Kategori: Nazım Hikmet

Nazım Hikmet’in Aşklarının Şiirsel Evrenine Yansıyan İzler

Nazım Hikmet’in şiirleri, yalnızca politik bir manifesto ya da toplumsal bir başkaldırının sesi değil, aynı zamanda derin bir insanlık haritasının çizimidir. Onun aşkları, bu haritanın en karmaşık ve tutkulu hatlarını oluşturur. Aşk, Nazım’ın eserlerinde bir duygu olmanın ötesine geçer; bireyin varoluşsal mücadelesini, toplumla ilişkisini ve evrensel bir anlam arayışını şekillendiren

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lorca ve Nâzım’ın Şiirlerinde İnsanlık Durumu ve 20. Yüzyılın Şiirsel Yeniden Tanımlanışı

İnsanlığın Ortak Dertlerine Şiirsel Bir Dokunuş Federico García Lorca ve Nâzım Hikmet, 20. yüzyılın çalkantılı dünyasında insanlığın evrensel meselelerini ele alan iki güçlü ses olarak öne çıkar. Her ikisi de savaşlar, toplumsal eşitsizlikler, baskıcı rejimler ve bireyin içsel çatışmaları gibi insanlık durumunun temel sorunlarını şiirlerinde işler. Ancak bu sorunlara yaklaşım

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lorca ve Nâzım Arasında İdealler ve Gerçeklikler

Federico García Lorca ve Nâzım Hikmet, 20. yüzyılın çalkantılı dönemlerinde şiirleriyle hem bireysel hem de toplumsal meselelere ses olmuş iki büyük şairdir. Lorca’nın İspanya’sı, faşizmin yükselişiyle gölgelenirken, Nâzım’ın Türkiye’si baskıcı rejimler ve sürgünlerle şekillenmiştir. Her iki şairin eserleri, insanlığın özlemlerini, çatışmalarını ve sınırlarını yansıtan birer ayna işlevi görür. Bu metin,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lorca ve Nâzım Şiirinde Evrensel ve Yerel Dokular

Federico García Lorca ve Nâzım Hikmet, 20. yüzyıl şiirinin iki dev ismi olarak, farklı coğrafyalardan ve ideolojik zeminlerden yola çıkarak insanlık hallerini dizelere dökmüşlerdir. Lorca’nın Endülüs’ün derin folklorik köklerinden beslenen, mitolojiyle harmanlanmış sürrealist ve sembolist dünyası ile Nâzım’ın sosyalist gerçekçilikle yoğrulmuş, tarihsel materyalizme dayalı modernist şiiri, evrensel bir dil yaratma

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nazım Hikmet Bugün Yaşasaydı;

Nazım Hikmet bugün yaşasaydı, şiirlerini adaletsizlik, sömürü, baskı, göç, yoksulluk, kadın cinayetleri, doğa talanı, kürt sorunu, işçi ölümleri ve sansür gibi konulara adardı. Onun şiiri daima hem insan’a hem de insanın sistemler karşısında maruz kaldığı zulme yönelik bir haykırıştı. Bugün de aynı isyanı, çağdaş biçimlerle sürdürürdü. 📌  Halkçı, sosyalist ve emek merkezli bir duruş:Nazım, hiçbir zaman bireysel kurtuluşu savunmadı; kolektif özgürlüğün, halkın refahının peşindeydi. Bugün

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kitap, ana izleği bisiklet olmakla beraber çevre sorunlarından savaşların yarattığı acılara, tarihî anekdotlardan teknolojik gelişmelere uzanan zengin bir içeriğe sahip.

Bisikletle bütünleşmiş Aydan Çelik’in kaleme aldığı Nâzım Hikmet’in Bisikleti yalnızca bir bisiklet veya Nâzım Hikmet kitabı değil… “Bisiklet” konusunda ülkemizdeki en yetkin isimlerden biri olan Aydan Çelik, Nâzım Hikmet’in Bisikleti’nde iki sevdiğini bir araya getiriyor: Nâzım Hikmet’in üç yaşında, üç tekerli bir bisiklet arkasında başlayan hikâyesinin izini sürüyor. Bu izi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaşamaya Dair – Nazım Hikmet (seslendiren: Genco Erkal)

YAŞAMAYA DAİR 1 Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Akın var güneşe akın! Güneşi Zaptedeceğiz, güneşin zaptı yakın!” Nazım Hikmet (seslendiren: Genco Erkal)

Güneşi İçenlerin Türküsü Bu bir türkü:- toprak çanaklarda güneşi içenlerin türküsü! Bu bir örgü:- alev bir saç örgüsü! kıvranıyor; kanlı; kızıl bir meş’ale gibi yanıyor esmer alınlarında bakır ayakları çıplak kahramanların! Ben de gördüm o kahramanları, ben de sardım o örgüyü, ben de onlarla güneşe giden köprüden geçtim! Ben de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Asrım sefil, asrım yüz kızartıcı, asrım cesur, büyük ve kahraman – Nazım Hikmet (Seslendiren: Nazım Hikmet / Genco Erkal)

YİRMİNCİ ASRA DAİR — Uyumak şimdi, uyanmak yüz yıl sonra, sevgilim… — Hayır, kendi asrım beni korkutmuyor ben kaçak değilim. Asrım sefil, asrım yüz kızartıcı, asrım cesur, büyük ve kahraman. Dünyaya erken gelmişim diye kahretmedim hiçbir zaman. Ben yirminci asırlıyım ve bununla övünüyorum. Bana yeter yirminci asırda olduğum safta olmak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nereden Gelip Nereye Gidiyoruz – Nâzım Hikmet (seslendiren: Genco Erkal)

NERDEN GELİP NEREYE GİDİYORUZ? Başlangıç Doğrultup belimizi kalktığımızdan beri iki ayak üstüne, kolumuzu uzunlaştırdığımızdan beri bir lobut boyu ve taşı yonttuğumuzdan beri yıkan da, yaratan da biziz, yıkan da yaratan da biziz bu güzelim, bu yaşanası dünyada. Arkamızda kalan yollarda ayak izlerimiz kanlı, arkamızda kalan yollarda ulu uyumları aklımızın, ellerimizin, yüreğimizin,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nazım Hikmet’in kendi sesinden 1 Mayıs kutlaması / Türkiye işçi sınıfına selâm!

Nazım Hikmet’in kendi sesinden 1 Mayıs kutlaması / Türkiye işçi sınıfına selâm! ONLAR Onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar; korkak, cesur, cahil hakim ve çocukturlar ve kahreden yaratan ki onlardır, destanımızda yalnız onların maceraları vardır. Onlar ki uyup hainin igvasına sancaklarını elden yere düşürürler ve düşmanı

OKUMAK İÇİN TIKLA

‘İstanbul’da 1 Mayıs’ – Nazım Hikmet

Nâzım Hikmet’in “İstanbul’da 1 Mayıs” şiiri ilk kez ortaya çıktı. TÜSTAV (Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı) arşivinde 1925 yılındaki belgeler arasında Nâzım Hikmet’in “İstanbul’da 1 Mayıs” şiiri ilk kez yayınlandı. Bu çalışmalarla Türkiye’de işçi ve komünist hareketin tarihine ilişkin birçok bilgi ve belge de gün yüzüne çıktı, kitaplaştı. Bu çalışmaları

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nazım Hikmet’in “Bana mutluluğun resmini yapabilir misin?” sorusuna Abidin Dino’nun “Mutluluğun Şiiri”yle yanıtı

Nazım Hikmet’in Saman Sarısı şiirinde Abidin Dino’ya “Bana mutluluğun resmini yapabilir misin?”dizesiyle sorması üzerine Abidin Dino belki mutluluğun resmini yapamadı ama yazdığı şiiriyle mutluluğu anlatmaya çalıştı. Nâzım Hikmet, tüm dünyada ilgiyle takip edilen, yeni bir düzen kurma çabası içindeki Küba’ya adımını atar. Tarih 1961 yılının Mayıs ayıdır. Dünya tarihine geçecek

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Bir söz, bir koku, bir el işareti.” Nâzım Hikmet

“İyice yaklaştı bana büyük karanlık./ Dünyayı telaşsız, rahat/ seyredebiliyorum artık./ Bakınıyorum başımı kaldırıp işten,/ karşıma çıkıveriyor geçmişten/ bir söz/ bir koku/ bir el işareti.” Bir söz, bir koku, bir el işareti. Nâzım’ı destan yazmaya yönelten, geçmişten esip bilincinde fırtına yaratan şeyler arasında bu şiirindekine benzer üç simge ne olabilirdi? Kitaptakiler

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nâzım Hikmet’te şair ve kahramanın varoluşu üzerine

“Eğer insanlar şairlerin söylediği yeni sözleri beğendiğini söylüyorsa, bu durum büyük bir tehlikeye işaret eder. Buradaki yeniden kasıt müzikteki yeni makamlardır. Bu tür yenilikler de beğenilir. Ancak bunun peşinden gitmek, yani müzikte yeni makamın çıkması korkulacak bir şeydir. Bu durumda her şey tehlikeye girer. Damon’un söylediği ve benim de aynı

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Günler ağır. Günler ölüm haberleriyle geliyor.” Nazım Hikmet

Zafere Dair Korkunç ellerinle bastırıp yaranı dudaklarını kanatarak dayanılmakta ağrıya. Şimdi çıplak ve merhametsiz bir çığlık oldu ümid… Ve zafer artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar tırnakla sökülüp koparılacaktır… Günler ağır. Günler ölüm haberleriyle geliyor. Düşman haşin zalim ve kurnaz. Ölüyor çarpışarak insanlarımız – halbuki nasıl hakketmişlerdi yaşamayı – ölüyor insanlarımız

OKUMAK İÇİN TIKLA