“Cinselliği Yalnızca Güce İndirgemenin Trajik Bedeli : Penisle Beraber Onunla Gelen Adamı da Alırsın”

Marion Woodman’ın psikodinamik analizlerinde, cinsel ilişkinin sadece bir eylemden ibaret olmadığı, aksine tüm ruhsal bütünlüğü ve yükü taşıdığı fikri, çarpıcı bir cümleyle özetlenir: “Penisle beraber onunla gelen adamı da alırsın”.

Bu ifade, gündelik yaşamımızdaki en samimi eylemlerden birinin, yüzeysel bir fiziksel tatminden çok daha fazlasını—yani partnerin tüm bilinçdışı yükünü, ruhunu ve komplekslerini—içerdiğini gösteren derin bir psikolojik gerçeği işaret eder.

Peki, bu cümlenin taşıdığı yük nedir ve bu, bir erkeğin veya kadının içsel yolculuğunu nasıl etkiler?


1. Cinselliğin Taşıdığı Yük: Sadece “Penis” Almak

Birçok kişi için cinsel eylem, özellikle de patriyarkal bir bilinçle yaşayanlar için, her şeyi taşıyan bir alan haline gelir. Bir kadın, “Keşke bir cinsel partnerim olsa, her şey yoluna girerdi” diye düşünebilir. Ancak bu, yanlış bir tutumdur ve cinsel eylemi, ilişkinin tüm sorunlarını çözmesi gereken devasa bir projeksiyona dönüştürür.

Bu durumu, Jungiyen analizdeki Phallus (fiziksel penis) ve Phallos (ruhani, yaratıcı eril) kavramları arasındaki ayrım açıklar:

  • Phallus (Güç ve Fizik): Eğer kadın, partnerinden sadece Phallus’u (ereksiyon, fiziksel güç, salt biyolojik üreme) alırsa, arzuyu literalize etmiş olur. Bu literalizasyon, yaratıcı gücü erkeğe yansıtmak anlamına gelir ve kadının kendi yaratıcılığını biyolojik üremeyle sınırlandırır.
  • Boğulmuş Ruh: Yalnızca dışsal güçle (Phallus) ilişki kurmak, kadının kendi ruhunu, özünü (essence) feda etmesine neden olur. Tıpkı bir kadının, kocasıyla sevişirken alışveriş listesi yapması gibi. Başka bir deyişle, ruhsal uyuşturucu (anaesthetic) olarak kullanılan cinsellik, hayal gücümüzü öldürür ve ruhumuza tecavüz ederiz.

2. Adamın Kendisi: Phallos’un Vaadi

“Onunla gelen adamı” almak ise, cinsel eylemi tüm bireyin bütünlüğüne açmak anlamına gelir. Bu, fiziksel Phallus yerine, dönüşmüş ve sevgiyle dolmuş Phallos ile birleşmektir.

  • Yeni Yaratıcı Ruh: Phallos, artık güç hırsından veya şehvetten arındırılmış, ruhun yeniden dirilmiş bedeni ve yaratıcı ruh anlamına gelir. Bu, **”ruhani arzunun bedeni”**dir.
  • İçsel Evlilik (Coniunctio): Bir kadın penisle gelen adamı almayı seçtiğinde, partnerindeki kusurları da kabul etmek zorundadır. Bu, dış dünyadaki partnerde kendi içsel partnerini görmektir. Eğer kadının anima‘sı (içsel dişili) uyanık ve güçlü ise, içsel evliliğe (conscious and unconscious are united) zemin hazırlar. Bu, bedenin ve ruhun ilahi dişil enerjiye ve erkeğin ilahi partnerine aynı anda açılmasıdır.
  • Yansıtmanın Sonu: Partneri tanımayı reddeden kadın (veya erkek), tüm tanrı/tanrıça beklentilerini partnerine yansıtır. Bu yansıtma geri çekildiğinde, geçici olarak hayati bir şey kaybedilir. Ancak içsel tanrısallık dışsal insana yansıtıldığı sürece, hayal kırıklığı, kafa karışıklığı ve umutsuzluktan başka bir şey olmaz.

3. Bilinçli İlişkinin Öncelikleri

Bu cümlenin getirdiği bilinç, partnerlerin birbirlerinin yerine içsel süreçlerine öncelik vermesini gerektirir:

  • Bütünlüğün Şartı: Eğer bir kadın kocasının sevgisine bağımlıysa, yaşamsal hattının erkeğe bağlı olduğunu bilir ve bu onu sürekli kaybetme terörü ile yaşatır. Ancak kişinin kendi içsel dünyasında güvende olması, kendi güçlü ve zayıf yönlerinden sorumlu olması ve kendini bilinçli olarak sevmesi, başkalarını sevebilmenin ön koşuludur.
  • İyileşme Yolu: Eğer bir kadın kendi cinselliğiyle ilgili sorunların (örneğin kocasının sadakatsizliğinin) aslında kendi sorumluluğu olduğunu fark ederse, bunalım ve kaçınma uykusundan uyanıp, kendi gölgesiyle yüzleşme yoluna girer.
  • Yanlış Beklentiler: Bir kadın, eğer içindeki ravished bridegroom (yağmalanmış damat) kompleksini partnerine yansıtırsa, daima yaralı bir erkeği bulacaktır. Adamın (penisle gelen) bütünlüğünü kabul etmek, bu travmatik “tekrar zorlantısı” döngüsünü kırmanın anahtarıdır.
  • Zamanlama ve Diyalog: Tom’un rüyasında görüldüğü gibi, karısı onunla sevişmek istiyor, o ise konuşmak istiyordu. Bu basit an bile, ilişkinin diyalog, sabır ve karşılıklı anlayış yoluyla gelişmesine izin vermenin tek yolu olduğunu gösterir.

Kısacası, “penisle beraber onunla gelen adamı da almak,” ilişkinin başarısını dışsal bir eyleme veya güce (phallus) yüklemek yerine, içsel dürüstlük, bütünlük ve dönüşümün (Phallos) getirdiği olgunluk düzeyini kabul etmek demektir. Bu süreç zorunludur çünkü gözetimden yoksun bırakılan güç, sevginin yokluğunda oluşan bir boşluğu doldurur.