Etiket: hatay

Atatürk diplomasisinin başarı öyküsü: Hatay’ın ilhakı – Ayşe Hür

Suriye-Türkiye gerilimi ilk değil. Hatay’ın, 1939’da Türkiye’ye katılması iki ülkenin arasını uzun süre açmıştı. Geçen hafta, Osmanlı İmparatorluğu döneminde milliyetçi hezeyanlarla girilen ancak sonunda büyük kayıplarla biten savaşlara değinmiştim. Cumhuriyet döneminde Kore’ye asker göndermeyi ve Kıbrıs çıkartmasını saymazsak, ciddi bir savaşa girilmediği ve toprak kaybedilmediği gibi siyasi, askeri ve diplomatik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hatay meselesi ve Dersim hadisesi – Musa Anter

Adana’da bulunduğum sıralarda beni etkileyen iki büyük siyasi olay geçti. Biri Hatay meselesi, diğeri Dersim isyanıdır. O vakit, Suriye Fransızların müstemlekesiydi. Ancak bu müstemleke, Fransa’nın diğer müstemlekelerine benzemiyordu. Çünkü Birinci Dünya Harbinden sonra Suriye Osmanlı Imparatorluğu’ndan koparılınca, o zamanki Cemiyeti Akvam, yani Milletler Cemiyeti idaresince, yirmi yıl müddetle ve emaneten

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hataylı Ermeniler – Müslüm Kabadayı

?KÜLTÜR ZAMANI? ?Yıllar su gibi akıp gitti.? derler; aslında akıp giden yıllar değil, yaşlanan hücrelerimize yüklediğimiz deneyimlerdir. Bu bağlamda ?zaman?, diyalektik olarak hem içinde olduğumuz hem de dışından bakabildiğimiz eylemlilik halidir. Gerçekten de ?eylemli bilinç? geliştirme yeteneği olmayan hiçbir canlı için öncekiyle sonrakini karşılaştırma ve buradan soyut olan zamanı takvime

OKUMAK İÇİN TIKLA

Savaş Yıkımına Karşı Barışta Kenetlenelim (Basın Bildirisidir)

Toprağımızı kirleten, suyumuzu zehirleyen ve havamızı mahveden her türlü felakete karşı tüm insanların ortak mücadelesini örgütleyendir sanat. Yaşamı her dizesiyle yeniden ve yeniden üretendir şiir. Müzik gönül telimizin tınısını diriltendir. Peki savaş nedir? Bombalar, kimyasallar, mermiler canlarımızı alırken, doğamızı tahrip ederken, komşu ülkeler, halklar arasına düşmanlık tohumları ekerken ve bütün

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sömürgeciliğin İnsancılı Olur mu? – Müslüm Kabadayı

“Keşke doğal yaşam koşullarımızı koruyabilseydik!” hayıflanmasıyla insanın üretim ilişkilerini geliştirmediği, dolayısıyla doğayı tahribe yönelmediği ve sınıfsal çelişki ve çatışmaların olmadığı döneme dair düşünmeye başladığımız zamanlar olur. Ne yazık ki böyle anlarımızı, derinlemesine yoğunlaştırdığımız ve başka insanlarla ortaklaştırarak geliştirdiğimiz ortamlar pek yaygın değildir. Çünkü postmodern bir anlayışla ?insancıl emperyalizm? koşullarında yaşamaktayızdır

OKUMAK İÇİN TIKLA