Etiket: Veysel Atayman

Materyalizm ile İdealizm Arasında – Schopehnauer

Schopehnauer felsefesi başlangıcından itibaren bir red felsefesidir. Bu red, ona kadar uzanagelen felsefe geleneğinde olağan kabul edilmiş, öylece benimsenen temel felsefi hakikatlere yönelik bir reddir. On dokuzuncu yüzyılın girişinde felsefenin temel hakikati denince, kendi bilincinde olan ben anlaşılıyordu. Bilincin birliği, bütünlüğü bu ben’in içinde, onun sayesinde kurulmaktaydı. Descartes, “cogito ergo-

OKUMAK İÇİN TIKLA

Din Felsefesi – Schopenhauer

Schopenhauer’in irade’yi olumsuzlama öğretisi onun ahlak felsefesinin çekirdeğini oluşturup düşünürün din alanına uzanmasını da sağlar. Gerek Schopenhauer metafiziğinin gerekse dinsel inancın başlıca ilgisi, dünyayı aşmak, öte dünyada kurtuluşa ulaşmaktır. Hem irade metafiziği hem de din, insanın manevi kurtuluşa duyduğu bu ihtiyacın varlığını gösterirler. Yeryüzünde sonu gelmeyen acılara batmış insanın kurtuluşudur

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bilinçdışının (İd’in) Olduğu Yerde Ben’im Olmam Gerekir – Schopenhauer

Ebedi irade, bedenimizin karanlık derinliklerinden zaman mekân boyutlarına bürünüp bi- reyselleşerek fenomenleşince, onun varlığını fark ederiz. Dünyanın asıl itici gücü olarak irade kendinde bilinebilecek bir şey değildir; biz onu nesneleşmeleri aracılığıyla fark ederiz. Metafizik üzerinden bilgisine ulaştığımız, farkına vardığımız şey, dünyanın gerçek yüzünü yüzeydeki tasarımların gerisine gizleyen, iç motorudur. Renkli

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dinin Kökeni Korkudur – Schopenhauer

Schopenhauer’in ahlak öğretisinin, ahlak bilincinde nitelikçe yeni bir basamak oluşturma olasılığı, onun dine, inanç sistemlerine yaklaşımında da önemli yansımalar gösterir. Sıkça tekrar ettiğimiz gibi düşünür, aklın içeriklerinin aklın kendi ürünü olduklarından emindi. Ona kalacak olursa filozoflar, insan davranışlarını bağlayıcı ahlak ilkeleri ararken, bunun kaynağını ‘akla’ dayandırmaya kalktıklarında bu akim ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Negatif Adalet – Schopenhauer

Negatif Adalet Schopenhauer adaleti, hakkaniyetli davranmayı kendince yorumlar. Herkese hakkını vermek değildir adil davranmak; herkese hakkı olanı vermek, zaten onun olanı vermek demektir ki, bu da zaten etik olarak anlamsızdır, çünkü o şey zaten onundur; adil davranmak, hayatın pratiğinde, “başkasının olanı ondan almamak” demektir ki, bu da karşımıza negatif bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Schopenhauer: “Korkutulmuş insan kendini boyun eğmeye ve yardım için yalvarmaya zorlar”

Dinin Kökeni Korkudur Schopenhauer’in ahlak öğretisinin, ahlak bilincinde nitelikçe yeni bir basamak oluşturma olasılığı, onun dine, inanç sistemlerine yaklaşımında da önemli yansımalar gösterir. Sıkça tekrar ettiğimiz gibi düşünür, aklın içeriklerinin aklın kendi ürünü olduklarından emindi. Ona kalacak olursa filozoflar, insan davranışlarını bağlayıcı ahlak ilkeleri ararken, bunun kaynağını ‘akla’ dayandırmaya kalktıklarında

OKUMAK İÇİN TIKLA

Popüler Sinema’nın Mitolojisi – Tuncer Çetinkaya, Veysel Atayman

Bu kitap, popüler sinemanın dört türünü kapsıyor… Komedi, Western, Melodram ve Korku. Uzun zamana yayılan araştırmanın, düşünmenin, tartışmanın, birikimin bir ürünü Popüler Sinema’nın Mitolojisi. Sayısız yazılı kaynak ve film eşlik etti bu sürece. Açık ki imgelerden ve göstergelerden kurulu bir dünyanın, hayatın gerçeklikleriyle ilintilerinin çözümlenmesi ve yeniden okunması entelektüel derinliği,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Umudun Arkeolojisi: Din ve Maddecilik – Bora Erdağı

Bazı yazarların veya kitapların okunması için özel nedenler gerekir. Eğer bu özel nedenlerden yoksun sıradan bir okursak zaten okumamızın başarıya ulaşması, beklentilerimizin karşılanması mümkün değildir. Kısa sürede okumayı bırakıp sızlanmaya başlarız. Fakat kendi gündelik yaşam alanlarından hayata doğru ve hayattan kendi ilgi alanlarına doğru söz almak isteyen bir okursak, o

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bilinç Gökten Düşmedi (Bilincimizin Evrimi) – Hoimar von Ditfurth

Dünyanın gelişme tarihiyle de özdeş olan evrensel gelişmenin karakteristik niteliği, doğa tarihinin süreci içinde kaçınılmaz biçimde, tabaka üstüne tabaka koyarak hep yeni bir şey doğurmak, ortaya koymak olmuştur. Aynen öyle, tabaka üstüne tabaka koyarak. Katman katman. Ve burada hiçbir şey “gökten düşmez”. Ne bilinç, ne ruh, ne zekâ…

OKUMAK İÇİN TIKLA

Soylu Sınıfın Sonbaharı / İngiltere Yılları – Elias Canetti

Tüm dünyada özellikle romanı “Körleşme” ve antropolojik çalışması “Kitle ve İktidar” ile ses getiren edebiyatın kuşkusuz en önemli isimlerinden biri olan Elias Canetti, İkinci Dünya Savaşı tüm çılgınlığıyla sürerken İngiltere’ye yerleşmek zorunda kaldı ve yaklaşık kırk yıl Londra’da yaşadı. Eserlerinin henüz çoğu kimse tarafından bilinmediği zamanlarda, kendisine tamamen yabancı bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Marksist İmgelem – Georg Lukacs

Marksist edebiyat kuramı deyince kuşkusuz Lukacs akla gelen ilk isimlerden. “Soylu” bir Macar ailesinin çocuğu olarak 1885’te dünyaya gelen Lukacs öncelikle estetik kuramıyla ilgilenir. 20. yy.’ın başından 1914’e kadar Bükreş, Berlin, Floransa ve Heidelberg’deki öğrenim yılları süresince estetik kuramı üzerine çalışmalar yapar. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Lukacs yoğun şekilde Marx

OKUMAK İÇİN TIKLA

Arenada ‘Show’ Modern Sporun Dünü ve Bugünü – Metin Kurt, Turgay Kurultay, Veysel Atayman

“Arenada ‘Show’ Modern Sporun Dünü ve Bugünü” adlı kitap öncelikle ’68’in dünyayı, toplumu ve hayatı yeniden kurma tutkusunun ve heyecanının bir araya getirdiği, profesyonel bir futbolcu ile sinema delisi bir üniversitelinin arkadaşlığının uzantısı. Bütünsel değiştirme ütopyalarının yerini, bireysel ayakta kalma projelerinin aldığı bir uğraktan bakıldığında, iki hayalcinin dostluğundan arta kalanlar

OKUMAK İÇİN TIKLA