Nietzsche ve Jung Bağlamında Okul ve Hapishane: İktidarın Ruh Mimarisi

Nietzsche’ye göre: Okul ve hapishane gibi kurumlar, bireyin içindeki güç istencini bastıran, onu kendi hizmetine koşullandıran “sürü ahlakının” kurumsallaşmış biçimleridir. Bu yapılar, üstinsanın doğuşunu engelleyen “egemen değer sistemlerinin” yeniden üretildiği alanlardır. Bu alanlarda birey değil, itaat eden kitle istenir. Yani okul da, hapishane de, aslında görünüşte farklı ama özde aynı şeyi yapar: bireyin içsel kudretini evcilleştirir.

Jungiyen bakış açısından: Bu kurumlar, gölgeyle yüzleşmeyi erteleyen, bireyin arketipsel yolculuğunu duraklatan alanlardır. Kollektif bilinçdışındaki karanlık unsurlar (gölge, bastırılmış arzular, bireysel potansiyeller) bu kurumsal yapıların düzeni uğruna bastırılır ve yok sayılır. Ancak gölge bastırıldıkça büyür, kurumlar da nevrotik bireyler üretir.

Bu yapıların ortak yönü: Zamanı, ritmi ve mekânı kontrol ederek iktidarın birey üzerindeki tahakkümünü içselleştirir.Saat ziliyle hizaya geçen çocuk ya da disiplin cetveliyle suçunu içselleştiren mahkûm… her ikisi de görünmeyen bir panoptikonun içindedir. Burada Nietzsche’nin disiplinin köle ruhlu insanı doğurduğu tespitiyle, Jung’un kişiliğin bölünmüşlüğü arasında doğrudan bir bağ kurulabilir.