Kategori: Ece Temelkuran

Ece Temelkuran: “Benim anayurdum dilim” (Söyleşi: Elif Şahin Hamidi)

Ece Temelkuran’ın iyilik güzellik çabası her şeye rağmen devam ediyor; şu çivisi çıkmış dünyaya rağmen… Çünkü insan milyonlarca yıldan bu yana böyle yapmış: iki bin yıl önce bir tabağa, bir sürahiye şahane bir çiçek işlemiş, bir kadın  dokuduğu kilime biraz daha güzellik katmak için bir motif daha eklemiş. Her şeye

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ece Temelkuran: “Beyrut karşıladı kalbimi, evsizliğimi” (Söyleşi: Elif Şahin Hamidi)

Ece Temelkuran “Beyrut karşıladı kalbimi, evsizliğimi” Gazeteci-yazar Ece Temelkuran, bunca gazetecilikten sonra güçlü bir ilk romanla okurlarının karşısında. Beyrut’ta, savaş topraklarında, acı ve gözyaşıyla yoğrulmuş bir aşk hikâyesi anlatıyor Temelkuran bu kez. Aşkın, hep bir “iç savaş” olduğu, kalplerin yağmalandığı Ortadoğu’da acılı ve yaralı bir aşk hikâyesi. Kitabın, başlangıçta bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ağrı’nın Derinliği, Ece Temelkuran “Ararat sizin için bir yükseklik meselesidir. Bizim içinse bir derinlik meselesi!.”*

Ece Temelkuran’ın Hrant Dink’e adadığı ‘Ağrı’nın Derinliği adlı kitabı, ‘Anadolu’dan, Anadolu’yu terk etmek zorunda kalmış herkese gönderilmiş uzun bir mektuptur. İnsan nasıl hatırlar, nasıl unutur, nasıl barışır, nasıl affeder? Bu sorular hakkındadır anlatacaklarım. Bu, dünya üzerindeki herkes için yazılmış bir unutma ve hatırlama yolculuğunun hikâyesidir’ ‘Ağrımızı” yazan Ece Temelkuran kitabı;

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ece Temelkuran – Küçük Satırlar (Nilgün Marmara’ya dair)

Kendisini tanımayanlardandır Nilgün Marmara. Kendisini hiçe sayanlardan yok kabul edenlerden görmeyenlerden. Yağmurda yürürken ıslandığını değil küçük su taneciklerinin nasıl toprağın göğsünde masumca öldüğünü düşünenlerdendi. Arabaların gürültüsünü lanetlemek yerine bu gürültüye eşsiz bir sabırla dayanan yeryüzünün sükûnetine hayrandı. Kırılmalarla geçen aşkın sonsuzluğunu düşünürdü. Büyüyemeyenlerdendi hep çocukluk yaşayanlardandı. Az zamanda her zamanı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çiçeklerden sanırım bir tek karanfili sevmem – Ece Temelkuran

KARANFİLİ sevmem. Çiçeklerden sanırım bir tek karanfili sevmem. Hele kırmızısı… Kürtçe, Ermenice, Türkçe ölüm demektir karanfil. Tabutun ardından atılan çiçek. Tabutların ardından yerlerde parçalanmış kırmızı yapraklar. Omuzları düşürüp eve dönmektir karanfil. Karanfil, bulunamayan, hiç aranmayan katillerdir. Hesabı sorulmamış genç ölümlerdir. Ağlamaklı, öfkeli, bağıran kalabalıklara birilerinin dağıttığı çiçektir, elinde öylece durursun

OKUMAK İÇİN TIKLA

Unutma, hayatı hatırla: Deniz Hüseyin Yusuf!

“Devir, her şeyden önce, unutma ve hatırlama üzerine bir roman. Çıkış noktası ise dilsizlik.” Bir süre önce mübadele döneminin edebiyata yansımaları üzerine küçük bir araştırma yapmıştım. Mübadelenin Türk edebiyatına yansıması o kadar cılız, Yunan edebiyatına yansıması o kadar büyüktü ki şaşırıp kaldığımı hatırlıyorum. Mübadelenin özel bir yeri de yoktu üstelik,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ece Temelkuran ‘ın Hayatı

“İnsanın bir duruşu olmalı, yaşama ve yaşanılanlara karşı… Hayata nerden ve nasıl bakacağını kendi belirlemeli ve sakınmadan rengini belli etmeli. (…) Bazen en uzak halk kendimizinkidir bize. Okyanus aşırı bir memlekettir bazen Türkiye. Bu toprağın yeniden bizim toprağımız olmasını istiyorsak eğer yeniden birleştirmemiz gerekiyor tepelerimizin hikâyelerini. Söküldüğümüz yerlerden, ?çilemizi? çözüp

OKUMAK İÇİN TIKLA

Muktedir Kadınlar Baladı – Mutlu Arslan

Sanırım yol romanları en çok kadınlara yakışıyor? Yerleşik hayatın düzeni içerisinde asabiyyetini yitirerek erkeklere teslim olmuş kadınlar, yola koyuldukları andan itibaren, göçerliğin kendine has dürtüleriyle, tekinsiz bir maceranın kahramanı haline dönüşebiliyor. Yersiz yurtsuzluğun kadınlar üzerindeki bu ?yaratıcı? etkisi romanlara has bir olgu olmasa gerek. İlk romanı Muz Sesleri?ni yazmak için

OKUMAK İÇİN TIKLA

Beyrut’tan Hayata – Zafer Köse

Ece Temelkuran, hayatın içinden konulara yaklaşımındaki duyarlığıyla tanıdığımız bir yazar. Bu sağır medyanın içinde, tepki gösterme yeteneği körelmeden kalabilen çok az kişiden biri. Ağrı?nın Derinliği, Biz Burada Devrim Yapıyoruz Sinyorita, Oğlum Kızım Devletim gibi araştırma, gezi, düşünce kitaplarında bile edebiyat tadı yaratabilmiş bir kalem. Ve ilk romanı Muz Sesleri ile,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kayda Geçsin – Ece Temelkuran

Ece Temelkuran “inatla” kayda geçsin diye tarihe not düşüyor!.. ”Bu ülke merhametini lütfetmeden önce insana muhakkak diz çöktürür. Bu, milyon kez yaşanmıştır bu topraklarda. Yine de bu kaderin değişebileceğine dair bir umudum var mı? Pek yok! Her zaman söyledim bunu. Umut pek güven duyduğum bir sözcük değil, ben inadı tercih

OKUMAK İÇİN TIKLA

Politik Bir Roman: Muz Sesleri – Selman Büyükaşık

Gazetecilikle edebiyat arasında her zaman yakın bir ilişki olmuştur. Çoğu şair,öykücü, romancı gazetelere yazmaya soyunmuş; kimi köşe yazarları da edebiyatın bir dalında kalem oynatmayı denemişlerdir. Son yıllarda birçok gazetecinin özellikle roman yazdığını görüyoruz. İçlerinden bundan alnının akıyla çıkanların sayısının az olmadığını görmek elbette sevindirircidir. Ece Temelkuran?ın da bu kervana katıldığını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Adresi Olmayan Sığınak / ?Ölümle Alay? – Nejdet Evren

Onlar olmadan hiç-bir-şey olmuyordu; maskeleri yoktu onların. ?Ne bir adresleri vardı onların yeryüzünde/ Ne de aşktan başka bir sığınakları/ Ama yaşarlar dünyanın dört bir yanında/ Ölümle alay ederler sanki? (*) Aşkın dili/dini/rengi/soluğu/coğrafyası hepsi bir yöne işaret eder; o da, ?insan? denilen sosyolojik/tarihsel canlının kendisidir. Aşk ister geniş, isterse dar yorumlansın,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Muz Sesleri – Ece Temelkuran

Ece Temelkuran, kalplerin yağmalandığı yerden anlatıyor hikâyesini; Ortadoğu’dan. Bizden alıp döküntülerini iade ettikleri hikâyelerimizi geri almak için… Aşklarımızı, acılarımızı, haysiyetimizi… Yağmalandıkça kapattığın kalbini aç şimdi. Çünkü bu senin hikâyen. Sen de Ortadoğulusun! (Tanıtım Yazısı) İlk kez aşk romanı yazan Temelkuran, aşkın bir iç savaş olduğuna inanıyor ve bu yüzden kitabı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Derinliğin Zirvesi – Nejdet Evren

Derinlik bir uçurumdur; yanı-başında durduğumuz. Derinlik bir algılamadır; öznel olduğu kadar sosyal/toplumsal ve tarihsel durakları bulunan. Öyle derinlikler vardır ki, limitsiz düşülür içine 4000 mt ve Ararat?ın gölgesi düşer üzerine. Yedi iklimin habercisi beşinci yöne yükselir kendi derinliğinde. Derinlik vardır yüceltilerden büyük ve içinden çıktıkları yüceltiye yıldız biriktirirler; sonrasında turnalar

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ne Anlatayım Ben Sana! – Ece Temelkuran

Kaç kişi sustuk biz? (…) Bazen en uzak halk kendimizinkidir bize. Okyanus aşırı bir memlekettir bazen Türkiye. Bu toprağın yeniden bizim toprağımız olmasını istiyorsak eğer yeniden birleştirmemiz gerekiyor tepelerimizin hikâyelerini. Söküldüğümüz yerlerden, “çilemizi” çözüp çözüp yeniden örmemiz gerekiyor kendimizi. Yoksulluğun vahşetiyle sertleşen hikayeleri neresinde bıraktıysak o sahneye dönüp yeniden takip

OKUMAK İÇİN TIKLA