Etiket: Sel Yayıncılık

Yabancılaşmaya Karşı Özgürlük – Nejdet Evren

Arzu etmek/istemek çeşitli nedenlere dayalı olabilir. Biyolojik nedenler ile sosyolojik nedenler arasında kapanmaz bir fark vardır. Her ikisinin de ortak noktası ise, varlığına ihtiyaç duyulan bir eksikliğin hissiyatıdır. Bu nedenle arzu edilen/istenen şey her daim eksikliği duyumsanan/hissedilen varlıktır. Eksikliğin kendine dair hissin bağlandığı arzu ise her ikisinden farklı olarak yoksunluk/doyamama

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hakkâri’de Bir Mevsim – Ferit Edgü

“Ferit Edgü ilk basımı 1977 yılında yapılan Hakkâri’de Bir Mevsim’de, bir hata sonucu dünyadan koparılmışların dünyasına gelen birinin, dilini, kültürünü bilmediği bu insanlarla iletişime geçmesini ve yeni yaşam yolları denemesini anlatır. Yılların içinden geçtikçe kişi, yalınlaşmak dünyanın bütün karmaşıklığına sırtını dönüp, daha basite, en basite varmak ister. Kişi karmaşık olandan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Acı Deneyimler üzerine

Acı Deneyimleri Acı hiç kuşkusuz insanın ölümle birlikte en güçlü biçimde paylaştığı deneyimdir: Hiçbir ayrıcalıklı onu bilmezlikten gelemez ya da herhangi birinden daha iyi bilmekle övünemez. İnsanın içinde doğmuş bir şiddettir acı, insanı bitirir, bunaltır, içinde açtığı uçurumda yok eder, hiçbir amacı olmayan bir dolaysız duygular içinde ezer. İnsanın kendisi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bok Yoluna Gitmek – Erich Kästner

“Çöküş ve ahlaki çürümeye karşı, devlet ve ailede namus ve disiplin için; Heinrich Mann, Ernst Glaeser ve Erich Kästner´in yazdıklarını ateşe veriyorum.” 10 Mayıs 1933’de Berlin Opera Meydanı bu sözlerle yankılanırken, Kästner kenarda, kitaplarının genç Naziler tarafından yakılışını izliyordu. Kästner‘i faşist histerinin hedef tahtasına oturtan eserlerinin arasında Bok Yoluna Gitmek

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aydınlanma ve Psikoloji: Şeytanın Yeni Marifetleri

“Hikâyenin ana fikri şudur: Kötülük, bir oyun karakterinden başka bir şey olmayan Şeytan’ın maskesinin ardında saklanmaktadır. Kötülüğün asıl temsilcisi ise, Şeytan’ı icat etmiş olan insandır; çünkü böylece içinde uyuklayan kötülüğü kendinden ayırabilmiş ve kurmaca bir karakterde toplayabilmiştir.”

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bülbülü Öldürmek: İyinin ve kötünün ötesinde

Eylül ayında Harper Lee’nin ünlü romanı Bülbülü Öldürmek’in Sel Yayıncılık tarafından Ülker İnce çevirisiyle yeniden yayımlandığını gördüğüm an, bu yazıyı yazacağımı biliyordum. Aradan geçen yirmi yıla rağmen unutamadığım ve her sene öğrencilerime tavsiye ettiğim bir romandı söz konusu olan. Çocuk edebiyatıymış, gençlik edebiyatıymış, böyle kavramların olmadığı bir zamanda, bulunan her

OKUMAK İÇİN TIKLA

Âdem ve Havva zenci miydi? – Eduarda Galeano

Renk cümbüşüne doğru yolculuk Âdem ve Havva zenci miydi? İnsanın, dünyanın dört bir yanına doğru çıktığı yolculuk Afrika’dan başladı. Büyükbabalarımız gezegenin fethini oradan başlattılar. Farklı yollar beraberinde farklı kaderleri getirdi ve güneş de renk ayrımı işini üstlendi. Bugün, dünyanın gökkuşağını oluşturan kadınlar ve erkekler olarak bizlerin gerçek gökkuşağından fazla rengimiz

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Kısa Süren Saltanat”: John Steinbeck’in yegâne siyasi hicvi

John Steinbeck’in “Kısa Süren Saltanat” adlı romanı, Belkıs Dişbudak’ın çevirisiyle Sel Yayınlarınca yayımlandı. John Steinbeck, bu yegâne siyasi hicvinde Fransız Devrimi’ni adeta ters yüz ediyor. Cumhuriyetin sürekli olarak krize girmesinden bıkan Fransızlar, çözümü kadim kralların soyundan gelen amatör astronom Pippin Héristal’i kral ilan etmekte bulurlar. Yeni kral ve ailesi bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Savaş Yılları Defterleri ve Diğer Metinler – Marguerite Duras

Fransız edebiyatının tartışmasız en başarılı ve üretken yazarlarından Marguerite Duras’nın zaman zaman romanlarında da yansıttığı iç dünyasına dolaysız bir dokunuş. Savaş Yılları Defterleri ve Diğer Metinler, Duras’nın Hindiçin’de geçen çocukluğundan Nazi işgali sırasında sonsuzmuş gibi gelen bekleyişlerine, Paris’in gündelik hayatı ve sıradan sakinleri hakkında yaptığı etkileyici gözlemlerden politik görüşlerine acıyla,

OKUMAK İÇİN TIKLA

‘İşlenmemiş suç ertelenemez’

Sel Yayıncılık, Beat Kuşağı’nın önemli temsilcilerinden William S. Burroughs’un “Yumuşak Makine” adlı kitabı hakkındaki “müstehcenlik” davasında, “kovuşturmanın ertelenmesi” kararına karşılık, Yargıtay’ın temyiz taleplerini reddetmesinin ardından, davayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaklarını açıkladı.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Susan Sontag’la “Bilincin Kapısını Aralamak” – Şule Tüzül

“Kimileri kitap okumayı sadece bir kaçış olarak görür: ‘Gerçek’ dünyadan hayali bir dünyaya, kitapların dünyasına bir kaçış. Oysa kitaplar çok daha fazlasıdır. Onlar, tamamıyla insan olmamızın bir yoludur.” 1996 yılında yazdığı “Boges’e Mektup” başlıklı kısa metninde böyle demiş Susan Sontag. Aklınıza gelebilecek her konu ve her kavram üzerine yazıları, denemeleri,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Susan Sontag: Derinlikli ve sade

Sontag’ın ölümünün üzerinden on yıl geçti. Ama söyleyip yazdıkları hiç eskimedi; Cott’un yaptığı röportaj da bunu gösteriyor. Susan Sontag, bilmem ne dergisinin düzenlediği ankette “dünyanın en etkili bilmem kaçıncı kadını” gibisinden bir nitelemeye hiçbir zaman sahip olmadı. Kitaplar yazdı, eylemlere katıldı, dünyanın dört bir yanında konferanslar verdi. Bu melankolik, ciddi,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bugünün işini yarına, hatta bir ay sonraya bırakanlara

John Perry oldukça başarılı ve iyi bir felsefeci olarak asıl ününü ilk yazdığı ve kitabının ilk bölümüne aldığı ‘Sistematik Erteleme’ makalesi ile kazandı. Perry’ye göre sistematik erteleyiciler aslında çok fazla iş kotaran kimselerdir, yeter ki bu işler “daha önemli şeyleri yapmamanın bir bahanesi olsun.” Felsefede, kökeni Antik Yunan’a dayanan çok

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Yazmak Üzerine Notlar” ve iki farklı bakış…

“Yazmak Üzerine Notlar”, Jules Renard’ın günlüğü, yazıya dair kaleme aldıklarının derlemesi ve yaşama bakışının yansıması. Kitabı, Ali Bulunmaz ve Eray Ak’ın değerlendirmeleriyle tanıyoruz… ‘Yaşamı git gide daha az anlıyorum’ – Ali BULUNMAZ Yazmaya girişen ve sonradan yazar mertebesine erişenlerin ettiği laflar ve kenara köşeye çiziktirdiği notlar, yıllandıkça değerlenip anlamını bulur.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Derin “Bir Gemide” – Sacide Alkar Doster

Bazen bir kitap okursunuz, içine alır sarmalar sizi. Bazen üveylik koyar kendiyle arasına bir diğer kitap. Onları bize kardeş yapan içindekilerin yaratıcısına olan bağlılığımız, yazarın kalemine duyulan yakınlıktır çoğunlukla. Minimalist akımın en iyi örneklerini veren Edgü, gerçekçilik üzerine düşünmeye çağırıyor okuru. Öykülerindeki düş ve gerçek tanımlamasını ise şöyle yapıyor: ?Ben

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ecco il mare, maria – Onur Köybaşı

Gözlerimi kapatıp bir deniz hayal ediyorum; ucu bucağı olmayan… Bana huzur veren, denizin ucu bucağı olmaması değil aralıklarla kulağıma gelen dalga sesleri… İşte tam da burda başlıyor hissettiklerim. Ferit Edgü?nün kısa ve çok çok kısa öykülerinin yer aldığı ?İşte deniz,Maria?sındaki gibi. Büyüklüğü yahut kapladığı alan değil ;dalga sesi kısalığında gidip

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ertele!

Dur bakalım, dedim kendi kendime, dur bakalım, bekle. Bu sanatta bir derecen var mı? Anla. Sen neyi ne kadar, ne denli ve nasıl ve dahi hangi gerekçeyle ertelerken sanat yapabilirsin? Sonra da takdir edersin kendini, başkaları da alkışlar, över, sevgisini ve hayranlığını iletir. Öyle mi? Önce vapurlardan başlasam. En yakın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Êdouard Levê’nin “intihar” üçlükleri – Onur Köybaşı

?Seni tanıyanlar yaşadıkça sen de yaşayacaksın. Ancak hiçbiri kalmayınca öleceksin? Belki de sadece bu sebeple Êdouard Levê, hiç ölmemiş gibi aramızda dolaşacak. Gerek yaşamı, gerek hayata bakışı ve bunların yanında tasarladığı ?intihar?metnini yayınevine verdikten on gün sonra kitapta bahsettiği gibi kendi hayatına son verişi? İntihar, kişiye özgü bir meseledir; dünyada

OKUMAK İÇİN TIKLA