir yurttaşken hükümdar oldu. O da yazgının önüne koyduğu fırsattan başka bir şey bulamadı. Çünkü baskı altındaki Syrakusalılar onu kendilerine komutan seçmişler ve daha sonra o topraklarda hükümdar olmayı hak eden biri olmuştu. Daha yalın bir yurttaşken o denli becerikliydi ki onunla ilgili yazanlar şunları söylemiştir: “quod nihil illi deerat ad regnandum praeter regnum.”[40] Eski askeri güçleri ortadan kaldırdı, yenisini oluşturdu; eski dostlarını yok saydı, yenisini buldu. Ve yeni ordusu ve dostlarının oluşturduğu temel üstüne binasını kurdu. Hükümdarlığı ele geçirmek için çok, ama onu elde tutabilmek için az uğraştı.
NICCOLÒ MACHIAVELLI,
HÜKÜMDAR
İTALYANCA ASLINDAN ÇEVİREN:
NECDET ADABAĞ
TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI