Nöroçeşitlilik Hareketi Kapitalist Tahakküm Altında Gerçek Bir Özgürleşme Sağlayabilir mi ?
Nöroçeşitlilik hareketinin kapitalist tahakküm altında gerçek bir özgürleşme sağlayabilmesi için mevcut liberal çerçevelerin ötesine geçerek daha radikal, Marksist bir yaklaşıma ihtiyacı vardır.
İşte bu özgürleşme için gerekli olanlar:
- Liberal Yaklaşımların Sınırlarının Aşılması: Mevcut liberal, hak temelli neuroçeşitlilik yaklaşımları, bazı önemli kazanımlar (otizm dostu saatler, duyusal odalar, kapsayıcı işyerleri) sağlasa da, derin sistemik değişime yol açmada önemli sınırlamalara sahiptir. Bu yaklaşımlar, psikiyatristler ve politikacılar tarafından genellikle yüzeysel değişikliklerle “neuroçeşitlilik-lite” olarak benimsenebilirken, patoloji paradigmasını ve siyasi düzeni temelde sorgulamadan bırakmaktadır. Ayrıca, bu liberal yaklaşım, daha çok hali hazırda ayrıcalıklı (beyaz, orta sınıf) neurofarklı bireylere fayda sağlarken, çoklu marjinalleşmiş neurofarklıları hapishane sistemleri veya evsizlik gibi durumlarda bırakmaktadır. Sermaye, neurofarklı bireyleri “neuro-Thatcherism” adı verilen bir süreçle üretkenlik için kullanılabilecek yeni bir kaynak olarak görerek kendi çıkarına adapte edebilir, ancak bu, gerçek bir özgürleşme sağlamaz.
- Radikal Marksist Bir Yaklaşımın Benimsenmesi (Neurofarklı Marksizm):
- Neurofarklı baskının temel sorunu, sosyal, teknolojik ve ekonomik faktörlerle derinden iç içe geçmesidir. Bu nedenle, gerçek özgürleşme, sadece düşünce veya kavramsal değişikliklerle değil, aynı zamanda toplumun daha derin yapılarını değiştirmeyi gerektirir.
- Neuroçeşitlilik hareketi, “patoloji paradigmasından” (farklılığı patolojikleştiren) uzaklaşıp, bilişsel ve duygusal çeşitliliği kucaklayan bir “neuroçeşitlilik paradigmasına” doğru kitlesel bir bilimsel ve kültürel değişimi hedeflemelidir.
- Kapitalizm, oldukça neuronormatiftir ve zamanla daha da sıkılaşan neuronormatif standartlar dayatmaktadır. Neurofarklı baskı ve engellilik, bu sistemin bir “özelliği” değil, bir “hatası”dır.
- “Normallik İmparatorluğu” olarak adlandırılan, kapitalist sistemin temel eğilimlerinden kaynaklanan materyal ilişkiler, sosyal pratikler, bilimsel araştırma programları ve ekonomik zorunluluklar gibi bir aygıt mevcuttur. Bu aygıtla mücadele edilmelidir.
- Kapitalizm, kolektif üretkenlik için grup düzeyinde neuroçeşitliliğe ihtiyaç duyar, ancak aynı zamanda neurofarklı insanları değersizleştirir ve kontrol etmeye çalışır. Bu çelişki, mücadele için bir alan sunar.
- Kapitalizm, herkesi zararlı bir “neuronormatif ikilem”e sokar: Ya işçi olarak sömürülüp hastalanana/engelli hale gelene kadar değer verilirler ya da “fazla nüfus”un bir parçası olarak değersizleştirilir ve ayrımcılığa uğrarlar. Bu durum, kapitalizm altında gerçek özgürleşmenin imkansız olduğunu gösterir.
- Özgürleşme İçin Somut Eylemler ve Yönelimler:
- Ruhsal Hastalığı/Engelliliği Politikleştirme: Ruhsal hastalık ve engelliliğin gerçekliğini kabul etmek, toplumsal nedenlerini vurgulamak ve kaynak ve destek talep etmek için bunları bir “silah” olarak kullanmak. Szaszcı veya burjuva eleştirel psikiyatri gibi inkarcı yaklaşımları reddetmek gereklidir.
- Sağlık, Normallik ve Üretkenlik Arasındaki Bağlantıları Kırmak: Toplumda sağlık, normallik ve üretkenlik arasında kurulan zararlı bağlantıları sorgulamak ve kırmak.
- Maddi ve İlişkisel Değişim: Engelliliğin sadece bireysel bir problem değil, bedenler ve dünya arasındaki ilişkisel olarak üretilen maddi bir durum olduğu anlayışını benimsemek. Engelliliğin ve hastalığın gerçekliğinin toplumsal ve maddi olarak inşa edildiğini ve ancak maddi değişim yoluyla değiştirilebileceğini kabul etmek.
- Fazla Nüfus Sınıfını Güçlendirmek: İşçilerin yanı sıra “fazla nüfus” sınıfını da örgütlemek. Bu, sendikaların düzensiz çalışan üyeleri desteklemesini veya Evrensel Temel Gelir gibi politikaların uygulanmasını içerebilir.
- İşyerlerini Dönüştürmek: Neurofarklı işçiler, sadece şirketlere neurofarklı “güçlü yönleri” nasıl sömüreceklerini öğreten danışmanlık hizmetlerinin ötesine geçerek, işyerlerinin yapısını ve beklentilerini radikal bir şekilde değiştirmek için örgütlenmelidirler. Neurofarklı liderliğindeki kooperatifler de önemlidir.
- Zorlamanın Kaldırılması: Zorlamayı, zararı ve hekim sınıfının gücünü ortadan kaldırmayı hedeflerken, engellilik veya hastalığın tanınmasını korumak. Konut, kaynak, destek ve hizmetlerin, ihtiyaç duyanların gereksinimlerini merkeze alarak radikal bir şekilde değiştirilmesi ve artırılması önemlidir. Devlet desteğinin ötesinde kitlesel topluluklar inşa edilmelidir.
- Neuroçeşitlilik Paradigma Bilimi: Neurofarklı bakış açılarını merkeze alan, sosyal ve ekolojik işleyiş modellerini kullanan, engelliliğin politikleştirilmiş bir anlayışına sahip yeni ölçüm ve analiz yöntemleri geliştirmek. Bu, Galton paradigmasının kontrolünü kırmak ve yeni bilgi üretmek için hayati önem taşır.
- Neuroçeşitliliğin Sömürgecilikten Arındırılması: Global Kuzey’den gelen neuroçeşitlilik teorisinin Global Güney’deki farklı ihtiyaçlara ve perspektiflere açık olması ve uyarlanması veya yerine yenilerinin geliştirilmesi. Uluslararası bir yönelim, öjenik sınırları yok etmek için hayati öneme sahiptir.
- Kesişimsellik: Neurofarklı özgürleşmenin, cinsiyet ve cinsel normlardan sapanların, patriyarki tarafından ezilenlerin ve bedensel engellilerin özgürleşmesiyle iç içe olduğunu kabul etmek.
Sonuç olarak, bu hedefler, “Normallik İmparatorluğu”nun ötesinde bir gelecek dünyası inşa etmeyi amaçlamaktadır. Kapitalizm, neurofarklı bireylerin kitlesel olarak engellenmesine ve ayrımcılığa uğramasına yol açan neuronormatif tahakkümün temelini oluşturur. Bu nedenle, neurofarklıların ve tüm kolektiflerin gerçek özgürleşmesi için kitlesel bir anti-kapitalist neuroçeşitlilik politikası gereklidir.
Kaynak : “Normallik İmparatorluğu” (Empire of Normality), Robert Chapman