Kategori: Nazım Hikmet

Nazım Hikmet: Akın var güneşe akın! Güneşi Zaptedeceğiz, güneşin zaptı yakın!

Güneşi İçenlerin Türküsü Bu bir türkü:- toprak çanaklarda güneşi içenlerin türküsü! Bu bir örgü:- alev bir saç örgüsü! kıvranıyor; kanlı; kızıl bir meş’ale gibi yanıyor esmer alınlarında bakır ayakları çıplak kahramanların! Ben de gördüm o kahramanları, ben de sardım o örgüyü, ben de onlarla güneşe giden köprüden geçtim! Ben de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kleopatra ve Âşıkları – Aleksandr Sergeyeviç Puşkin (Çeviri: Nâzım Hikmet)

KLEOPATRA VE ÂŞIKLARI Saray pırıl pırıl. Şarkıcılar hep bir ağızdan Destan okuyorlardı, filâvta ve rubabın akışıyla. Melike sesiyle ve bakışıyla Canlandırıyordu ziyafeti ihtişam içinde. Gönüller sürükleniyordu onun tahtına doğru Fakat altın tasın önünde, O, birdenbire daldı derinlere Mucizeli başını, omuzuna eğip durdu. Ve şimdi muhteşem ziyafet sanki uyukluyordu, Davetliler susmuştu.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şeyh Bedreddin Destanı – Sema Moritz & Tuncel Kurtiz

Sıcaktı. Sıcak. Sapı kanlı, demiri kör bir bıçaktı sıcak. Sıcaktı. Bulutlar doluydular, bulutlar boşanacak boşanacaktı. O, kımıldanmadan baktı, kayalardan iki gözü iki kartal gibi indi ovaya. Orda en yumuşak, en sert en tutumlu, en cömert, en seven, en büyük, en güzel kadın: TOPRAK nerdeyse doğuracak doğuracaktı. Sıcaktı. Baktı Karaburun dağlarından

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şeyh Bedrettin Destanı – Cem Karaca

Sıcaktı Sıcak Sapı kanlı, demiri kör bir bıçaktı sıcak Sıcaktı Sıcak Sapı kanlı, demiri kör bir bıçaktı sıcak Sıcaktı Sıcak Sapı kanlı, demiri kör bir bıçaktı sıcak Sıcaktı Bulutlar doluydular Bulutlar boşanacak, boşanacaktı O kımıldanmadan baktı Kayalardan İki gözlü iki kartal gibi indi ovaya En yumuşak, en sert En tutumlu,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şeyh Bedrettin Destanı – Nazım Hikmet (seslendiren: Zülfü Livaneli)

ŞEYH BEDREDDİN DESTANI Akdeniz yakası aydın elleri Kuşlar gider bizim dede sultana Cemalin görünce yürüdü dağlar Taşlar gider bizim dede sultana Duyduk ki Mustafa huruç eylemiş Aydın elinde Karaburun’da Bedreddin’in kelamını söylemiş köylünün huzurunda. Duyduk ki… Bu işler duyulur da durmak olur mu? Bir sabah erken, Haymana ovasında bir garip

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sait Faik, “bazen bedbindir, bazen ümitsizliğe kapılır. Fakat…” – Nazım Hikmet

Nazım Hikmet, 1947’de Bursa Cezaevi’nden Va-Nu’lara yazdığı mektuplardan birinde şöyle demektedir: “Sait Faik’in hikayelerinden bazıları hoşuma gitti. O hala atmosfer vermekle meşgul, insanları tam canlanırken, yaşamaya başlarken ölüveriyorlar. Mamafih usta bir sanatkar.” Başka bir mektupta da; “Şahsen şöyle bir tanıdığım Sait Faik’i sanatı bakımından hem severim, hem kızarım. Yetenekli, çok

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nâzım Hikmet “Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.”

VATAN HAİNİ “Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet. Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.” Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla, bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson’un 66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali Amerika, bütçemize

OKUMAK İÇİN TIKLA

Orhan Kemal, Nazım Hikmet’e bir şiir yazar, ona okur ve ağladığına tanıklık eder…

26 Eylül 1943 Pazar sabahı babamın cezası biter, hapishaneden ayrılır. Ayrılmadan birkaç gün önce Nâzım Hikmet’e bir şiir yazar, ona okur ve ağladığına tanıklık eder. Bu şiiri paylaşmak istiyorum: NÂZIM HİKMET’E Sen “Promete’nin çığlıklarını Kaba kıyım tütün gibi piposuna dolduran adam” Sen benim mavi gözlü arkadaşım Kabil değil unutmam seni.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nazım Hikmet’in 19 Yaşında İlk Defa Rusya’ya Yolculuğu

Üç arkadaş hem öğrenimlerini ilerletmek, hem de olup bitenleri görmek amacıyla Rusya’ya gitmeye karar verirler. 1921 Ağustosunda bir yaylıyla yola çıkarlar. Ortalık eşkıya doludur. Güçlükle Düzce’ye varırlar. Akaçakoca’dan Zonguldak’a, oradan vapurla Trabzon’a giderler. Ziya Hilmi Trabzon’da kalır. Nâzım Hikmet’le Vâlâ Nurettin valiye çıkarlar. Öğretmenlik belgelerini gösterirler. Batum yoluyla Kars’a gitmek,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nazım Hikmet’in Öğrenciliği, İlk Şiirleri

Nâzım Hikmet, bir yıl kadar, Fransızca öğretim yapan bir okula devam eder. Ardından Göztepe’deki Numune Mektebi’ne girer. Arkadaşı Vâlâ Nurettin’le ilkokulu (Taşmektep) bitirince, Galatasaray Sultanisi’nin orta kısmına yazılır. Ne var ki, burası oldukça masraflı bir okuldur. Bundan ötürü, babası bir yıl sonra onu Galatasaray’dan alır, Nişantaşı Sultanisi’ne verir. Nâzım Hikmet,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Henüz Vakit Varken Gülüm – Nazım Hikmet Ran

Dedesi şair Mehmet Nâzım Paşa’nın da etkisiyle çok küçük yaşlarda şiir yazmaya heves duyan Nâzım Hikmet çocukluğunda hangi etkiler altında ilk şiirlerini yazdığını dostu Zekeriya Sertel’e şöyle anlatır: “17 yaşında galiba ilk şiirim basıldı. Yani “Serviliklerde”, yani mezarlıklarda ağlayan, hayatında sevmiş ölüler üstüne idi. Yahya Kemal düzeltmişti birçok yerini. Sonra

OKUMAK İÇİN TIKLA

Osmanlı’yı savaşa sokan Yavuz zırhlısı ve Nazım Hikmet

Bu Gemi Nâzım’a Gitmez!.. Nâzım Paşa, edebiyata ilgi duymasını istese de, annesinin etkisinde kalan torunu suluboya resimler yapmaktadır. Küçük Nâzım, Yavuz zırhlısının resmini yapar bir gün. Nâzım Paşa, Yavuz’un griye boyalı gövdesinden ve düşmana ateş eden topların ucundaki sarı patlamalardan öylesine memnun kalır ki, denizci olmasına karar verir torununun. Böylelikle,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nazım Hikmet’in Süreyya Paşa’ya öfkesi

Süreyya Sineması’nın ilk müdürü, Nazım Hikmet’in babası Hikmet Bey’di. Nazım Hikmet’in ‘Romantik Komünist’ adlı son biyografisinde yazarlar Şaime Göksu ve Edward Timms şunları anlatıyor: Hikmet Bey, 1932’de bir köpek tarafından ısırılıp kuduz aşısı yaptırmıştı. Ama birkaç gün önce bir yaralanma dolayısıyla tetanos aşısı da yaptırdığından, iki aşının uyuşmaması nedeniyle ağır

OKUMAK İÇİN TIKLA

Delikanlım – Nazım Hikmet (Seslendiren: Tuncel Kurtiz)

” Delikanlım!. İyi bak yıldızlara, onları belki bir daha göremezsin. Belki bir daha yıldızların ışığında kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin.. Delikanlım!. Senin kafanın içi yıldızlı karanlıklar kadar güzel, korkunç, kudretli ve iyidir. Yıldızlar ve senin kafan kâinatın en mükemmel şeyidir. Delikanlım!. Sen ki, ya bir köşe başında kan sızarak kaşından

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ruhi Su’nun Nazım Hikmet ‘in ölüm haberini aldığında yaktığı ağıt

AĞIT Karalı bir haber düşmüş geliyor Bakır antenlere kardeş gümüş tellere Ne bir ezan sesi ne çan çalıyor Sabahın seheri kardeş, çıkmış yollara Sabahın seheri Nazım Kardeş, çıkmış yollara Her hali aklımda, aklımdan gitmez Sol yanım unutsa kardeş sağım unutmaz Böylesi bir cana ölüm kar etmez Sürer tazelenir kardeş, gelir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hürriyet Kavgası – Nazım Hikmet (seslendiren: Sümeyra Çakır)

HÜRRİYET KAVGASI Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler, dalga dalga aydınlık oldular, yürüdüler karanlığın üstüne. Meydanları zaptettiler yine. Beyazıt’ta şehit düşen silkinip kalktı kabrinden, ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını yıktı Şahmeran’ın mağarasını. Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar. Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır. Safları sıklaştırın çocuklar, bu kavga

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hoşçakalın Dostlarım – Nazım Hikmet (seslendiren: Çetin Tekindor)

Hoşça kalın dostlarım benim, hoşça kalın! Sizi canımda, canımın içinde Kavgamı kafamda götürüyorum. Hoşça kalın dostlarım benim Hoşça kalın… Resimlerdeki kuşlar gibi Dizilip üstüne kumsalın, Mendil sallamayın bana. İstemez… Ben dostların gözünde kendimi Boylu boyumca görüyorum. A dostlar A kavga dostu İş kardeşi A yoldaşlar a… Tek hecesiz elveda… Geceler

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yağmur Çiseliyor – Nazım Hikmet (Seslendiren: Tuncel Kurtiz)

Yağmur çiseliyor, korkarak yavaş sesle bir ihanet konuşması gibi. Yağmur çiseliyor, beyaz ve çıplak mürted ayaklarının ıslak ve karanlık toprağın üstünde koşması gibi. Yağmur çiseliyor, Serezin esnaf çarşısında, bir bakırcı dükkânının karşısında Bedreddinim bir ağaca asılı. Yağmur çiseliyor. Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir. Ve yağmurda ıslanan yapraksız bir dalda

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nazım Hikmet: Hapis ammâ, zincirini kırmış yatar (seslendiren: Grup Ekin)

YATAR BURSA KALESİNDE Sevdalınız komünisttir, on yıldan beri hapistir, yatar Bursa kalesinde. Hapis ammâ, zincirini kırmış yatar, en âlâ mertebeye ermiş yatar, yatar Bursa kalesinde. Memleket toprağındadır kökü, Bedreddin gibi taşır yükü, yatar Bursa kalesinde. Yüreği delinip batmadan, şarkısı tükenip bitmeden, cennetini kaybetmeden, yatar Bursa kalesinde. (1947) Nazım Hikmet

OKUMAK İÇİN TIKLA