Kategori: Romanlar

Kirpinin Zarafeti – Muriel Barbery ‘Etrafı bayağılıklarla çevrili olsa bile bayağılığın erişemediği bir kadın.’*

On üçüncü yaş gününde intihar etmeyi planlayan on iki yaşında, son derece zeki ve üstün yetenekli bir kız çocuğuyla, müzik, resim ve felsefe meraklısı, Rus edebiyatı ve Japon sineması tutkunu elli dört yaşında bir kapıcının, kibar bir Japon beyefendisi sayesinde gelişen sıra dışı dostluğunu anlatan Kirpinin Zarafeti, Fransa?da yayınlandığı 2007

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bazı Şehirlerde Sadece Tek Bir Mevsim Yaşanır, Yollar Hep Kapalı, Tutulacak Eller Hep Uzaktadır ? Canan Koçak

Küçük şehirleri bilir misiniz? Bodur binalar ve sonu hep aynı caddeye çıkan, sıkkın dar sokaklar, ki zaten küçük şehir dediğin böyle olur, belki birkaç fazladan devlet yapısı, o kadar. Yaşamaya gelince, ille de sıkıcı olacak diye bir şey yok elbette, dört duvar, iki pencere, birkaç parça eşya, her türlü şehirde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Uyanışlar – Oliver Sacks ‘Yaşadığımız derin umursamazlık ve yadsıma eğilimlerinden silkinmemizi sağlayan bir kitap’

Uyanışlar, 1920’lerde dünyanın çeşitli yerlerinde görülen “uyku hastalığı” salgınının kurbanı yirmi hastanın ve kırk yıl sonra, Doktor Sacks’ın gözetiminde aldıkları “mucize ilaç” L-DOPA sayesinde inanılmaz bir şekilde “uyanmalarının” hikâyesi. 1973’te yayımlanan Uyanışlar, daha sonra bir belgesele, radyo ve sahne oyunlarına ve başarılı bir filme konu oldu. Oliver Sacks bu kitapta

OKUMAK İÇİN TIKLA

Foucault Sarkacı – Umberto Eco ‘İrrasyonel düşüncenin 500 yıllık tarihinin 500 sayfalık bir serüveni’

Umberto Eco’nun ikinci romanı Foucault Sarkacı (Il pendolo di Foucault), kısaca, bilimdışı gerici düşüncenin 500 yıllık tarihinin 500 küsur sayfalık bir serüvenidir. 14. yüzyılda Templier tarikatının çözülmesinden başlayarak dünya çapında tasarlanmış hayali bir entrikayı konu alan, entrika ile gerçeğin iç içe geçtiği bir gerilim romandır. Kitabın adını aldığı Foucault Sarkacı,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Acının Askerleri – Burhan Günel ‘Savaş, korku, ölüm, kan, karartılmış geceler, soğuklar. Aç karınla uyunan uykular… Ve tek bir sözcük, her şeyin önüne geçip kendini kabul ettiriyordu: işgal.’

Burhan Günel, Mehmet Ali Yalçın Roman Ödülü’nü aldığı ‘Acının Askerleri’ adlı kitabında, Kurtuluş Savaşı’nda Fransız işgali altındaki Hatay’da yaşayan yaşlı bir Anadolu kadını Naime’nin son günlerini, Naime’yle torunu Zeynep arasındaki kuşak çatışmasını ve bir ülkenin ne şartlarda kurtarıldığını anlatıyor. * “Her yazarın egemen olduğu bir coğrafya vardır. Burhan Günel’in coğrafyası

OKUMAK İÇİN TIKLA

Masumiyetin Yitirilişi Ve Tarihin Çocuk Gözleri? – Canan Koçak

Altı yaşında bir çocuk, çevresinde gelişen olaylardan hangisini anlar, kavrar yada yorumlar? Soyut ve mantıklı düşünemez elbette, ama doğru olan bir şey vardır, o da bazı şeyleri somutlaştırmaya başladığı ve artık duyguları ile düşünebildiğidir. Oyun çağının birçok özelliğini taşısa da, okula gidebilecek yeterliliğe sahip olduğu genel kabul gören özelliklerinden biridir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dehşet Miğferi – Victor Pelevin

Viktor Pelevin’in ‘Dehşet Miğferi’ Eski Yunan mitolojisinden bir hikâyeye dayanıyor. Theseus ve Minotauros, klasik bir kahramanlık miti. Theseus, savaşta yenildiği için yedi erkekle yedi genç kızı boğa başlı canavar Minotauros’a yem olması için Girit’e vermekle cezalandırılır. Theseus, Minos’un kızı Ariadne’ye âşık olduğu için bu canavarı bulup öldürmek zorundadır. İşte Pelevin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Filin Yolculuğu – José Saramago ‘Katı ve önyargılarla dolu engizisyon Avrupa?sını Batı?dan Doğu?ya kat eden fil terbiyecisinden ve filden insanlık dersleri’

José Saramago ‘nun 2009 yılının Mayıs ayında çıkan romanı ‘Filin Yolculuğu’nda, Portekiz kralı III. João’nun, kuzeni Kutsal Roma-Germen İmparatoru II. Maximilian’a hediye olarak gönderdiği sevimli fil Süleyman’ın Lizbon-Viyana yolculuğunu anlatıyor. Saramago severleri şaşırtacak bu keyifli roman, bir yandan da filin gariban ama köylü kurnazı terbiyecisi Subhro ile kafileye eşlik eden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ökse – Burhan Günel ‘Yoksul insanların girdikleri çıkmazdan kurtulabilmek için çırpınışlarının, tutunacak bir dal arayışlarının öyküsü

Burhan Günel’in 1972 yılında yayımladığı ilk romanı “Ökse”, yoksul insanların gerçek öyküsüdür. Toplum yapısındaki bozuklukların yarattığı ökse insanlarıdır onlar ve girdikleri çıkmazdan kurtulabilmek için çırpınışlarının, tutunacak bir dal arayışlarının öyküsü Ökse’de yalın bir dille sergilenmektedir. “Adam tütün tabakasını açtı, ince kâğıda tütünü yaydı. Sonra yuvarladı, diliyle yaladı, yapıştırdı. İsli gaz

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lucas Diye Biri (Un Tal Lucas) – Julio Cortázar

Julio Cortázar bu kitabında Lucas diye birinin serüvenlerini anlatıyor. “Yaşlandıkça anlıyor onu öldürmenin kolay olmadığını. Bir ejderha olmak kolay ama onu öldürmek kolay değil, çünkü çok sayıdaki kafasını (bu sayı danışılabilecek yazarlara ve hayvanat kitaplarına göre yediyle dokuz arasında değişiyor) keserek öldürmek gerekiyor, ancak en azından bir tane iyi kafayı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çocuğun Öyküsü – Peter Handke

Yugoslavya’nın bölünmesine yol açan savaşı ve NATO’nun Sırbistan’a olan saldırısını, barıştan yana tutumunu göstermek amacıyla 1974 yılında aldığı George Bueckner Edebiyat Ödülü’nü iade eden *”romanları, tiyatro oyunları, deneysellikten hoşlanan usta kalemi “sıra dışı bir aydın olarak tanınan Peter Handke, Çocuğun Öyküsü’nde (Kindergeschichte) tüm güzelliği ayrıntılarında gizli olan bir konuya, çocuk

OKUMAK İÇİN TIKLA

Huzursuzluğun Kitabı – Fernando Pessoa

Huzursuzluğun Kitabı (Das Buch der Unruhe) Fernando Pessoa?nın en önemli yapıtıdır. Pessoa?nın bu kitabında yer alan düzyazıları sosyolojik, politik ve filozofik özellikler taşıyor. Uzmanlara göre, Pessoa?nın bu kitabından alınan tadı ancak Friedrich Nietzsche?nin yapıtları verebilir. Ancak ne yazık ki Pessoa, kendisinin şimdi ulaştığı bu büyük ismi yaşarken hiç hissetmedi. O

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mehmet: Fay Kırığı 1 – Mehmet Eroğlu. Toplumun fay hatlarını konu alan bir roman.

Mehmet Eroğlu?nun 2009 yılının Mart ayında yayımladığı romanı ‘Mehmet: Fay Kırığı-1’ uçurumun kenarına götürülen ülkemizin çatlaklarını konu alan üçlemenin ilki. *”Roman, birbirlerinden çok farklı yaşam biçimi ve inançlarla yaşayan sınıfların kopukluklarını anlatıyor. Yazar ?fay kırığı? ile toplumsal anlamda kopuklukları ve bunun tehlikelerini dile getiriyor. Yine mecazi anlamda bu toplumun büyük

OKUMAK İÇİN TIKLA

Varolmayan Şövalye – İtalo Calvino ‘varolan ile varolmayanın çatışması”

İtalo Calvino, ‘İkiye Bölünen Vikont’ ve ‘Ağaca Tüneyen Baron’dan sonra Atalarımız üçlemesinin son halkası olan ‘Varolmayan Şövalye’ adlı yapıtını 1959 yılında yayınlar. Varolmayan Şövalye?nin kahramanı Agilulfo, çok yiğit ve soylu bir şövalye olmakla beraber, bir tek kusuru vardır: varolmamaktadır. Daha doğrusu parlak, gösterişli bir zırhtan ibarettir, ama ne yazık ki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Brooklyn’e Son Çıkış – Hubert Selby Jr. ‘ABD toplumunda dipte kalanların hayatlarından kesitler sunan bir roman’

1928’de Brooklyn’de doğan Hubert Selby Jr. kendisini uluslararası üne kavuşturan, altı yılda tamamladığı ilk kitabı ‘Brooklyn’e Son Çıkış’ı 1964’te yayımladı. Kitap ilgi görünce Alman yönetmen Uli Edel hikayeyi beyazperdeye uyarladı. “Brooklyn?e Son Çıkış, İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD toplumunda dipte kalanların hayatlarından kesitler sunan bir roman. Belki de aynı semtte

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dünya Bizim Hem Beşiğimiz, Hem de Kapanımız? Canan Koçak

Orijinal olan her şeyden soyutlanmış yüzlerce nesil, hepimiz öyle değil miyiz? Hayatın televizyon için bir mecaz olduğunu hiç düşündünüz mü? Peki televizyonun bizi bir şekilde tanrılaştırdığını düşündünüz mü? Saklanan, gizlenen ve sonra da gerçek diye sunulan yalanlarımız var. Kendi kendimize edinmiyoruz bu yalanları, öğretilen ve imrendirilen sahte hayatlardan, tek tipleşmiş

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kayıp Söz – Oya Baydar “Bir söz arıyordum, bir ses duydum. Bir çığlığın peşine takılıp uzaklara gittim.”

Oya Baydar, “Kayıp Söz”de, şiddetten kaçarak kurtulmaya çalışanların, bu çabalarının başarılı olmasının olanaksızlığına işaret ediyor “Bir söz arıyordum, bir ses duydum. Bir çığlığın peşine takılıp uzaklara gittim. Duyduğum sesin, şiddetten doğan acının sesi olduğunu bilmiyordum, öğrendim. Söyleyecek bir sözüm var artık.” Savaş ve şiddetin dört bir yanımızı sardığı bir dönem

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nadja – Andre Breton “Güzellik ya çırpınmalı olacaktır ya da hiç olmayacaktır…”

André Breton, 1928’de yayımlanan gerçeküstücü romanı ‘Nadja’ ile 20. yüzyılın en tutkulu ve ‘çırpınmalı’ arayışlarından birini başlatır. *Nadja’ her şeyden önce sadece sürrealizmin ve André Breton’un değil, 20. yüzyıın başyapıtlarından biri. Bunu söylememizdeki en büyük etken ise, sürrealist hareketin ve yapıtın artık elli yıldır akademilerin önemli bir konusu olmasına, yani

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çılgın Aşk – Andre Breton ‘Dilerim çılgınca sevilesiniz!’

*“Bireysel varoşlun anlamsızlığından evrensel uyuma giden yol tefekküre dayalı, yalnızlığın yolu değildir. Aşk;  özgürlük ve kolektivizme giden yolun ilk adımlarındandır. Yeniklerin, sanatçıların, devrimcilerin, delilerin çılgın aşkı, yaşadığımız sefil dünyaya karşı ilk başkaldırma girişimidir.” Cezayir’deki Fransız sömürgeciliğine karşı ”121’in Manifestosu”nu yazanlardan biri olan Andre Breton’un 1937 yılında yayımladığı Çılgın Aşk (L`Amour

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gümüş Güvercin – Andrey Belıy ‘Doğu-Batı ikilemini sorgulayan bir roman’

Doğu-Batı konusunu, ‘aydın’ olma durumunu roman kahramanı üzerinden sorgulayan, oradan ‘aydın’lara bakan Andrey Belıy, bir anlamda yaşamın gerçek çelişkilerinin arayışını sergilemiş Gümüş Güvercin’de. Kitap, bu yönüyle, yaşadığımız çağa da denk düşen ezeli bir sorunsala parmak basmış. Gümüş Güvercin, Batı ve Doğu gibi iki temel olgu üzerinde gidip geliyor. Dolayısıyla kitap,

OKUMAK İÇİN TIKLA