Etiket: Josef Kılçıksız

Sürekli Devrim’in Dural Düşmanları – Josef Hasek Kılçıksız

Kuramsal Çerçeve “İktidar, iktidara düşkün olmayan ve iktidardan gelecek yararlara ihtiyacı bulunmayanlara verilmelidir.” der Platon. Özünde Troçkizm bürokrasiye, nomenklaturaya, Marxizmi boğan yönetim şekillerine bir karşı çıkış olarak kristalleşti. Bu bakımdan başlangıçta güçlü kuramsal bir çerçeveden yoksundu. 1924’li yıllardan sonra Troçkist yaklaşım kendini sosyalizmin Stalinist anlayışına bir itiraz olarak konumlandırdı. Parti

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dava’daki Episteme ve Kötücül Hüküm – Josef Kılçıksız

“Ne istediğini bilmeyen, tatminsiz ve sorumsuz tanrılardan daha tehlikeli bir şey olabilir mi?” Yuval Noah Harari “Nerede yargıç? Nerede yüksek mahkeme? Konuşacaklarım var! El kaldırıyorum işte!” diye bağırıyordu Josef K. Yazarın düş gücünden fırlamış gibi duran, dengesiz, saplantılı, yalnız ve yabancı, sesi içerden kilitli birinin varolmaktan yüklendiği ontolojik suçluluk duygusunun

OKUMAK İÇİN TIKLA

Paskalya Çöreği – Josef Kılçıksız

PASKALYA ÇÖREĞİ Çocukluğun büyülü bir bahçe olduğu hep söylenir. Erginleşme ise büyü bozumudur. Masalların gücü buraya dayanır. Antakya Ortodoks kilisesinde yine bir paskalya yortusu törenindeyiz. Bir sürgü gıcırdıyor taş avlusunda. Yahudiler Pilatius’tan hırsız yerine İsa’yı serbest bırakmasını isteselerdi bu bayramı kutlayamayacaktık. Bu güzelim bayramı Yahudilere borçlu olduğumuzu çocuk aklımızla bilemezdik.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gramsci’ci Pasif Devrim – Josef Kılçıksız

Türk siyaseti yeni bir momentum kazanmışken, acaba A. Gramsci’nin “pasif devrim” kavramıyla sosyo-politik süreçler açıklanabilir mi? Pasif devrim, gerçek yapısal değişimi erteleyen, kitlelerin siyasal sisteme tam katılımını/girişini yadsıyan, muhalefeti devlet aygıtına entegre eden, değişen güç dengesinin ve yönetici sınıfların, ideolojik konsensüsün veya organizasyonal tutumumun yokluğunda sınıf çatışmalarını yönetme stratejisinin adıdır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Azra ve Şehir – Josef Kılçıksız

hayat denen dramanın görkemine yakışan bir sona ulaşıyoruz azra. gölgelerimiz çoktan terkettiler bizi. bu şehirde zararlı hayatlar ve sızmış zamanlar peşindeyim. uyuyan geceye perdelerini indirmiş bir sinemanın ışıkları yanıyor aniden. birbirinden uzaklaşıp kendi yollarına giden iki insanın yitik hayatlarını anlatıyor bu film.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Modern Leviathan’ın İnşası Sürecinde İdeolojik Bir Aygıt Olarak Yalan

Memnuniyetsizlik çağında trajik olanın aslında efficency etiği üzerine kurulu performans odaklı, steril sosyalleş(eme)me olduğu kanısındayım. Ben kendi adıma, endüstriyel zaman hesaplamalarının yarattığı ve sadece çalışma değerlerinin olduğu Calvinist hijyeni benimsemiş bir yaşam projesinin insanın doğasına aykırı olduğunu düşünürüm. Dünya paylaşım savaşları, Nazizm ve faşizmin yanı sıra Keynesçi ekonomi kurtarma politikalarıyla

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir Yanılsamanın Topografyası Olarak Aşkın Zihinsel Haritalarında Schopenhauer Okumaları

İnsanın tanrıları mümkün olduğunca fazla görmesini sağlayan kutsal bir bilgi olarak aşk, özneyi tanrılar dünyasına aktarmak için önemli bir işlev yüklenir. Aşk, arzunun kalın katmanları arasında geçiş sağlamak için gerekli ağır bir alettir. Değişik duygu katmanları arasında sert geçişkenlik aslında bir sıçramaya işaret eder ve bu sıçrama, öznenin bütün metafiziğini mitler

OKUMAK İÇİN TIKLA

Janus Toplumu

Roma panteonunda ikiyüzlü olarak resmedilen Janus, hem geleceğe hem geçmişe baktığından değişimi gören, başlangıçların, bitişlerin ve eşiğin tanrısıdır. Eşik ve kapılarla bağlantılanmasının nedeni, hayatın bir odasından öbürüne geçme dönemlerinde, bir kapıyı kapatırken bir başkasını açmış olması yüzündendir. Değişimin ve geçişlerin tanrısı olarak Janus, bu sert geçişlerde fiziksel ve ruhsal salınımlardan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ahlaki Çürümenin Sorumlusu Homo Economicus’un ‘Yanlış’ Tanrısı mı?

Kadim zamanlarda türünün devamlılığını sağlamak için içindeki vahşi avcıyı uyandıran insan, şiddeti bu uğurda araçsallaştırmıştı. Zamanla sosyalleşen insanın önceliği artık karnını doyurma telaşından, ‘mutlu’ olma çabasına doğru evrilmişti. Güvenliği ve türünün devamlılığı için ödemek zorunda kaldığı bir bedel olarak sosyalleşme, beraberinde yerleşik hayatı da getirmişti. İnsan doğanın vahşi evrenini hakimiyeti

OKUMAK İÇİN TIKLA

Erkek egemenliğine itaat etmeyen ilk kadın Lilith ve Şeytanın Çocukları – Josef Kılçıksız

Eylemleriyle şiddeti yücelten ve radikal bir determinizm ortaya koyan köktendinci öğretinin Lilith anlatısındaki karşılığı kan ve seksin yüceltilmesidir. Lilith anlatısında gözlenen epikurosçu hedonizm günümüz köktendinci anlayışta bir düşkünlüğe ve kültürel dejenerasyona tekabul eder. Tanrının, cennetine dönmek için bir türlü ikna edemediği Lilith nedamet getirmez, o diablo evrenine ait bir varlık

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevski’nin Anti Kahramanları ve Yarılmış Medeniyet – Josef Hasek

Hayatın boşluğu ve anlamsızlığını felsefe katlanabilir hale getirdi, bunun dışında belleğimiz, bu boşluk duygusundan kaçışı olanaklı kılmak için adeta unutmaya karşı olan direncini azalttı. Hafızamız balığınkine doğru hızlı bir evrim geçiriyor. Hayatın zehirleyici hiçliğine karşı bir enstrüman daha var elimizde: şizofreni. Uygarlığımızın yarılmışlığının kişilikteki izdüşümü olarak şizofreni, uzlaşmacı bir tavır

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sanal Çağda Özgürlük Bunalımı, Empati ve Kamusal Mekânlar

Birçoğumuz iş, aile tv, hobiler ve fb’tan sonra duygudaşlık kurmaya zaman kalmadığını düşünüyoruz. Empatiyi enerji emen bir ruh hali olarak sıranın en altına yerleştiriyoruz. Vurdumduymazlık çağında adeta bir empati bunalımı yaşıyoruz. Eğer öyleyse, gerçekliğe bakış tarzımızla önceliklerimizin tamamını gözden geçirmemiz gerekecektir.

OKUMAK İÇİN TIKLA